Kısa ve uzun vadeli çıkarları dengeleme sorunu
Özel çıkar ile genel çıkar önceliklerini belirleyip aralarında denge kurma zorunluluğuyla hepimiz karşılaşırız. Sözgelimi siz bir şirket yönetiyorsunuz, her yıl kardan belirli pay alacaksınız. Aslında öyle olmadığı halde yıllık karı yüksek göstermek kişisel çıkarınıza uyabilir ama şirketin mali sıhhatini tehlikeye atacaktır. Şirketin çıkarıyla kişisel çıkarınız arasında bir öncelik belirleme ve dengeleme işlemi yapmak durumundasınız. Bu işlem ilk bakışta göründüğünden karmaşıktır. Şirketin uzun vadeli sıhhati, sizin kısa ve uzun vadeli çıkarlarınız, mesleki şöhretiniz, kendinize saygınız, vicdani sorumluluğunuz, hatta o andaki maddi durumunuz, neleri nasıl yapacağınızı belirleyecektir. Her tercihinizin size getirdiği kazançlar ve maliyetler olacaktır.
Özel ve genel çıkar dengesini kurmak sadece bireylerin baş etmek zorunda kaldığı bir durum değildir. Kurumlar da politikalarını, eylemlerini belirlerken aynı sorunla karşılaşırlar. Kısa vadeli mi, yoksa uzun vadeli çıkarlara mı öncelik tanıyacaklar; dar kapsamlı çıkarlar mı belirleyici olacak, yoksa daha kapsamlı çıkarlar tanımlanıp, ona göre mi hareket edilecek?
Bu sorular nereden aklınıza geldi diye sorabilirsiniz. Açıklayayım. Son günlerde siyasi partilerimizin ve hükümetimizin izlediği politikalara bakınca, izledikleri siyasetlerde kısa vadeli ve dar çıkarların daha belirleyici rolü olduğunu görüyorum; bunun uzun vadeli sorunlar yaratacağından endişe ediyorum. Örnek isterseniz, hemen başlayalım. Ana muhalefetimiz ortasından çatlamış ama sanki böyle bir şey yokmuş gibi davranıyor. Birbiriyle zıt ve bağdaştırılması mümkün olmayan eğilimleri, tercih yapmaktan kaçınarak muhafazaya çalışmak, ana muhalefeti etkisizleştiriyor, iktidar adayı olmaktan uzak küçük bir parti olarak kalmasına yol açıyor. Bu politikayla kısa vadede birlikteliği korunmuş olabilir ama tercihten kaçmak partiyi Türk demokrasisindeki rolünden yoksun bırakıyor. Sorun burada da bitmiyor. Parti sözcüsünün Türk etnik kimliği dışında kalanları küçümsemesi, sözlerini tevil etmek için kimsenin inandırıcı bulmadığı bir takım açıklamalara yönelmesi, partinin durumu görmezlikten gelmekte ısrarı, başka partilerin mukabil beyanlarını tahrik ediyor. Kürt etnisitesinin temsilcisi partimizin sözcüsü, ülkemiz topraklarına 1071 sonrası gelenlerin buraya ait olmadığı gibi tuhaf bir fikir beyan ediyor. Uzun vadeli, huzurlu birlikteliği amaçladıklarını söyleyenler, kendi tribünlerine seslenip kısa vadeli avantaj sağlamaya öncelik verince, uzun vadeli hedefe varmaktan uzaklaşılıyor.
Hükümetimiz de kısa vadeli ve dar çıkarlara öncelik vermekte muhalefetimizden pek farklı değil. Sayın başbakanımız, anayasa sürecinde büyük sabırsızlık sergiliyor. Niyeti kendisinin işgal edeceği başkanlık mevkiini bir an önce yaratmak. Bu dar kapsamlı öncelik için yeterince mutabakat sağlanmadan ilerlemeye, bir halkoylamasında elde edebileceği sayısal üstünlükle kısa vadeli mesafe kazanmaya istekli. Uzun vadeli toplumsal bir geçimsizliğin temelini atabileceğini düşünmüyor bile.
Gelecek uzun vadelidir. Salt kısa vadeli kazançlarla şekillendirmeye çalışmakla geleceğimizi ipotek altına alırız. İstediğimiz bu mu? Sizi bilmem ama benim değil!
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar