Kış
Yılın son günleri, kış iyiden iyiye hissettiriyor kendini... Sabah isteksizce uyanmak, gri gökyüzüne bakarak içimizin kararması! Yağmur varsa tedarikli çıkmak; artık kalın palto, sıcak tutan bere / atkıların tam sırası… Herkes kendini kollamalı, üşütmemeye çalışmalı, çünkü mikroplar kol geziyor çevremizde! Ama kendimize bakmayı ve korumayı tam da böyle zamanda öğreniyoruz işte. Sıcak çaylar, tarçınlı salepler tercihlerimiz arasında.
Yaz’ın o serin geceleri yok, ne bunaldığımız öğle sıcakları ya da ilkbaharın çiçek kokan ortamı, sonbaharın dökülen kuru yaprakları... Kış, sanki hepimizin ruhunu üşütüyor. Çıplak kaldığımızı hissettiriyor. Kat kat giyinerek soğuğu içimize almamaya çalışıyoruz. Hâlbuki öyle değil! Hepsini hissediyoruz; zamansız bir öksüzlük sarıyor bizi… Yapayalnızız. Sanki bahar / yaz bize küsmüş. Tabiat kışın uykuda gibi, oysa doğa yine de kendini rüzgâr / fırtına ile hissettiriyor ve soğuk hava kaplıyor ortamı... Ellerimiz, yüzümüz morarıyor, yürürken her yere hızlı gitmek istiyoruz. Aceleyle soğuktan kaçıyoruz. Diğer yandan her şeye rağmen kış temizler içimizi ve örter tüm çirkinlikleri… Soğuk temizler tüm içimizden geçenleri.
Bütün bunlar kışı betimlemek için doğru yaklaşımlar. Peki ya kış ‘yüreğinize’ oturmuşsa! Ya sizin beyniniz kışa hazır değilse! Beklemiyorsanız kara günleri ve bu esnada nasıl ısınacağınızı düşünmeden bastırmışsa kar… Oysa bir düzeniniz vardı ve kış neden erken geldi demeye varmadan hazırlıksız yakalandınız yine… Böyle olmuştu yıllar önce de!.. O zamanlar da ‘zamansız’ bir şubat yaşamıştı. Kış kendini hissettiriyor her türlü, ama bu sefer farklı olacak. Çok güzel bir 2023 yılı geliyor ve tüm bildiğimiz öğretiler cebimizde, zamansız yakalandığımız günlerin tecrübesi aklımızda… Önümüzde aydınlık nefis bir yılbaşı, yeni yılın getireceği heyecanlar ve bahar…
Soğuk günlerin ayazını asla unutmayan ‘kurt’ misali!
Geçen geçip gidecek…