Kısa vade uzun vadeyi değiştirdiğinde

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi [email protected]

Haftalık yazı yazmaktan daha “kötü” ne olabilir? Elbette piyasaları günlük yorumlamak. Vadeyi kısalttıkça ekonomiye yaklaşımda bir körlük oluşuyor. Yorumcu ister istemez birkaç konu etrafında dönmeye başlıyor. Euro, dolar, ECB, FED, petrol, altın vs. Eğer şanslıysak araya Brexit veya ABD seçimleri gibi bir süre gündemi oluşturacak bir konu giriyor ve yorumcu bu kısır döngüden kurtuluyor. Aksi durumda seviyeler, fiyat hedefleri değişiyor ancak konular değişmiyor. Oysa aynı konuları tartıştığımız günler aylara aylar yıllara dönüştükçe ekonomilerde dengesizlikler birikiyor. Ufak bir sorunun üzerine bir başka ufak sorun daha eklenmiş oluyor. Nüfus yapısı değişiyor, toplumların algıları ve kültürleri evriliyor. Aylarıdır FED’in faiz artışını tartışırken geri planda neler olduğu kendisine az yer buluyor. 2008’den bu yana Avrupa Birliği'nin içine kapanması, halkların ülkeye en son gelen insanları tehlikeli görmesi tek başına ufak damlalar olsa da sele dönüşmek için bekliyor. Terör saldırıları ve savaşların sayısı artıyor olmasına rağmen “fiyatlara girdi” dediğinizde “o zaman artık risk teşkil etmiyor” algısı hemen gündemi değiştirtiyor.

Dramatik bir giriş oldu ancak geçen cuma FED Başkanı Yellen’ın yaptığı konuşma bende bu düşünceleri uyandırdı. Kısmen akademik diyebileceğimiz bir konuşmaydı ancak bir bölümü hem piyasa fiyatlaması hem de ekonominin gerçekleri açısından önemliydi.

Yellen “histeresiz etkisinden” bahsetti. Yani kabaca 2008 krizi sonrası yaşananlar öyle bir etki/yeni anlayış yarattı ki yaklaşık 7 yıldır süre gelen ekonomik büyümeye rağmen önceki uzun vadeli dinamiklere/dengelere geri dönemiyoruz. Yani kısa vadeli trend uzun vadeli trendin normallerini bozdu. Bu sorunu nasıl çözebiliriz sorusuna verdiği cevap "ısınan hatta kaynayan bir ekonomi." Yani bir süre için istihdam piyasası dengesinin altına kaysın ve gerektiğinden fazla ısınsın. Talebi sıkmayalım ve bu çeşitli aşamalarla ekonomiye/ arz tarafında bulunan aktörlere yansısın. Elbette “ama fazlası da zarar” diye ekliyor . Böylece başta (2008'in etkisi ile) düşük kalmaya devam eden enflasyon beklentileri normal seviyelerine çekilecek.

Yükselen talep arzı canlandıracak ve uzun vadeli büyüme normalleşecek.

Aslında bu görüş ilk kez duymuyorsunuz. Faiz artışından önce her FOMC açıklaması şu şekilde bitiyordu: "Komite enflasyon ve işsizlik hedeflerinde başarıya ulaşılsa bile faizleri bir süre olması gereken seviyelerin altında tutmak gerektiğini düşünmektedir."

Yellen bu politikanın uygulanacağını söylemiyor ancak niyetlerinin bu olduğunu ve yönetim kurulu içindeki ekibin Summers’ın deyimi ile “enflasyonun göz akını görmeden hareket edilmemesi” mottosunu benimsediği de biliniyor.

Bu durumda enflasyon 2 birim faiz artışı gerektirirse (enflasyonun yükseleceğini var sayıyoruz ki FED 0.5 birim artıracak. O zaman bir ihtimal reel faizler yeterince artmayacak veya gerileyecek. Bu standart tahvillerden kaçışı tetiklerken doların değerlenmesini yavaşlatacak (ve böylece ekonomiye ayak bağı olmayacak) , hisse senedi piyasasının önünü daha da açacak bir gelişme olur. Ancak uzun süredir hayallerle gerçeklerin uyuşmadığını da biliyoruz. Makul bir spekülasyon için daha fazlasına ihtiyacımız var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019