Kırılgan büyümenin sevinci kısa, sancısı uzun sürüyor
Geçen hafta tam da G-20’nin en hızlı büyüyen ülkesi olduk diye sevinirken, doların 4 TL sınırını da aştığını gördük. Ekonomisi bu kadar “güçlü” bir büyüme gösteren bir ülkede, tam da bu veri açıklandığı sıralarda bunun olması çelişkili bir durum.
Bu çelişkinin açıklaması yüksek büyümenin yapısında gizli.
2017’deki yüzde 7.42’lik büyüme ekonomik yapıdaki kırılganlıkları artırarak ve sürdürülebilir olmayan politikalarla gerçekleştirilmiş bir büyüme. Resme kırılganlıklar sürdürülebilirlik penceresinden açısından bakarsak şöyle bir resim ortaya çıkar:
● Büyümenin bu hıza ulaşmasındaki en belirleyici etken başta Kredi Garanti Fonu desteğiyle kredi hacminin hızla artırılması olmak üzere, istihdam ve yatırıma yönelik bol kepçe teşvik uygulamaları oldu.
● Bu destekler sürdürülebilir değil. KGF desteğinin aynı ölçüde bir kredi genişlemesi yaratacak şekilde sürdürülmesi mümkün değil. İstihdam ve yatırım teşviklerinin aynı boyutta sürdürülmesi de zor. Ayrıca veriler istihdam teşviklerinin de yatırım teşviklerinin de destek boyutuna göre çok zayıf bir sonuç yaratabildiğini gösteriyor.
● Gelecek açısından asıl önemlisi KGF desteğiyle yaratılan hızlı kredi genişlemesi, geri ödenmeyen kredilere ilişkin politika gevşemesiyle birleşerek hem şirketler tarafında hem de bankacılık tarafında bilanço risklerini yükseltti. Buna karşın yeterli istihdam artışı ve inşaat dışında yatırım artışı sağlanamadı. Bu ekonominin bütünü açısından kırılganlığı artıran bir gelişme oldu.
● Yüksek büyümeyi destekleyen ikinci ayak sıcak para ve dış borç yoluyla gelen dış kaynak oldu. Dış kaynağın ezici bölümü kısa vadeli. Bu durum ekonominin zaten yüksek olan dış kırılganlıklarını iyice artırdı. Bu durum ekonomik gidişi sürekli borç ödeme ve taze kaynak bulma stresi altında tutacak.
● Büyüme iç talebe ve buna bağlı olarak artan borçlanmaya yaslandı. Büyümeye yüzde 12.04 büyüyen ihracat da önemli katkı yaptı. Ancak bu arada ithalattaki büyüme hızı yüzde 3.75’ten yüzde 10.31’e çıktı.
● İç talebe dayalı büyüme cari açığın milli gelire oranını yüzde 5.54 gibi benzer ülkelere göre çok yüksek ve tehlikeli bir düzeye çıkardı.
● Bunca teşviğe rağmen rağmen makine teçhizat yatırımları sadece yüzde 0.69 büyüdü. Öte yandan 2016’dan daha az miktarda olmakla birlikte stoklarda hala artış değil azalma var. Bunlar ekonomi dünyasının geleceğe güvenle bakmadığını gösteriyor.
● İç talebe dayalı iç ve dış borç artışıyla pompalanan yüksek cari açık yaratan büyüme politikasının sonraki yıllarda nasıl istikrarsızlıklar yarattığını 2011 sonrasında görmüştük. Üstelik o dönem global kaynakların bol ve ucuz olduğu bir dönemdi. Şimdi tam tersi bir durum var. Üstelik Türkiye’nin iç ve dış politik riskleri çok daha yüksek.
Bu nedenle 2017’nin yüksek büyümesinin sürdürülmesi mümkün olmayacağı gibi yaratacağı sancılar gelecek yılları da sıkıntıya sokacaktır.