Kış güneşi…
Dünya piyasalarında iklim değişti. Geçtiğimiz haftalarda piyasaların seyrini gelişmiş ülke bankalarından başlayarak küresel piyasalara yayılan panik satışlar belirledi.
2013-2015 dönemindeki oynaklık dönemlerinden farklı olarak satışı tetikleyen, Fed’in para politikasını sıkılaştırma endişesi, güçlü dolar veya uzun dönemli faizlerdeki artış değil.
Ekonomideki yavaşlama ve emtia fiyatlarındaki gerilemenin banka bilançolarında yapacağı tahribatın küresel ekonomiyi kendi kendini besleyen bir durgunluğa sokmasından endişe ediliyor.
Para piyasası faizlerini sıfırın altına indirmiş ve bilançolarını varlık alımlarıyla şişirmiş olan Merkez Bankalarının bu kez piyasaları kurtaramayacağından korkuluyor. Bunca yıldır süvarilere inanan piyasalar bu defa inancını kaybetmiş gözüküyor.
Deutsche Bank’ın tahvillerinde geri alım açıklaması ve JP Morgan tepe yöneticisinin kendi hissesini alması piyasalardaki karamsar havayı dağıttı. Ancak iyimser havanın kalıcılığı konusunda elimizde bir bilgi yok.
Fed faiz artışının ötelendiği ve emtia fiyatlarının gerilediği bir küresel konjonktürde Türkiye gelişmekte olan piyasalar geneline göre daha avantajlı konumda.
Bu sayede gelişmekte olan ülke borsaları sene başından bugüne yüzde 11 gerilerken Borsa İstanbul’daki değer kaybı yüzde 1’in altında kaldı. Olumlu konjonktürün yanı sıra 2015 yılında yaşanan kayıplar sonrasında ucuzlayan fiyatlar da bugüne kadar borsayı destekledi. Ancak küresel risk iştahının bozulmaya devam ederse Türkiye hisselerinin dünya borsalarındaki satış dalgasından kaçma şansı olmaz. Üstelik küresel piyasalardaki son satış dalgası sonrası Borsa İstanbul’un ve özellikle banka hisselerinin eskisi kadar cazip olmadığını belirtelim.
Küresel yatırımcıların elinin ayarı yok. Deutsche Bank tarafından açıklanan tahvil geri alım programı sonrasında yaşanan tepki alımlarına rağmen küresel yatırım bankalarının piyasa değeri / defter değeri çarpanları 0,5 – 1,0 bandına gerileyerek küresel kriz sonrası gördüğü en düşük seviyelere yaklaştı. Türk bankalarının piyasa değerleri ise genelde bu bandın üst ucuna yakın seviyelerden işlem görüyor.
Cuma günü dünya borsalarında ve petrol fiyatlarında yaşanan toparlanmaya paralel Borsa İstanbul’da kısa vadede yukarı yönlü bir seyir bekliyoruz. Londra kökenli bir yatırım bankasının Türkiye hisselerinin ağırlığını artırması da kısa vadeli yükselişi destekliyor.
Piyasalardaki yükselişin yaklaşan baharın mı öncüsü olduğu yoksa iki fırtına arasında içimizi ısıtan bir kış güneşi mi olduğu önümüzdeki günlerde yapılacak G20 toplantısında verilecek işaretlerle ve önde gelen merkez bankalarının atacakları adımlarla belirlenecek.
Sene başından beri dünya piyasalarında yaşanan düşüşü fırsat olarak gören yatırımcılar süvarileri bekleyebilir veya nasıl olsa gelecekler deyip cengaverlik yapabilirler.