Kırıktır gönlüm…

Şefik ERGÖNÜL
Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ [email protected]

Cumartesi gecesi, akşamın sakinliği arasında duyduğum gümlemeyle balkona çıktığımda, herhangi bir şey göremedim. Endişe ile “Allah vere de içimdeki kötü his gerçek olmasa” dedim. Amma nafile, korkunun ecele faydası olmuyor. O sesten kısa bir süre sonra çoğalan cankurtaran sesleri, korktuğumun başımıza geldiğinin sesleri oldu.

Haber kanallarını izleyerek olayı anlamaya çalıştığımda da, endişelerimin yerini derin üzüntü almaya başladı. Gittikçe artan şehit ve yaralı sayısı da üzüntümü katlayarak çoğalttı. Pazartesi sabahı izlediğim haberlerde gördüğüm, hayata ümitle bakan genç insanların fotoğrafları onların ailelerinin, sevdiklerinin, dostlarının duygularının ne olabileceğini yansıttı bana.
Böylesi terör ile varılabilecek sonuçların kazançları ne olabilir diye sorguluyorum. Binlerce masumun kanı ile karılacak harçla yapılacak binaların, onun içerisine girenlere neler kazandıracağını merak ediyorum? Bunları yapanlar atalarından, ninelerinden, dedelerinden bu yana yan yana ve birlikte yaşadıkları insanlara bunları yaparak ne kazanmaya çalışırlar acaba? Böylesi kitlesel can almalarla bir yerlere varıp, hedeflediklerini elde eden kim var acaba merak ederim?

Bu ortamın yaratılmasına katkısı olanların bir kenara çekilip “Onlar” diye suçlamalar yaparak, yaratılan terör ve kaos ortamının vebalinden kurtulmaları mümkün müdür? Dışarıdan olanları kastetmiyorum bu sözlerle. Kendi içimizden olanlardan, yüzlerce yıllık sevgiyi, beraberlikleri, dostlukları, aşkları ve çocukları, kendi kişisel güç hırsları için bir kenara itip, kan üstüne kurulan hayallerin sahiplerinden söz ediyorum. Ülkenin parçalanmış, insanlarının bölünmüş ve düşmanlaşmış olduğu yerlere baktığımızda görünen köy, kuklaların hâkimiyetindeki mutsuz insanlar topluluğu değil mi? Başta kendini hâkimi mutlak zanneden, kerameti kendinden menkul kişilerin olduğu ülkelerin, bugün geldikleri yerler, içerisine düştükleri durumlar hep ortadayken bu neyin çabasıdır?

Bir zamanlar petroldü küresel olayları şekillendiren. Şimdi buna bir de “Su” eklenmiş olsa gerek. Verimli toprakların, uzun yıllar sonra da olsa ortaya çıkacak olan “Gıda Kıtlığı” için şimdiden kontrol altına alınması çabasını da unutmamak gerektir herhalde?

Anadolu topraklarının insanı, yüzlerce yıldır bir arada. Irkçı söylemlerle ortaya çıkacakların, bu toprakların insanının yapısını tanıyamadıklarını düşünürüm. Irkçı söylemlerin, toplumları nerelere götürdüğü çok açık bir gerçekken, savlarını bunun üzerine bina etmenin zayıflığı da ortada. Buna bir de radikal dini eğilimleri ve mezhep ayırımcılığını eklediniz mi alın size aşure kıvamında bir huzursuzluk ortamı.

“Dış güçler, yabancı mihraklar” hep vardı ve hep olacaklar. Onlar hep kendi menfaatlerini düşündüler ve hep ondan yana olacaklar. Bizim olmamız gereken ise öncelikle insanımızı eğitimli, okuduğunu anlayan, düşünen, soru soran, yorum yapan, bilge ve dürüst olanı kayıran bireyler haline getirmek.

Çevremize baktıkça Mustafa Kemal Atatürk tarafından atılan temellerin ne kadar sağlam olduğunu anlamamak mümkün değil. Onun yolundan ayrılmak bizleri nerelere götürür düşünmek bile istemiyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
96 yılda ihracat... 29 Ekim 2019
Tahterevalliye Dikkat 15 Ekim 2019
İhracat ve Facebook 17 Eylül 2019
Promosyon mu o da ne? 10 Eylül 2019
Müşteriye Doğru Erişim 27 Ağustos 2019