Kırılganlığın artması önlenemiyor!
Küresel düzeydeki piyasa gelişmeleri, belirsizlik ve kırılganlık algısının güçlenmeye devam ettiğine işaret ediyor. Geride bıraktığımız haftanın son iş gününde açıklanan ve beklentilerin oldukça aşan ABD Tarım dışı istihdam verileri, önümüzdeki üç aylık dönemde riskten kaçınma eğiliminin daha belirleyici olabileceğini düşündürüyor. Tahvil ve emtia piyasalarının satış baskısı altında kalması, döviz kurlarındaki oynaklığın aşırılık sınırlarını zorlaması iyimser olabilmeyi zorlaştırıyor. Özellikle gelişen ekonomiler açısından alarm zilleri çalıyor!
IMF Başkanı olası faiz yükselişini ötelemesi için ABD Merkez Bankası’na çağrı yapıyor; aksi takdirde gelişmelerin kontrolden çıkabileceğini ima ediyor. Piyasalar bu beklenmedik çağrıyı tartışırken gelen istihdam verileri moralleri bozuyor; geri sayımın başladığı endişesi güçleniyor ve riskleri azaltmak için yeterli zaman kalmamış olabileceği algısı olumsuz eğilimleri tetikliyor.
Dışarıda bunlar olup biterken, finansal piyasalarımız çoğu kez olduğu gibi gerçekçi olmayı beceremiyor. Seçim öncesinde olumsuz eğilimlere direnmeye çalışan kurumsal ve bireysel yatırımcılar kimsenin almak istemediği riskleri almak zorunda kalıyor! Küresel koşullar düzelmek yerine olumsuzlaşmaya devam edince, ekonomimize yönelik kırılganlık algısının artması engellenemiyor ve hareket yeteneği daralıyor! Bu yazıyı kaleme aldığımız sırada Genel Seçim için oy kullanımı devam ediyordu. Sandıktan çıkabilecek olası sonuçların, olumsuzlaşan küresel koşullar nedeniyle ekonomimize ilişkin kırılganlık algısını azaltmasını beklemek pek gerçekçi görünmüyor; tam aksine arttırabileceğini hesaba katmak gerekiyor.
Mayıs ayının ilk haftasında Türk Lirası sert bir şekilde değer kaybetmiş ve döviz sepeti bazında 2,90 seviyesine çok yaklaşılmıştı. Söz konusu ayın ikinci ve üçüncü haftasında bazı kurumların bir şekilde devreye girerek beklentilerin bozulmasını önlemeye çalıştıklarını gördük; diğer piyasalar da bu durumdan etkilendi ve enseyi kızartmamaya çalıştı! Fakat devamındaki iki haftada zeminin yeniden kaymasını ve ağırlaşan yükleri nedeniyle olumsuz algıların belirleyici olmasını önleyemediler! Geride bıraktığımız haftanın son iki iş gününde yeniden sahne alarak hesapsızca direnmeye çalıştılar! Kimilerine göre kararsız seçmen sayısının artmasını ve istenmeyen sonuçların vücut bulmasını önlemeye çalıştılar; kimilerine göre ise küresel koşulların düzeleceğine veya Merkez Bankamızın sert bir şekilde faiz yükselteceği beklentisine oynadılar!
Bu hafta yeni bir dönem başlıyor: seçim öncesindeki davranış biçimleri farklılaşabilir. Küresel koşulların pek yardımcı olmayacağı kısmen anlaşıldı ve seçim sonuçları da netleşmiş olacak. Muhtemelen dikkatler öncelikle para otoritesinin tercihleri üzerine yoğunlaşacak; söylemlerden çok eylemlere bakılacak! Üzerindeki siyasi baskı kısmen azalan Merkez Bankamız ne yapacak? Önce enflasyon diyerek faizleri sert bir şekilde yükseltecek mi? Olası ekonomik daralmadan kaçınmak adına bekleme eğiliminde mi olacak? Hangi tercihin ön plana çıktığına göre ya sermaye piyasası satış baskısından bunalacak, ya da döviz kuru kanatlanıp yükselmeye devam edecek! Tercih hangi yönde olur ise olsun kırılganlık algısı yüksek düzeyini koruyacak, riskten kaçınma eğilimi güçlenecek. Beklentiler bozulmasın diye direnen pek çıkmayacak; tam aksine daha önce bu yönde hareket edenler başının çaresine bakmak durumunda kalabilecek!
Güncelliği kalmamış eski hikayeleri ısıtıp önümüze getirmek, bu aşamadan sonra pek bir işe yaramayabilir. Önceliğin enflasyon ve yapısal reformlar veya büyüme lehine olması, kırılganlığın artmasına önleyemiyor. Yaklaşık dokuz aydır enflasyon ve yapısal reform diyenler, dışarıdan avans niteliğinde destek bekliyor ve kırılganlığın bu sayede azaltılabileceğini umuyor; fakat umulan destek bulunamıyor! Daralma sınırına dayanan ve yaklaşık üç yıldır etkili olan durgunlaşma ise sabırlı olunabilmesini zora sokuyor! Bu açmaz nedeniyle yeni ekonomi yönetiminin nasıl olacağının önemi azalıyor!
Koşullar, bu yaz mevsiminin her zamankinden daha yakıcı ve zorlu olabileceğini düşündürüyor. Krizi fırsata çevirmeye çalışanların kafası iyice karışacak!