Kısa vadeli bakış, gerçekleri anlamaya yetmiyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Geride bıraktığımız hafta içinde sürpriz sayılabilecek nitelikteki piyasa gelişmelerine tanık olduk. İsviçre Merkez Bankasının aldığı kararlar bu sonuçta etkili oldu ve beklentiler kısmen farklılaştı. Euro diğer paralara karşı değer kaybetmeye devam ederken, emtia piyasalarındaki satış baskısı durdu ve kayıplar kısmen de olsa geri alındı. Finansal sektör gelişmeleri kendi çıkarlarına uygun bir şekilde değerlendirerek beklentileri kontrol altında tutmaya çalışsa da, başarılı olduklarını söylemek pek mümkün olamadı. Küresel ölçekte belirsizlik ve kırılganlık artmaya devam etti. 

Finansal yapı her gelişmeyi, Avrupa Merkez Bankasını tahvil alımına başlatmak ve özellikle Almanya’nın direncini kırmak için kullanmaya çalışıyor; bu yolla beklentileri istediği çizgiye getirmeyi ve riskten kaçınma eğilimini terse çevirmeyi hedefliyor. İsviçre Merkez Bankasının hamlesini de bu amaçla kullanmaya çalıştılar: Euro cinsi parasal genişlemenin tahvil alımları sebebiyle hızlanacağı endişesi ile bu kararların alındığını iddia edenler oluyor. Orta ve uzun vadeli sebep sonuç ilişkilerini görmezden gelerek, kısa vadeli ihtiyaçların karşılanmasına odaklanılıyor. 

İsviçre ekonomik yapısı gereği parasının değerlenmesini istemeyen bir ülkedir. Eğer aksi olur da İsviçre Frank’ı aşırıya kaçan oranda değerlenirse dengesinin bozulacağını ve krizden kaçınmanın çok zorlaşacağını iyi biliyor; zira turizm gelirlerinin azalması ve yüzde 60 a ulaşan ihtiyaç fazlası üretimin ihraç edilememesi durumunda ciddi sıkıntılar yaşanacak. Euro’ya karşı parasının daha fazla değerlenmesini önlemek adına, Arap Baharından bu yana 1,20 seviyesini korumaya çalışıyordu ve faizlerini negatif düzeylere kademeli olarak geriletmişti. Geride bıraktığımız hafta içinde, sürpriz bir şekilde bu tercihinden vazgeçince ortalık karıştı. İsviçre Frank’ının faizleri yüzde eksi 0,75 seviyesine çekildi ve parasının değeri dalgalanmaya bırakıldı. Ekonominin rekabet gücünün azalması ve durgunlaşma yönlü eğilimlere direnilmemesi, olumsuz seçenekler arasında en az zararlısı olarak ön plana çıkmış olabilir! 

Bu aşamada sormak gerekiyor: Neden böyle radikal bir tercih değişikliği yapmak zorunda kaldılar? Piyasalar bu olasılığı neden öngöremedi? Bu durum emtia piyasalarında neden yön değişikliğine sebep oldu? Devamında neler yaşanabilir? 

İsviçre para otoritesinin tercih değişikliği tek bir sebebe dayanmıyor. Eğer euro kontrolsüz bir şekilde değer kaybetmese, riskten kaçınma ve güvenli liman arayışı bugünkü boyutlara gelmese ve jeopolitik riskler olmasa durum daha farklı olabilirdi. Fakat olmadı, para otoritesi kuru korumak adına giderek daha fazla parasal genişleme yapmak zorunda kaldı ve bu olumsuzlukların büyümeye devam edeceğini gördü. Ayrıca son üç yıldaki stratejiye bağlı olarak gelişen parasal genişlemenin, bankacılık sektörü üzerindeki olumsuz etkilerini de görerek bu gidişe dur demek zorunda kalmış olabilir. Mevcut koşullardaki bilanço büyümesinin, aktif kalitesinin bozulmasına ve sorunlu kredi hacminin artmasına sebep olacağını fark edebilmek için allame i cihan olmak gerekmiyor. Kısa vadeli ihtiyaçlar ve beklentiler açısından her şeyi değerlendiren piyasaların bu olasılığı öngörebilmesi pek mümkün değildi; görebilenler de pozisyonları gereği susmak zorunda idi! İsviçre Frank’ına aktif müdahalenin yapıldığı son üç yılı bir kenara bırakır isek, söz konusu para ile altın fiyatı üzerinde çok yüksek bir korelasyon olduğu hatırlanabilir. Sistemik risk veya sürpriz belirsizlikler söz konusu olduğunda, altın ve İsviçre Frank’ının güvenli liman olarak ön plana çıkması normaldir; bu durumun altın kanalı ile diğer emtiaları da çekim etkisi ile hareketlendirdiği, ya da açık pozisyonları kapanmaya zorlayarak böyle bir sonuç yarattığı söylenebilir. 

Son bir aylık dönemde iki ilginç örneğe tanık olduk: Rusya parasının değer kaybını, İsviçre ise değerlenmesini önlemeye çalıştı. Her ikisi de şimdilik başarılı olamadı ve savunma hatlarını daha büyük kayıpların kabulü anlamına gelen geri hatlara çekmek durumunda kaldı. Tasarrufların terk ettiği ve yöneldiği ekonomilerin eşanlı olarak bunalıyor olması, olumlu düşünmeye izin vermiyor!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar