Kırılganlık artıyor!..

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Gerek ekonomik, gerekse finansal gelişme ve beklentiler karşılıklı olarak birbirini olumsuz etkilemeye, sistemik kırılganlığı artırmaya devam ediyor. Amerikan Doları güçlenir ve  başta petrol olmak üzere hammadde fiyatları geriler ise bu olumsuz kısır döngünün aşılacağını hesaplayıp çaba harcayanların evdeki hesabı çarşıya uymadı: Küresel düzeyde hızla genişleyen durgunlaşma eğilimi belirsizlik ve kırılganlığın artmasında belirleyici oldu. Paranın devir hızının düşmesi, artmayan toplam gelirin dağılımındaki büyüyen dengesizlikler, iyice olumsuzlaşan rekabet koşulları, yanı sıra ağırlaşmış yapısal sorunlar olumsuzlukların aşılmasını engelliyor. İster ABD'de isterse Türkiye'de son bir haftada yaşanan gelişmeleri mercek altına alalım, sonuç değişmiyor; güvensizlik derinleşiyor.

Ülkemizde son bir haftada kamuoyuna yansıyan açıklama, haber ve gelişmeleri yan yana koyduğumuzda işlerin daha da olumsuzlaşabileceği dışında bir görünüm çıkmıyor. Cari açığın rekorlar kırmaya devam ettiği, tüketici kredilerinin yüzde 30'lara yakın oranada arttığı bir dönemde ekonominin daralması pek normal bir durum olamaz. Bu durumda TÜİK tarafından açıklanan ikinci çeyrekteki yüzde 1,9'luk büyüme oranı ve dört punalık kapasite kullanım gerilemesi nasıl açıklanabilir? Son beş yılda böyle anormal bir çelişkiye hiç tanık oldunuz mu? Bu garip durum ile risk alma iştahının kuruyup cari açığın finansman kalitesindeki düşüşte etkili olmuş olabilir mi? Belli ki kredilerdeki artışın ekonomik büyümeye katkısı oldukça hızlı bir şekilde geriliyor ya cari açığı büyütüyor ve çarkın dönmesi zorlaşıyor ya da borcu borçla çevirme eğilimi ağırlaşan sorunlar nedeniyle yaygınlaşıyor. Başta sanayi olmak üzere üretici kesimler bunalıyor, son gelen elektrik zammı ise bardağı taşırıyor. Yetkililer ise emek yoğun bazı sektörlere yönelik olarak açıkladıkları strateji ve destek paketi ile adeta ellerinden bir şey gelmediğini itiraf ediyor, kimseye güven veremiyorlar... Ayrıca küresel gelişmelere bakıp likidite bolluğu döneminin geride kaldığını görüp kapsamlı tedbirler almak yerine masallarla avunmak ve toplumu uyutmak gafletinden kurtulamıyorlar.

İş dünyası ise farklı sebeplerle tepki veremiyor, kendi çıkarlarını savunmak konusunda bir şey yapamıyor. Sık sık hatırlatılan devasa açık pozisyon ve borç düzeyi yanı sıra çok yönlü korkular onları paralize ediyor. Bir yandan böyle devam edilemeyeceğini biliyorlar, fakat susarak teslimiyetçi bir tavır sergilemeyi de sürdürüyorlar. Ayrıca yönetim ile büyük bir medya grubu arasındaki durumda eski hassasiyetlerini kaybedildiğini düşündürüyor, olumlu görüntü ve olumlu beklenti ikilisi ile finansal piyasaları etkileme çabasının artık geçmişte kaldığı, ipin ucunun iyice kaçtığı dikkat çekiyor.

ABD ekonomisinde yaşananlar ise büyüyen cari açığımızın finanse edilmesini kolaylaştıran likidite bolluğu ve risk alma konusundaki açlık döneminin geride kaldığını kafalara vura vura hatırlatıyor. Sene başından bu yana 12 bankanın tasarruf ve mevduat sigortasına havale edilmesi, büyük bir yatırım bankasının anormal bir hızla sürüklendiği çaresezilik, olumsuz koşulların eğemenliğini genişletiyor. Büyüyen güvensizlik, tasarruf sapilerini güvenli liman amacı ile kaliteye koşturur iken durgunluğun derinleşmesi kaçınılmaz hale geliyor: Tasarruf Mevduat Sigortası'na intikal edecek banka sayısının anormal bir hızla büyüme eğilimine gireceği gerçeği gözlerden ırak tutulamıyor. Genel durum böyle olunca doların güçlenmesi ve petrolün gerilemesi olumsuz beklenti ve eğilimlerin güçlenmesini engelleyemiyor. Sermaye piyasaları hem büyüyen baskı altında bunalıyor, hem de derinlik kaybediyor. İki ipotek devinin kamulaştırılması ile günün kurtarılmış fakat sorunun farklılaştırılmış olması riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesini engellemiyor. Kırılganlığın merkezi durumundaki mali sektör hisselerinde yaşanan tsunamiye odaklanır iseniz sorunun ne hızla büyüdüğünü daha iyi anlayabilirsiniz. ABD'deki bu durum küresel düzeyde benzer eğilimlerin güçlenmesine sebep oluyor, kredi krizinin küresel düzeyde genişlemesi ve derinleşmesi kaçınılmaz hale geliyor. Enflasyonist durgunluğun, deflasyonist bir kaosa dönüşme ihtimali artıyor. Gelişmelerin kontrol altında olduğunu iddia eden veya böyle yapmaya çalışanlar neyin doğru neyin yanlış olduğunu algılayamaz hale geliyorlar. Durum böyle olmasa idi Lehman konusu bu noktaya gelir miydi?..

Önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisi de durgunlaşacak borç-alacak zincirindeki sorunlar büyüyecek. Kamu dengesi ve mali sektördeki eğilimler olumsuz yönde farklılaşmaya devam edecek. Sermaye hareketlerinde riskten kaçınmaya bağlı daralma dile getirilmeye veya gizlenen eğilimlerin açığa çıkmasında belirleyici olacak. Aşırıya kaçan her hareketin kendi zıddını yaratması süreci işleyecek; çok yükseklerden düşmenin yaratacağı tahribat ve istikrarsızlık her şeyin değişmesini zorunlu kılacak...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar