Kırılganlıklar ve fiyat istikrarı

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Eylül ayının ilk iş günü ile birlikte Ağustos ayı enflasyon rakamları açıklandı ve ekonomi gündeminin tartışmaları kısmen farklılaştı. Büyümesi önlenemeyen kaynak sıkıntısı nedeniyle güçlenen finansal istikrarsızlaşma kısmen unutuldu ve bu olumsuzluğun fiyat istikrarı üzerindeki etkileri görmezden gelindi. Para otoritesinden gelen, on gün sonra yapılacak Para Piyasaları Kurulu Toplantısında faizlerin yükseltilebileceği sinyali şeklindeki sözel müdahalede bu değişiklikte şimdilik etkili oldu. Fakat kafaların çok karışık ve güvensizliğin yüksek düzeyli olduğu gizlenemiyor!

Ağustos ayı genelinde Türk Lirası yüzde 30 düzeyini aşan oranda değer kaybetmiş. Mevsimlik koşulların da katkısı ile fiyatlama davranışlarındaki bozulma hızlanmış. Döviz kurlarındaki tehlikeli artış, hem bilançoları yıpratarak finansal istikrarsızlığı ve hem de maliyet kökenli baskıların fiyatlara yansımasını hızlandırarak fiyat istikrarsızlığını besler hale gelmiş!

Aklımız şimdiye kadar neredeydi?

Bu aşamada sormak gerekiyor, finansal istikrarsızlığı artırmak pahasına fiyat istikrarı yeniden tesis edilebilir mi? Üretici fiyatlarına yansımaya başlayan maliyet artışları, ciddi bir yan tesir yaratmadan geri alınabilir mi? Fiyat istikrarı adına yapılacak politika sıkılaştırmaları, bilançoları ve finansal istikrar nasıl etkileyecek? Sert durgunlaşma, ciddi problemler yaratmaz ve iş dünyasının nefes almasını iyice zora sokmaz mı? Finansal istikrarsızlık ve fiyatlama davranışlarındaki bozulma bu aşamaya gelmeden aklımız neredeydi?

Para otoritesinin bu aşamadan sonra faizler ve parasal sıkılaşma konusunda proaktif olması, başka bir deyişle eğilimlerin yönünü değiştirecek şekilde katı tavır alması pek olası görünmüyor. Anormalleşerek bilançoların yıpranmasına seyirci kalmaya başlamış piyasa faizlerine, reaktif tepki vererek eşlik etmek ise umulan sonucu vermeyebilir. Finansal istikrarsızlık güçlenirken, fiyat istikrarının kalıcı olabilecek şekilde tesis edilebilmesi olası değildir. Hal böyle iken araç bağımsızlığını kanıtlamak üzere yapılabilecek tepkisel sıkılaştırma, küresel ve bölgesel koşullardaki olumsuzlaşmaya bağlı olarak risk primi üzerinde etkili olamayabilir ve kaynak sıkıntısının büyümesi engellenemeyebilir. Finansal olumsuzluklar güçlenirken fiyat istikrarı konusunda ulaşılabilecek olumlu sonuçlar kalıcı olamayabilir.

Ağustos ayı enflasyon rakamları geleceğe yönelik güvensizliği artırıyor. 2011 yılından bu yana döviz kurları hızlanan bir şekilde ve yukarı yönde dalgalanarak maliyet kökenli baskıların kontrol dışına çıkmasına sebep oluyor. Aynı zamanda bilançolarda bu durumdan etkileniyor ve kırılgan olarak anılmamızda belirleyici olacak şekilde finansal istikrarsızlığı besliyor. Kalıcı fiyat istikrarı için, finansal istikrarın ön şart olduğunu unutmamak gerekiyor! Tersi doğru olsa idi, anormal faizler eşliğindeki 1994 ve 2001 krizleri yaşanmazdı!

Bedel ödemeden bu sıkıntılardan arınmak olanaksız

Geride bıraktığımız ay genelinde Tüketici Fiyatları yüzde 2,30 ve Yurtiçi Üretici Fiyatları yüzde 6,60 oranlarında artmış; yıllık rakamlar ise sırası ile yüzde 17,90 ve yüzde 32.13 olarak gerçekleşmiş. Küresel gündem riskten kaçınmayı teşvik ediyor ve büyümesi önlenemeyen kaynak sıkıntımız ekonomimizi kırılganlaştırıyor. Döviz kurları, enflasyon ve faizler yükselişte birbirlerine eşlik ediyor. Geçmişin yanlış tercihleri tüm kesimleri yıpratıyor. Ciddi bedeller ödemeden, bu sıkıntılardan arınmak giderek olanaksızlaşıyor!

Kırılganlık olarak algılanan finansal bağımlılıktan kaynaklanan sıkıntılar veya başka bir deyişle finansal istikrarsızlaşma söz konusu olmasa, gündemimiz çok daha farklı olabilirdi! Gaz- fren tartışmaları ile sorunlarımızı ağırlaştırarak bugünlere gelmesek, laf kalabalıkları ile birbirimizi aldatmaya çalışarak çaresizliğimizi gizlemeye çalışmasak çok daha iyi olurmuş! 2013 yılı ikinci yarısından bu yana korku ile yaşıyoruz ve döviz kurlarındaki yükselişi önleme mücadelesinde yenik düşmekten kurtulamıyoruz. Kazanımları koruyalım anlayışından vazgeçemediğimiz için gerçekçi olmayı beceremiyoruz; eksik hesabın yanlış olduğunu ve Bağdat’tan döneceğini öngörememenin sıkıntıları ile debelenerek meçhule yolculuğa devam ediyoruz!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar