Kırılganlığın anlamını yaşayarak öğreniyoruz!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Gerek küresel ve gerek ise ulusal düzeyde ekonomik beklentilerin seri bir şekilde olumsuzlaşmaya başladığı bir süreçten geçiyoruz. Belirsizlik arttıkça güvenli liman arayışları yoğunlaşıyor; durumu olduğundan daha iyi imiş gibi göstermeye çalışmak ise pek bir işe yaramıyor. Güven bunalımı derinleşiyor, finansal yapı kırılganlaşıyor ve sistemik risk algıları tehlikeli olabilecek biçimde sinsice güçleniyor. Mayıs ayının ilk on günü genelinde yaşananlar, korkuların geri dönmesinde ve hareket yeteneklerinin daralmasında belirleyici oldu.

Dünyada altı ay öncesinin olumsuzlukları geri döndü

İran yaptırımlarının tam kapasite devreye alınması ve muafiyetlerin kaldırılması, jeopolitik faylarda enerji birikimini hızlandırarak tehlike uyarısını her tarafa yaymıştı. Hemen sonrasında ABD ile Çin arasındaki ticaret görüşmelerinin başarısızlıkla sonlanması, alarm düzeyinin kırmızıya çıkmasına sebep oldu; iyimser yönlendirmeler etkisizleşmeye başladı. Küresel ölçekte, altı ay öncesinin olumsuzlukları geri döndü!

ABD, Çin’den yaptığı ithalatın 200 milyar dolarlık kısmına uyguladığı gümrük vergisini yüzde 10’dan yüzde 25 düzeyine çıkardı. Yüzde 25’lik oran toplam 250 milyar dolarlık ithalata uygulanmaya başlandı ve geri kalanı için de çalışma yapılıyormuş. Bu durum korumacı eğilimlerin güçlenmeye devam edeceği ve küresel ekonominin çok tehlikeli olabilecek şekilde kırılganlaşabileceği anlamına geliyor. ABD’de maliyet kökenli enflasyon da güçlenecek ve para otoritesinin faizler konusundaki hareket yeteneği ise önemli ölçüde daralacak!
Ülkemizde ise finansal piyasalar karıştı ve geleceğe yönelik beklentiler seri bir şekilde bozulur oldu. Bir yandan küresel düzeyde ve özellikle gelişen ekonomileri tehdit eden gelişmeler, diğer yandan Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) tartışmalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimine ilişkin tartışmalı kararı ve Ekonomi Yönetiminin çözümlere köstek olabilecek kısır yaklaşımları bu sonuçta etkili oldu.

Ülkemizin beş yıllık risk primi 500 puan sınırında

Ülkemizin beş yıllık risk primi 500 baz puan sınırına dayandı. Türk Lirası, gelişen ekonomi paraları arasında son bir haftanın açık ara en fazla değer kaybedeni oldu. Faizlerin yükseleceği beklentisi ön plana çıktı, menkul ve gayrı menkul şeklindeki varlıklar üzerindeki satış baskısı yeniden güçlendi ve bilançolara ilişkin endişeler derinleşti. Kamu Bankalarının döviz satışları, kullanılabilir döviz rezervlerini azaltıcı etkisi nedeniyle güvensizliği tırmandırdı ve beklentilerin bozulmasını pekiştirdi. Yaşamakta olduğumuz krizin derinleşmesini önlemek çok zorlaştı.
Ekonomik kriz, pansuman tedbirler ile geçiştirilmeye çalışıldıkça derinleşiyor; sosyal ve siyasi olanları da olgunlaşıyor ve istikrarsızlık artışı yönündeki endişeleri besliyor. Siyasi İrade, önemli konularda kararlı olamadığı için gerçekçi bir strateji üretemiyor ve hareket yeteneği daralıyor. Yüksek düzeyli belirsizliğe dönüşen bu durum, tüm ekonomik birimlerin nefes almasını zorlaştırıyor. Güven konusuna en fazla ihtiyaç duyduğumuz dönemde güven bunalımının derinleşmesi önlenemiyor.

Döviz kurlarının yukarı yönlü zorlaması devam ediyor

Para otoritemizin aldığı kararlar, kanamayı durdurmaya yetmiyor. Haftalık repo ihaleleri iptal edildi ve fonlama maliyeti yükseldi. Rezerv-opsiyon mekanizmasında ve döviz hesaplarındaki zorunlu karşılık oranlarında yapılan ayarlamalarda, döviz likiditesi pek değişmezken Türk Lirası likidite biraz daha sıkılaştı. Fakat döviz kurlarının yukarı yönü zorlaması devam ediyor. Kamu bankalarının, asgari döviz satışı ile azami oranda kurları geriletme çabası kalıcı bir durum olamıyor. Sonuçsuz kalan her girişim hem Ekonomi Yönetimini yıpratıyor, hem de güven bunalımını derinleştiriyor ve etki alanını genişletiyor.

Küresel ekonomi, oldukça kırılgan ve sorunlu; bu durumu ve içerideki acı gerçekleri dikkate almayanların hesapları çarşıya uymuyor. Beklentiler bozuluyor, tepkisel yaklaşımlar ile oyalananların hesapları ise tutmuyor. Yanlışlarda ısrar ederek farklı sonuçlar beklemek, pek anlamlı olamıyor!



Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar