Kirli bilgi temizi kovmasın!

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

2000 Kasım-2001 Şubat  krizi malî sisteme egemen olan "yanlış" bankacılığın kriziyse, 2008 krizi "doğru" bankacılığın" krizi mi oluyor? Sistemi hedef tahtasının 12'sine oturtan tartışmalara bakılırsa bu soruyu kurcalamak şart.

İlk krizde "yanlış" bankacılık tüm ekonomiyi ezip geçmişti. Bu krizde "doğru" bankacılık hem güvenilir kamu denetimi-gözetimi altında,

hem de ilk krizden aldığı derslerle daha sağlam bir yapıda duruyor. Sektörün "makro" kaygılarını ve bu kaygılardan kaynaklanan "mikro" savunma güdüsünü de anlamak lâzım.

Sistemin  ilk krizde reel sektörü de tahrip eden "yanlış" bankacılıkla Türkiye'nin sırtına yüklediği faturayı Tasarruf Mevduatı Sigortası Kurumu tahsil ede ede hâlâ temizleyebilmiş değil. Ama o krizde sistemi ve ekonomiyi tarumar edenlerin çoğu bugün hâlâ itibarlı kişi muamelesi görüyor. Ve maşallah "yaşam keyiflerinde" pek eksilme de yok!

Yakın geçmişi "nisyân ile malûl" hale düşürmezsek, bugün bankacılık sisteminin "doğru" yerde durma çabasını anlamak kolaylaşır. Ama bir şartla: Sistemin geneli ve tek tek aktörleri krizin küresel niteliğinden kaynaklanan belirsizlikleri, tahmin edilebilir veya edilemez riskleri, kabuğuna çekilmenin, içe kapanmanın "abartılı" gerekçesine dönüştürmemeliler.

Sağlam referanslar

Kabul etmeliyiz: Türkiye son sekiz yılda iki büyük krizin "taarruzuna" uğradı. İlk "taarruz" içten ittirmeliydi. Şimdiki "dıştan ittirmeyle" başladı içeriyi de "fenersiz" yakaladı. Ama her iki krizin ortak özelliği şu: Ağır bilgi kirlenmesi!

Nitekim, kriz atmosferine "salınan" bilgi moleküllerinin büyük çoğunluğu en azından "afakî"… Aslı astarı belli değil. Bir kısmı krizden "avanta" çıkarmaya dönük. Bir kısmı "fısıltı gazetesinin" etkisiyle çoğaltıla çoğaltıla "inanılır" hale gelen temelsiz bilgi… Bunların hepsi yaşanan krizin gerçek niteliğini örten, krizin psikolojik etkisini ağırlaştıran, çözümü zorlaştıran "negatif dinamiğin" parçaları.

Kirli veya "kirletilmiş" bilginin panzehiri ise, madem bankacılığı konuşuyoruz, bu sektörü temsil eden ciddi kurumların ciddi yetkililerinin analizleri, değerlendirmeleri, tavsiyeleri… Bu noktada iki "referans kurumu" var: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile Türkiye Bankalar Birliği (TBB)…

BDDK kamunun yetkili temiz bilgi "otoritesi" olarak bu görevi yerine getiriyor. Başkan Tevfik Bilgin'in son zamanlardaki tüm açıklamaları, kurumun yayımladığı raporlar, analizler bunlara değer verenler, dikkate alanlar için yeterince güven verici. Bozulan moralleri takviye edici.

TBB de öyle…Başkan Ersin Özince'nin özellikle Başbakan Tayip Erdoğan'ın bankalara yönelik eleştirileri üzerine yaptığı değerlendirme ve diğer açıklamalar, 2008 krizinin malî sistem üzerindeki olumsuz etkileri kadar sistemin kriz sürecine genellikle olumlu yaklaşımlarını gerçekçi bilgilerle dengeliyor.

Özince'nin reel sektörde yakınmalara yol açan "kredi geri çağırmalar" konusunda kimi muhatap bankalara yönelik uyarısı ayrıca önemli.  Geri çağırmaların yaygın bir uygulama olmadığını söylüyor. Çağıran "azınlığı" da uyarıyor. Başbakan'ın eleştirilerini yerinde buluyor. "Gereği neyse yaparız" diyor. Güvenmek durumundayız. Aksi halde ekonomiyi "parasızlık krizi" değil, kirli bilgi dolaşımı yıkacak!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013