Kırılgan piyasa koşulları devam ediyor

Fatma MELEK
Fatma MELEK PİYASA GÖZÜYLE [email protected]

2016 yılına kırılgan piyasa gelişmeleri ile başladık. Aslında 2015 yaz aylarından itibaren piyasalarda bir volatilite yaşıyoruz. Bunun önemli kaynağı Çin oldu. Dünyanın temel emtia talebi ithalatçısı olan Çin’deki yavaşlama ve yuanın devalüasyonu, petrol fiyatlarına doğrudan bir düşüş olarak yansıdı ve küresel boyutta risk iştahının bozulmasına yol açarak volatiliteyi  artırdı. Gelişmiş ülke hisse senedi piyasaları yıl başından bu yana  dolar bazında %10.5; gelişmekte olan piyasalar ise ortalamada %8.1 değer kaybetti.

Petrol fiyatlarının hızlı düşmesi küresel deflasyonist baskı üretirken, gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının para politikaları duruşlarını yeniden gözden geçirmelerini getirdi.  Avrupa Merkez Bankası’ndan  Mart ayında güçlü bir parasal genişleme adımının gelmesi olasılığı artarken, Japonya Merkez Bankası’nın bankaların merkez bankasındaki mevduatlarına uygulayacağı faiz oranını negatife çekmesi piyasalarda risk algısını olumlu etkiledi. 

ABD tarafında ise faiz artırımı konusunda aşağı ve yukarı yönlü risklerin devam ettiğini söyleyebiliriz. Piyasaların, halihazırdaki fiyatlaması  aşağı yönlü riskleri ön plana çıkarıyor. Bunlar: Düşük emtia fiyatları, finansal piyasalardaki volatilite ve /veya daha yavaş bir global büyümenin ABD ekonomisini istikrarsızlaştırması; bu durumda Fed’in daha yavaş faiz artırması gerekiyor. Halihazırda piyasa, 2016’da 1 kere faiz artırımını %50 olasılıkla fiyatlıyor.  

Yukarı yönlü riskler de mevcut: Enerji fiyatlarında görülebilecek bir stabilizasyon, düşük ABD işsizlik oranının,  ücret enflasyonunu etkilemeye başlaması ve bu gelişmelerin enflasyon beklentilerine yukarı yönlü  yansıması. Bu da Fed’in, Aralık projeksiyonunda öngörüldüğü kadar agresif olmasa da,  faiz artırımına devamı anlamına geliyor.  Dolayısıyla Fed kaynaklı belirsizlikler devam ediyor. Bu hafta,  Yellen'ın ABD kongresinde gerçekleştireceği konuşması önemli. Politika faizi artış hızının  daha ılımlı olabileceği yönünde  vereceği bir sinyal, kısa vadede küresel piyasalara destek verebilir.

Bu gelişmelere ek olarak, bu hafta başında piyasalarda  Avrupa Bankacılık Sektörü kaynaklı bir volatilite yaşandı.  Konu;  hisse senedine dönüştürülebilir tahvillerin değerlerindeki hızlı düşüş ve bunun Avrupa bankacılık sistemi ile ilgili ürettiği endişeler. Bu endişelerin varlığı ve piyasa volatilitesine yansıması dahi, piyasaların ne derece kırılgan olduğunun bir kanıtı. 

Bu tahviller özellikle 2008 krizinin ardından, sistemik açıdan önemli kurumların batmasını önlemek için geliştirilmiş bir finansal araç.  Koşullu, Hisse Senedine Dönüştürülebilir Tahvil, ilgili finansal kurum, önceden belirlenen bir mali stres/kaldıraç düzeyine geldiğinde, otomatik olarak,  yine önceden belirlenmiş miktarda, hisse senedine dönüşüyor. Buradaki belirsizlik; normal hisse senedine dönüştürebilir bir tahvilden farklı olarak, bu tahvildeki dönüşüm finansal stresin gerçekleştiği bir ortamda oluyor. Bu da yatırımcıların volatilitenin yüksek olduğu koşullarda daha yüksek bir hisse senedi riskine  otomatik olarak maruz kalması demek. Bu da daha önceden deneylenmiş bir olgu olmadığı için piyasalar şimdilik bu risk fiyatlıyor.

Piyasa implikasyonu açısından baktığımızda ise; risk iştahı zayıf seyrediyor. Yellen konuşması öncesi dolar endeksi değer kaybederken, yatırımcılar Japon yeni, İsviçre frangı ve euroya yöneliyor. Global tahvil getirileri ise düşük seyrediyor. Japonya’nın 10 yıllık getirisi negatif seviyede, ABD 10 yıllıklar %1.70’ lere geriledi. Son dönemde küresel risk iştahının temel parametresi olan petrol fiyatında ise aşağı yönlü eğilim tekrar güçleniyor. Petrol 20 Ocak’ta gördüğü 27 $ dip seviyesinden 35 $’a yükselmişken, yeniden 30  $ civarına yaklaştı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
2016 Beklentiler 07 Ocak 2016