Kış geliyor…
Wall Street’te Trump sonrası bahar rüzgarları esmeye devam ediyor. Vergi indirimleri ve altyapı yatırımlarıyla ekonominin canlanacağına inanan yatırımcıların alımlarıyla hisse senetleri yükseliyor. İç piyasaya mal satan sanayi şirketleri, altyapı projelerinde çalışan inşaatçılar ve banka hisseleri yükselişte başı çekiyor.
Dünyanın geri kalanına ise kış beklediğimizden daha çabuk geldi ve muhtemelen çok sert geçecek. Trump’ın korumacı tedbirlerle son 25 yılın mega trendi küreselleşme dalgasını tersine çevireceği endişesi piyasalarda sert satışlara yol açıyor. Vergi indirimleri, genişleyici maliye politikaları ve korumacı tedbirlerin ABD enfl asyonunu artıracağı ve Fed’i öngörülerden hızlı faiz artışına zorlayacağı beklentisi piyasalardaki satış dalgasının şiddetini artırıyor.
Piyasaların korumacılıkla ilgili endişelerine katılmıyoruz. Küresel değer zincirlerinin hakim olduğu bir dünyada Trump yönetimi istediği için uluslararası şirketlerin üretimlerini yeniden ABD’ye kaydırması zor gözüküyor.
Üstelik Çin gibi bir ülkenin kendisine getirilecek yaptırımlara sert bir şekilde cevap vereceği tahmin ediliyor. Dış ticaret savaşlarının kızıştığı bir dünyada ABD’nin Çin’e sattığı havacılık, otomotiv, telekomünikasyon ve tarım ürünlerinde ciddi gerileme görülür.
İşsizlik başvurusu verilerinin son 40 yılın en düşük seviyesine gerilediği ve doların son 13 yılın en güçlü seviyesine ulaştığı bir konjonktürde Trump’ın uluslararası ABD şirketlerini üretimlerini gelişmiş bir altyapıya sahip Asya ülkelerinden Amerika’ya kaydırmaya ikna etmesi çok zor. Ancak Meksika, Brezilya gibi ekonomik ve politik anlamda zayıf Güney Amerika ülkelerine yaptırımların arttığını görebiliriz.
Trump zaferinin piyasalar üzerindeki asıl etkisi iki kanal üzerinden görülecek. (i) Güçlü dolar ve yükselen faizlerin tetiklediği satışlar; (ii) Brexit ve Trump zaferinin önümüzdeki aylarda Avrupa’da yapılacak seçimlere etkisi.
Güçlü dolar ve yükselen faizlerin gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisini geçtiğimiz haftalarda gelişmekte olan ülke varlıklarında gördük. Gelişmekte olan ülke risk primlerindeki artış kalıcı olur ve iflaslara yol açarsa bazı ülkelerin kendini besleyen bir olumsuz döngüye girdiğini görebiliriz.
Ancak Trump depreminin Avrupa politika sahnesinde yaratabileceği artçı şokların henüz piyasalarda fiyatlanmadığına inanıyoruz. Önümüzdeki 12 ay içinde Avro bölgesinin %75’ini temsil eden beş büyük Avrupa ülkesinde yapılacak seçimler ve/veya referandumlar Brexit veya Trump zaferi gibi sonuçlara yol açarak önümüzdeki aylarda piyasaları karıştırabilir. Aralık ayında İtalya’da yapılacak anayasa referandumu ve Avusturya’da yapılacak başkanlık seçimi, Mart ayında Hollanda’da yapılacak genel seçimler, Mayıs ayında Fransa’da yapılacak başkanlık seçimi, seneye sonbahar aylarında Almanya’da yapılacak genel seçimler Avronun ve/veya Avrupa birliğinin sorgulanmasına ve küresel risk iştahının bozulmasına yol açabilir.
Yüksek betalı Türkiye varlıkları son haftalarda gelişmekte olan ülkelerdeki satış dalgasında başı çekti. AP Başkanı Schulz’un Türkiye’ye ekonomik yaptırım önerisi üzerine artan tansiyon Türkiye piyasalarındaki satışların şiddetini artırdı. MSCI Türkiye hisse endeksi , 10 yıllık TL, 30 yıllık dolar tahviller ve Türk lirası en kötü performans gösteren 5 piyasa arasında yer aldı.
Yaşanan sert satış dalgası sonrasında Türkiye varlıkları 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gördüğü seviyelerin oldukça altında işlem görüyor. Ancak gelişmekte olan piyasaların kışa girdiği bir dönemde Türkiye varlıklarındaki satışları alış fırsatı olarak görmüyoruz. Ekonomi yönetiminin büyümeyi desteklemek ve güveni artırmak için yaptığı çalışmaları iyi niyetli ancak büyük dalgayı yenmek için yetersiz adımlar olarak görüyoruz. Kısa vadede piyasalardaki satışların devam etmesini bekliyoruz.