Kısa vadede krizin sonunda olabiliriz
UZMAN GÖRÜŞÜ / Uğur Ertürk / Ekinciler Yatırım
Belli genişleme dönemlerinin ardından daralma ve kriz çıkması kapitalist sistemin ruhunda vardır. Son genişleme döneminin ardındaki dinamik küreselleşme idi- küreselleşme; üretim zemininde teknoloji, düşük işçilik ve kapasite optimizasyonu yoluyla muazzam bir verimlilik artışı yarattı ve enflasyon yaratmadan yüksek bir likidite artışını mümkün kıldı. Burdaki kilit unsurlardan biri bütün likidite artışının dolar bazında FED üzerinden sağlanması, bir diğeri ise piyasa yapıcı büyük finans kurumlarının işlerini de-regülasyon (yani denetimsizlik) üzerinden yürütmeleriydi. Mevduta toplayıp bunu krediye dönüştüren normal bankacılık sisteminin yanında bir gölge bankacılık sistemi oluştu- denetimden tamamen uzak bu gölge sistem kısa vadeli para piyasalarında topladığı fonlarla uzun vadeli plasmanlara girdi. Denetimsizlik büyük risklerin alınmasına yol açtı, likidite artışı varlık fiyatlarını yukarı iterken bu riskler göze çarpmadı ama 'boom' dönemi sona erdiğinde kralın ne kadar da çıplak olduğu görülmeye başladı. Riskten kaçış kendi içinde bir spiral yaratarak finans kesiminin bilançolarını muazzam bir şekilde tahrip etti, piyasalarda temel risk 'karşı taraf' riski haline geldi- nakite sahip hiç bir finans kurumu bir diğerine para vermek istemiyor çünkü ertesi gün o parayı geri alıp alamayacapı belli değil. Bugün gelinen noktada gölge bankacılık sisteminin devri (wall-street yatırım bankaları) sona ererken, ufukta finans piyasaları üzerinde sert bir denetimin kurulacağı yeni düzenlemeler gözüküyor.
Son krizin gösterdiği bir diğer önemli gerçek ise makro-ekonomik düzlemde pek çok büyük ekonominin yükselmiş olmasına ve birçok kutupluluk oluşmuş olmasına rağmen finansal piyasalar hala tek kutuplu olduğu ve tek kutup NewYork. Avrupa ve Çin-Rusya- Brezilya gibi EM piyasaları önemli mesafe katetmiş olmasına rağmen, halen tüm finansal yatırımların yarıdan fazlasını tek başına ABD temsil ediyor. Yani de-coupling (ayrışma) teorileri tamamen plavraymış. Şu anda ABD'de ciddi bir konsolidasyon devam ediyor- yatırım bankalarının varlığı sona erdi, WaMu ve Wachovia bank gibi sorunlu finans kurumları büyük ticari bankalar (Citi, JPM) tarafında yutulmakta ve özel sektörün altından kalkamayacağı riskleri taşıyan Fannie- Freddie, AIG gibiler de devletleştirildi. Bilançoların şeffaflaşmasını sağlayacak ve karşı taraf riskini çözmeyi amaçlayan 'Paulson kurtarma planı'ndan sonra artık bir nefes alma dönemi başlayabilir.
Türk bankacılık sistemi 2001 sonrası getirilen denetim ve düzenleme altında son derece sağlam görünüyor. ABD merkezli de-leveraging (pozisyon küçültme) tamamlanmaya yaklaştığında Türk kağıtlarının tekrar ilgi görmeye başlamasını beklemek gerekir. Türkiye'nin çok düşük hanehalkı borçluluk düzeyi bu global fırtınada diğer bir önemli sigorta işlevi gördü. Tek tehdit olarak global de-leveraging hükmünü sürdü. Potansiyel tehditler içinde sadece iç siyasi risk önemli, makro bir risk görünmüyor. Örneğin son enflasyon datası gösterdi ki, ortada yüksek faizi meşru kılacak en ufak bir talep canlılığı yok, gıda ve enerji gibi arz-yönlü şoklar normalleşmeye başladığında MB hedefleri rahatlıkla tutacak.