Kış güneşi
Ben Erenköy’de oturuyorum. Piri Reis Üniversitesi’nde çalışıyorum. Üniversite Tuzla’da. Denizcilerin üniversitesi. Yerleşim de deniz kenarında zaten. Çok hoş bir kampüsü var. Çalışma ortamı da çok iyi. Üniversite içi ahenk de yerinde. Yeni bebeğimiz olan İİBF’ye yerleşen öğrencilerin taban puanı ve başarı düzeyleri de hızla yükseliyor. Sanırım keyifleri de yerinde. Bizim de keyfimiz gayet iyi.
Bana özel olarak keyif veren bir neden daha var. Her gün üniversiteye sahil yolundan gidip geliyorum. Arkadaşların dediğine göre öteki yollara kıyasla biraz daha uzun bir parkur bu. Bunun farkındayım ama vazgeçilemeyecek yönleri de var. Mesela, öteki yollara kıyasla trafik daha rahat. Bu yolda da trafik bazen sıkışıyor tabii ama sıkışması dahi bile adap içinde oluyor. Kimse kimsenin üstünden geçip gitmeye çalışmıyor. Sahil yolunun bir başka güzelliği de doğası. Yol boyu denizle birlikte gidiliyor. Lodosta dalgalar göz göre göre sahili dövüyor ama bunun dahi kendine özgü bir güzelliği var. Daha da güzeli Bostancı’dan Tuzla’ya kadar adeta bir parkın içinde yol alıyorsunuz. Ben buna İstanbul’un en güzel, en bakımlı parkı diyorum. Yol boyu ağaçlar, çiçekler, çimenler arasında dolaşıyormuş gibi oluyor insan. Sabahın köründe yoğun bir iş temposuna doğru koşar adım giderken iç açıyor, sakinleştiriyor bu güzellik doğrusu.
Özellikle sabah kısmında sahil yolunun keyif veren bir özelliği daha var. Beni meftun eden de bu. Sabah akşam hep güneşe doğru gidiyorsunuz. Yaz aylarında gözünüzün içine giren sert yaz güneşinin keyfe keder olduğunu kabul ediyorum. Ama yol boyu kış güneşinin güzelliğini izleme imkanı için buna değer doğrusu. Bilmiyorum havanın açık olduğu, nemin en alt düzeye indiği bir günde kış güneşiyle göz göze geldiniz mi. Özellikle sabah saatlerinde kış güneşi bütün marifetlerini sergiliyor. Neşe veren, adeta insanı canlandıran bir yanı var. Buz mavisi bir gökyüzünde güçlü, parlak ve yaz aylarında hiç rastlanmayacak ölçüde net bir aydınlık topu haline geliyor güneş. Yazın gözünüzü rahatsız eden güneşin kış aylarında doğayı yıkayan parlaklığı gözü rahatsız etmiyor. Rahatça güneşe bakıyorsunuz. Neler yaptığına tanık oluyorsunuz. Belki kimi kıvrılmalarda hafif gölgeleme yapıyor ama hiçbir şeyi saklamıyor. Sanki her yanı aydınlatıyor, her kuytuya sızıyor.
Kış güneşinin en güzel yanı deniz üstünde yaptığı yansımadır. Işığın su üstüne düştüğünde yansıma yarattığını biliriz. Çoğu kez bu yansıma suyun buyruğu altında kalır. Suyun üstüne bir parlaklık gelir ama biz güneşten çok suya bakarız. Güneşten çok suyun marifeti olarak algılarız bunu. Kış güneşinde durum hiç de böyle değil. Deniz üzerinde yansıma yaratan parlaklığın güneşin marifeti olduğunu bir bakışta anlarız. Bir kere soğuk mavi bir arka planda bu denli parlak bir ışığın sudan kaynaklanmayacağını göz de gönül de hemen kabulleniyor. Yaza göre kış güneşinin deniz üzerindeki yansıması daha yoğun oluyor. Yayılmayan, daha hacimli, daha düzenli ve çok daha parlak bir yansı çıkıyor ortaya. Adeta su üstünde yüzen bir gümüş yığını gibi oluyor kış güneşinin yansıması. İzlemesi keyif veriyor.
Anlayacağınız, yaza kıyasla kış güneşinin yansıması daha edepli, daha tertipli ve daha güzel bir görüntü veriyor. Ne var ki pek dirençli ve güvenilir değil bu kış güneşi. Gökyüzü bulutlanınca hemen ortadan kayboluyor. Isı aslına dönüyor. Yağmur bastırıyor. Ortamdaki parlaklık hızla kayboluyor. Yansımalar geriye kaçıyor, yerine buz gibi bir rüzgar ve keyif kaçıran bir üşüme geliyor. Mutlaka tedbirli olmaya zorluyor sizi bu kış güneşi.
Ben işin bu tarafını ekonomiye benzetiyorum. İşlerin pek yolunda gitmediği dönemlerde adeta kış güneşi gibi bir parlamanın olduğu günler de olur ekonomide. Siz o günlerde ortamın yaşanan halini, temposunu falan unutup kış güneşine güvenme aymazlığına düşerseniz işlerin daha da sarpa sarmasına neden olursunuz. Kış güneşi keyif verdiği kadar tedbirli olmayı da öğretir aslında. Öğrenmek isteyenlere tabii.
Not: Terör ve şiddet en çok yazar- çizer takımını etkiliyor diye düşünüyorum. Bugün içimden pek bir şey yazmak gelmedi doğrusu. Bu sıralarda bu kış güneşi meselesi beni etkiliyor. Hiçbir şey yazmamaktan iyidir diye düşündüm. Kabul ederseniz sevinirim.