Kısa vadeciliğin dayanılmaz çekiciliği

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

Bir gün euro son yılların zirvesine çıkıyor. Bir gün altın fiyatı yılın en yüksek seviyesini görüyor. Düşük faizi nedeniyle fonlama aracı olarak kullanılan majör bir para biriminin değerinde ve güvenli liman olarak nitelendirilen bir finansal varlığın fiyatında yaşanan hızlı hareketler, tüm piyasaları etkiliyor. Piyasalarda müthiş bir bilgi bombardımanı var. Çin’den bir veri, Fed’in bir üyesinin ABD’deki ücretlerin durumuyla ilgili sözleri, finansal varlık fiyatları üzerinde birkaç saatliğine etkili oluyor. Bir ay önce Kore mevzusu konuşuluyordu. O dönemde global piyasalarda bir satış rüzgarı yaşandı. Ortalık sonra sakinleşti. Birkaç gündür aynı konuya dönüldü. Piyasalar yine tedirgin gözüküyor. Kuzey Kore’nin hidrojen bombası denemesi ürkütücüdür. Ülkenin şimdi de kıtalararası füze ateşleyeceği konuşuluyor. Belirsizlikler finansal varlık fiyatlarını her zaman etkiler. Ancak yaşanan her gelişme yatırımcıyı endişelendiriyorsa, portföy organizasyonunda ve risk yönetiminde bir uyuşmazlık vardır. Kuzey Kore’nin füze denemesi bir portföy açısından çok önemliyse, bu bir dengesizliğin göstergesidir.

İngiltere’nin AB referandumu ve ABD başkanlık seçimi gibi olayların öncelerini ve sonralarını hatırlayalım. Piyasalarda panik havası vardı. Sert fiyat hareketleri yaşandı. Bu dönemlerde portföylerde çok kısa vadeli yoğun işlemler gerçekleşti. Bunların sonucunda işlem maliyetleri doğal olarak yükseldi. Bu tarz piyasa ortamlarında işlem vergileri de artabiliyor. Portföylerin ortalama performansları düşüyor. 2008 krizinden beri yaşanan her majör olay, büyük bir düzeltme hareketinin tetikleyicisi olarak görüldü. Oysa rasyonel bir yatırımcı yükseliş piyasası yaşanırken portföyünü tasarlar. Bu şekilde, belirsizlikle ve piyasalarda eninde sonunda yaşanacak düşüşle baş edebilir. Yatırımcıları bu kadar ‘‘kısa vadeci’’ olmaya iten faktörlerden birisi finans medyasının etkinliğinin artmasıdır. Esasen burada bir arz-talep durumu var. Birbirini besleyen bir süreç yaşanıyor. Yatırımcıların kafasındaki sorular yakın geleceği ilgilendiriyor. Türkiye’de Para Politikası Kurulunun toplantısından sonra tahvil fiyatlarına ne olur; Fed kararından sonra borsa endeksleri nasıl bir performans gösterir; gibi sorular kafaları kurcalıyor. Yorumcular, bu kısa vadeli beklentilere göre argümanlarını geliştiriyor. Tabii bu zaman diliminde bir portföyün temel taşları olan tahviller ve hisse senetleriyle ilgili yanlış analizler yapılıyor. Örneğin on yıl vadeli bir tahvil günlük performansıyla değerlendiriyor. Çünkü yatırımcı tahvili 30 günlük bir yatırım aracı olarak düşünüyor. Bir tahvilin durasyon (vade) riski ve faiz riski üzerine kafa yorulmuyor. Tahviller ve hisse senetleri, özünde uzun vadeli yatırım araçlarıdır. Uzun bir maratonun oyuncuları olan bu finansal enstrümanlar çok kısa vadeli olarak düşünüldüğünde portföy yapısında ciddi sıkıntılar oluşuyor. Çünkü irrasyonel davranışların yaşanma riski artıyor. Hisse senedi piyasası değerlendirilirken; sık yapılan alım satım işlemleri için ödenen komisyonlardan, kısa vadeli işlemler için kesilen stopajlardan, gerçekleşen enflasyondan sonra gerçek getirinin ne olduğuna bakmak lazım.

Kısa vadeli düşünen yatırımcı sayısındaki artış hızıyla, teknolojik ilerleme arasında güçlü bir bağ olduğu kanısındayım. Teknoloji ilerledikçe, finansal piyasalarla ilgili yatırımcı daha fazla bilgiye sahip oluyor. Diğer taraftan ileri teknoloji, kısa vadede zengin olma mantalitesini pekiştiriyor. İyi bir yatırımcı her gün alım satım işlemi yapmaz. Tabii akıllı telefonlar üzerinden bile kolayca işlem yapılırken bu güdünün önüne geçilmesi zordur. ABD’de ve Avrupa’da robot finansal danışmanların işlemleri giderek artıyor. Gelişen teknolojinin daha iyi yatırımcılar yaratıp yaratmadığı konusu önemlidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019