Kırmızı et sorunu beyaz etle çözülebilir mi?

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Et sektörüne genel olarak bakıldığında, son 10 yılda kırmızı ette yaşanan sorunlar hep gündemin üst sıralarında yer aldı. Kırmızı et, kasaplık ve besilik sığır ithalatı her yönüyle tartışıldı. Kırmızı et sorununu çözmek için birçok destek paketi, proje, strateji belgesi açıklandı. Fakat hiç birisi başarılı olamadı. Çünkü hepsinin temelinde ithalatı desteklemek vardı. İthalatla sorunun çözülmediği görülmesine rağmen bunda ısrar edildi.

Kırmızı et konuşulurken, beyaz et sektörü çoğu zaman ihmal edildi. Beyaz ette yaşanan sorunlar, Türkiye'nin bu alandaki potansiyeli yeterince ele alınmadı. Oysa dünyada kanatlı eti 2015 yılından bu yana en çok üretilen et konumuna geldi. İlk kez 2015 yılında dünya et üretiminde kanatlı üretimi, domuz eti üretimini geçti.

Dünya et üretimi

Dünyada 2018 yılında toplam 335 bin ton et üretildi. Bunun 121 milyon 600 bin tonu kanatlı eti, 120 milyon 600 bin tonu domuz eti. Büyükbaş hayvan eti üretimi 72.3 milyon ton olurken, küçükbaş hayvan eti üretimi 15 milyon ton olarak gerçekleşti. Dünyada 2005-2017 döneminde kanatlı eti üretimi 81 milyon tondan yüzde 50 artışla 121.6 milyon tona ulaştı.
Türkiye, dünya kanatlı eti üretiminde 2018 verileri ile 9. sırada yer alıyor. Dünyanın en büyük kanatlı eti üreticisi 19.3 milyon ton ile Amerika Birleşik Devletleri. İkinci sırada 13.3 milyon ton ile Brezilya, 11.7 milyon ton ile Çin üçüncü sırada. Avrupa Birliği'nin toplam üretimi 12.2 milyon ton. Hindistan, Rusya, Meksika, Tayland'tan sonra 2 milyon 226 bin ton üretimle Türkiye 9. sırada yer alıyor.

Türkiye kanatlı eti üretiminde 2000 yılından bu yana büyük gelişme kaydetti. 2000 yılında üretim 662 bin 731 tondu.2018'de 2 milyon 156 bin 671 tonu tavuk eti üretimi ve 69 bin 536 bin tonu hindi eti olmak üzere toplam üretim 1 milyon 226 bin 207 ton oldu.

Kişi başına et tüketimi

Dünyada kişi başına et tüketimi 2018 verileri ile yıllık 43.9 kilo. Bunun 9.5 kilosu büyükbaş hayvan eti, 15.9 kilosu kanatlı eti,15.8 kilosu domuz eti ve 2 kilosu da küçükbaş hayvan eti.
Türkiye'de ise kişi başına yıllık et tüketimi 36.2 kilo. Yani dünyanın gerisinde… Et tüketiminin dağılımına gelince büyükbaş hayvan eti kişi başına yıllık 12.9 kilo, kanatlı eti ise 21.9 kilo tüketiliyor. Küçükbaş hayvan eti ise 1.4 kilo. Domuz eti tüketimi yok.

Kişi başına tavuk eti tüketiminin en yüksek olduğu ülke 58.2 kilo ile İsrail. Amerika Birleşik Devletleri'nde 49.3, Malezya'da 48.3, Avustralya'da 46.3 sonra sırasıyla Suudi Arabistan, Arjantin, Brezilya, Şili, Güney Afrika ve Yeni Zelanda var. İlk 10 ülke arasında kişi başına 21.13 kilo tavuk eti tüketen Türkiye yok. Avrupa'dan da herhangi bir ülke yok.

Türkiye ihracatta 5.sırada

Piliç eti ihracatında ise ilk sırada 3 milyon 687 bin ton ile Brezilya yer alıyor. Amerika Birleşik Devletleri 3 milyon 244 bin ton ile ikinci, Avrupa Birliği 1 milyon 429 bin tonla üçüncü sırada. Tayland 835 bin ton ile dördüncü ve 418 bin ton ihracatla Türkiye, dünya sıralamasında 5.sırada. Tavuk ayağı da dahil edildiğinde ihracat 2018 verileri ile 506 bin ton ve döviz geliri ise 626 milyon dolar.

Avrupa'dan vazgeçilebilir mi?

Türkiye 81 ülkeye tavuk eti ihraç ediyor. En çok ihracat yapılan ülke ise komşumuz Irak. Sektör 20 yılı aşkın süreden beri Avrupa Birliği pazarına girmek için yoğun çaba gösteriyor. Avrupalı yetkililer yıllardır Türkiye'ye gelip işletmeleri inceliyor. Belli kriterler talep ediyor. Bunlar yerine getirilince yenileri isteniyor. Öyle görünüyor ki, Avrupa Birliği kapılarını açmak istemiyor.

Avrupa pazarından vazgeçilebilir mi?

Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği Başkanı Dr. Sait Koca bu soruya şu yanıtı veriyor:" Avrupa Birliği ile 2003 yılında süreci başlattık. Daha Avrupa Birliği mevzuatına uyum zorunluluğu yok iken biz bu mevzuatı uyguladık. Avrupalılar o tarihten beri gelip gidiyorlar. Belli kriterler öne sürüyorlar onları yerine getiriyoruz. Yenilerini istiyorlar. Bu iş ekonomik olmaktan çıktı. Siyasi olarak hareket ettiklerini ve bizden korktuklarını, ürün almak istemediklerini düşünüyoruz. Taze üründe pazara girersek kontrolü ele geçireceğimizden korkuyorlar. Biz Bolu'dan Van'a bir günde taze ürün gönderiyoruz. Avrupa'ya daha kolay göndeririz. Bundan çekindikleri için izin vermiyor ve bahaneler uyduruyorlar. Bu nedenle izin vermeyeceklerse artık Türkiye'ye gelmelerini de istemiyoruz."

Temel girdi olan yemde sorun var

Beyaz et sektörünün en büyük girdisi yem. Yemde ise Türkiye büyük oranda dışa bağımlı, bu nedenle dövizdeki artışa bağlı olarak maliyetler sürekli artıyor. Bu artış fiyatlara yansıtılınca tüketici pahalıya et tüketmek zorunda kalıyor. Sektörün yakındığı önemli sorunlar arasında, "tavuk yemeyin" diye yapılan açıklamalar, bilgi kirliliği, Rekabet Kurumu tarafından firmalara kesilen yüksek cezalar, antibiyotik kullanımı konusundaki değerlendirmeler yer alıyor.

Tüketicinin kafası karışık

Beyaz et sektörü denildiğinde akla sadece endüstriyel işletmeler geliyor. Üretim miktarı sınırlı olsa da organik üretim, son yıllarda gezen tavuk yetiştiriciliği yaygınlaşıyor. Pazara sunulan ürünlere, sunulma biçimine bakılınca tüketicinin de kafası karışıyor. Tavukla ilgili pek çok tanımlama var. Kart tavuk, doğal tavuk, organik tavuk, köy tavuğu, genç tavuk, ıskarta tavuk, özgür tavuk, endüstri tavuğu, yumurta tavuğu… Her birinin et kalitesi, fiyatı çok farklı olması gerekiyor. Yediğimiz tavuk hangisi acaba?
Organik tavuk tüketicilerinin mutlaka organik sertifikasına bakmalı. Endüstri olanlar zaten bilinen markalarla satılıyor. Köy tavuğu, doğal tavuk diye satılanların çoğunun da endüstriyel tavuk olduğu unutulmamalı.
Özetle, beyaz ette Türkiye'nin önemli bir potansiyeli var. Yemde dışa bağımlılığı azaltarak üretim artırılırsa kırmızı ette yaşanan üretim ve fiyat sorunu beyaz etle çözülebilir diye kafa yormakta yarar var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar