Kısa vadeli kayıtsızlık, uzun vadeli sorunlar doğurur
Suriye'deki gelişmeler insanın içini karartıyor. Çatışmalar yoğunlaşıyor, Esat yönetimi ancak ülkelerarası savaşlarda kullanılan silahları vatandaşları üzerinde kullanmaktan çekinmiyor. Ölü sayısı artıyor, göç dalgası büyüyor, Suriye'nin komşularının istikrarı daha fazla tehdit altına giriyor. Olaya hariçten karışanların sayısı artmaya devam ediyor. Artık muhalefette cihatçıların ağırlığının arttığını kimse inkar edemiyor. Irak ve İran, Suriye'ye desteklerini her gün artırıyor. Hatta başka nedenlerle aramız bozuk olan komşumuz Irak, Suriye'ye yapılacak saldırıların Irak'a yapılmış telakki edileceğini açıklamakta sakınca görmüyor.
Bu vahim resim karşısında uluslararası düzene yön vermeye alışkın büyük devletler ne yapıyorlar? Toplantılar düzenliyorlar, çatışanlara "görüşün, anlaşın," diye nasihat ediyorlar, ama tarafların tutumlarını etkileyecek fazla bir şey yapmıyorlar. Olanları seyrediyorlar. Amerika kendi derdine düşmüş, dış angajmanlara vakit ve kaynak ayırmak istemiyor; dikkatini Uzak Doğu'ya kaydırmaya yöneleceğini zaten duyurmuştu. Amerika önderlik etmeyince, İngiltere ve Fransa kendiliklerinden insiyatif kullanmıyorlar; göründüğü kadarıyla böyle bir güçleri de yok. Almanya derseniz, zaten hep bu işlerin dışında kalır. Başkalarının gerçekleştirdiği sonuçlardan iktisaden yararlanmaya bakar. Rusya, bir an önce toparlanıp uluslararası alanda eski konumunu yeniden kazanmaya çalışıyor. Bu mümkün olur mu? Sadece petrol ve doğalgaz parasıyla muhtemelen hayır ama Putin denemekte ısrarlı. Suriye gibi Doğu Akdeniz'de varlığını sürdürmek için tutunabileceği tek daldan vazgeçmek istemiyor, Esat rejimini destekliyor. Ancak Esat'ın iktidarını sürdüremeyeceğini görmüş olacak ki, muhalefetle de temaslar kurmaya, geliştirmeye çalıştı. Esat'ın düşmemesi, İran ve Irak rejimleri için bir teminat.
Kısa vadede Suriye'yi seyredenler, uzun vadede daha büyük sorunlarla karşılaşmaya hazır olmalıdırlar. Mücadelenin uzaması hem Suriye'nin coğrafi bütünlüğü hem de ne tür rejimlerin ortaya çıkacağı açısından herkesi düşündürmelidir. Dini ve/veya etnik çizgilere göre bölünen bir Suriye'de kurulacak her yeni birim parçalanmışlığın diğer ürünleriyle hem toprak hem de ideoloji ihtilafı içinde olacaktır. Bu ihtilafların komşularını da içine alması, onları da sarsmaya başlaması işten bile değildir. Denetlemeyen gelişmelerin bölgesel bir çatışmayı tetiklemesi, bölgeyi süresi kestirilemeyecek bir istikrarsızlığa sürüklemesinin dünyada çok yönlü yansımaları olacaktır. Hemen aklınıza petrol geliyor olabilir ama onun ötesinde de düşünmek lazım. Örneğin, radikal dinci akımlar ülkemizi, hatta Rusya Federasyonu'nun iç barışını tehdit edebilir. Avrupa'dan Asya'ya giden ulaşım yollarının bir bölümünü aşılması zor engellere dönüştürebilir. Buradan kaynaklanan terör Avrupa merkezlerine taşınabilir.
Kolay bir sorunla karşı karşıya değiliz. Ancak, seyretmekle sorunun sadece daha kötüye gideceğini görmezden gelemeyiz. Esad'sız ama Baas'a yer veren, laik ve birleşik bir Suriye'yi korumaya gayret etmek, bunun için de seyretmekten öteye aktif biçimde bir çözüm gayretine girmek lazım. Kısa vadeli kayıtsızlık sürerse, yerini uzun vadeli, halli daha güç sorunlara bırakacaktır.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar