Kırılgan toparlanma
Dünya ekonomisinin 2017 sonrasında sert bir daralma sürecine savrulduğunu biliyoruz. O tarihten bu yana epeyce bir gayret gösterilmiş olsa da kürede sözü edilebilecek bir iktisadi toparlama için neredeyse on yıl beklemek gerekti.
Aslında 2010 ve 2011 yıllarında ulusal ekonomilerin çoğu daralmanın dibinden dönmüş ve pozitif büyüme hızlarına ulaşmıştı. Örneğin Türkiye ekonomisi ilk daralma darbesinden oldukça sert biçimde etkilenmiş olsa bile 2010-2011 yıllarında çift haneli büyüme hızlarına ulaşmıştı. Genellikle krizlerin hemen ardından gözlendiği gibi bu ilk hamleyi ne biz ne de öteki ülkeler sürdüremedi. Büyüme bir ölçüde hızlandı ama ulusal ekonomilerin kendi potansiyel büyüme performanslarına ulaşmalarına yetmedi bu. 2011 sonrasındaki dönem görece düşük büyüme hızlarıyla geçildi. Bu sürecin 2016 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren tersine dönmeye başladığını, 2017 yılının ise görece hızlı sayılabilecek büyüme performansı ile tamamlandığını biliyoruz.
IMF’nin dünya ekonomisindeki olası gelişmeleri ele aldığı son raporunda 2017 yılında dünya ekonomisinin yüzde 3.8 hızında büyüdüğü açıklandı (World Economic Outlook, April, 2018). Bu 2011 yılından sonra ulaşılan en yüksek büyüme hızı. Öte yandan, 2018 ve 2019 yıllarında büyümenin bir çıt daha hızlanarak yüzde 3.9 düzeyine çıkacağı da öngörülüyor. Kısacası, 2017 ve onu takip edecek olan birkaç yılda dünya ekonomisinde ciddi bir toparlanma olacağı söyleniyor. Ülke ekonomilerinin performansları bu genel tablodan farklılaşıyor kuşkusuz. Daha hızlı büyüyen ekonomilerin yanı sıra Avrupa gibi bu genel hızın epeyce uzağında kalanlar da var. Bütün bu dönem boyunca yılda yüzde 6 büyümenin altına inmemiş olan Çin ekonomisinin kabaca bu performansı koruyacağı düşünülüyor. Kriz sürecinde epeyce yavaşlamış olan Hindistan ekonomisi ise son iki yılda giderek hızlanan bir büyüme performansı ile birinci sıraya yerleşmiş durumda. Türkiye ekonomisinin de son sene hızlanarak görece yüksek bir büyüme hızına ulaştığı biliniyor.
Uzun süren bir duraklama ve yavaşlama döneminden sonra küresel ölçekte büyümenin yeniden hızlanmış olması derin uzun süreli bir kriz yaşanacağı korkusunu epeyce aşındırdı kuşkusuz. En azından bir süre için kürenin hızlı büyümenin keyfini çıkartabileceği düşünülüyor. Ancak bazı gözlemciler günümüzde gözlenen toparlanmanın oldukça kırılgan olduğuna işaret ederek, kısa bir süre sonra küresel büyümenin yeniden yavaşlayacağını öne sürüyorlar. IMF böyle düşünenlerin başında geliyor.
Günümüzde hızlanan büyümenin özellikle gelişmiş ekonomilerde kriz dinamiği içinde oluşan çıktı açığını (output gap) büyük ölçüde azaltacağı ve bu aşamadan sonra bu ülkelerin yeniden yavaş büyüme sürecine dönecekleri düşüncesi öne sürülen tezlerden birisi. Öte yandan kısa dönemde risklerin görece dengeleneceği takip eden uzun dönemde ise yukarı yönlü risklerin egemen olacağı düşünülüyor. Kısa dönemde aşağı yönlü risklerin en önemlisi para ve maliye politikalarından oluşan destekleyici politikalar. Bunların uzun döneme taşınması mümkün değil. Uzun dönemde devreye girecek olan finansal sıkılaştırma ve parasal normalleşme gibi politikalar, hızlanan büyümeyi desteklemeyeceği için büyümenin yeniden yavaşlaması söz konusu olacak. Sadece büyüme bağlamında değerlendirildiğinde bunun uzun dönemin en önemli riski olduğu söylenebilir. Öte yandan, günümüzdeki tabloya bakılacak olursa bunun yanına başka riskleri de koymak gerekir. Örneğin küresel eklemlenme konusunda gittikçe artan isteksizlik böyle bir risk. Uluslararası ticarette adeta tırmanışa geçen gerilim ve uzlaşmazlıklar ve korumacı politikalara dönülmesi konusunda artan talepler de önümüzdeki dönemde etkili olması muhtemel önemli bir riskler arasında yer alıyor. Bütün bunlara mevcut jeopolitik riskler de eklenince önümüzdeki devrenin risk yüklü bir dönem olacağı görülüyor. Bu koşullarda 2020 ve sonrasında küresel büyümenin yavaşlayacağını öngörmek yanlış olmaz. Risklerin kırılganlık yarattığını yaşayarak öğrendik. Bu bilgi günümüzdeki toparlanmanın kırılgan bir karaktere sahip olduğunu kavramamızı ve buna göre hazırlıklı olmamızı kolaylaştırmalıdır diye düşünüyorum.