Kırık kanatlarla uçmaya çalışmak

Prof. Dr. Çisil SOHODOL
Prof. Dr. Çisil SOHODOL cisil.sohodol@dunya.com

Kadınsan eksikmişsin, muhtaçmışsın, ko­runmalıymışsın! Ve Geride durmalıymış­sın, görevin senin adına koyulmuş kurallara uy­makmış!

Baban uygun görmüyorsa eğitim almasan da olurmuş, kocan istemiyorsa kariyerinden vaz­geçsen ne olurmuş? Çocuk bakmak tek senin gö­revinmiş, dikkat çekmek yakışmazmış, sınırla­rını bilmen gerekirmiş...

Hayatındaki adam severmiş de dövermiş de... Yalnız yaşarsan adın çıkarmış, hele kocandan ayrılmak haddine miymiş? Belli yaşta evlen­mezsen ‘kız kurusu’, çocuk doğurmazsan ‘işe yaramaz’, çocuk sahibi olup kariyerine devam edersen ‘vicdansız’, anne olduktan sonra evde kalmayı seçersen ‘tembel’!

Boşanırsan ‘bir adamı elinde tutamamış’, boşa­nır bir ilişki yaşarsan ‘kendini kaybetmiş’, yolu­na yalnız devam edersen ‘acınası’ olurmuşsun...

Çalışıp kariyer yapsan ‘kocası sayesinde’ olmuş, hal hatır sorsan ‘niyeti var sanmışlar’, çok ça­lışsan ‘histerik’, hakkın olan terfi için uğraşsan ‘çok hırslı’, eleştirsen ‘kaprisli’, sussan ‘çok ezik’, eşit işe eşit para istesen ‘doyumsuz’, süslenip püslenmesen ‘bakımsız’, kendine özen göster­sen ‘gözü dışarıda’!

Biraz fazla para kazansan ‘kocasını eziyor’, para kazanmasan ‘beceriksiz’ ve ‘evde oturup hazır yiyor’! Arkadaşlarınla biraz vakit geçirsen ‘kötü anne’, arkadaşın olmasa ‘geçimsiz’, biraz kilo al­san ‘kendini bırakmış’, spor yapsan ‘kendini ki­me beğendirmeye çalışıyor’!

Haksızlığa dur demeye çalışsan ‘fettan’, sesini biraz fazla yükseltsen ‘şeytan’, bir erkekle sade­ce arkadaş olsan bile ‘uygunsuz biri’, bir erkekle konuşmayı istemesen ‘çok nazlı’...

Bütün bu önyargılarla ve hatta fazlasıyla uçama­yalım diye kanatlarımızın kırıldığı bir dünyada Kadınlar Günü kutlanıyor...

Görünmez duvarlar

Oysa 2024 yılında yine dünya genelinde bin­lerce kadın öldürüldü. Çoğu en yakınındaki er­kekler tarafından, çoğu kendi hayatı hakkında söz sahibi olmak istediği için!

Hâlâ iş hayatında görünmez duvarlara çarpı­yoruz. Cam tavanı kırmaya çalışıyoruz ama bi­ze dayatılan sınırları aşmaya kalktığımızda ‘çok hırslı’, ‘çok agresif’, ‘çok duygusal’, ‘çok erkeksi’ yaftalarını yiyoruz.

Dünya genelinde kadın istihdamı hâlâ erkekle­rin gerisinde. Kadınlar, çalışma hayatında eşit fırsatlar için mücadele etmek zorunda bırakılı­yor. Ücret eşitsizliği, terfi engelleri, iş yerinde cinsiyetçi ayrımcılıkla her gün savaşıyoruz. Kü­resel ölçekte kadınların iş gücüne katılım oranı erkeklere kıyasla daha düşük ve kadınlar aynı işi yapmalarına rağmen daha az kazanıyor.

Ve tüm bunlara rağmen hayattayız. Tüm bunla­ra rağmen varız. Tüm bunlara rağmen üretme­ye, öğrenmeye, öğretmeye, mücadele etmeye de­vam ediyoruz...

Bu yüzden de bir kutlamayı hak ediyoruz elbet­te... Dünyanın binlerce yıllık eşitsizlik sorunla­rına rağmen ayakta kalabildiğimiz, akıl ve ruh sağlığımızı koruyabildiğimiz, dünyayı eşit ve kapsayıcı bir hale döndürebilmek ve hayatın her alanına değer katmak için insanüstü bir müca­dele verdiğimiz için büyük bir kutlamayı hak ediyoruz hem de...

Yetmez, yetmemeli

Ama biliyoruz ki ‘kutlama’ yetmez. Yetmeme­li.

Kadınların yalnızca hayatta kalmaya değil, ha­yatlarını şekillendirmeye, üretmeye, yönlendir­meye hakkı var. Ve bunun önündeki engeller, sa­dece kadınların değil, insanlığın ilerlemesini de yavaşlatıyor.

Bugün bilimsel bilgi, ekonomiden psikolojiye, eğitimden sağlık sistemlerine kadar her alanda aynı gerçeği söylüyor: Kadınların eşit fırsatlara sahip olduğu toplumlar daha sağlıklı, daha zen­gin, daha yaratıcı. Kadınların karar alma meka­nizmalarına tam katılım sağladığı ülkelerde re­fah seviyesi yükseliyor, nesiller daha iyi eğitim alıyor, toplumsal huzur artıyor.

Öte yandan, kadınların dışlandığı toplumlar, yalnızca kadınları değil, tüm bireyleri geriye çe­ken bir döngüye hapsoluyor. Kadınların emeği­nin, zekâsının, potansiyelinin sınırlandığı her alan, aslında toplumsal gelişimin sekteye uğra­dığı bir alan haline geliyor.

Ve eğer bu değişirse…

Daha adil yasalar, daha sağlıklı toplumlar, da­ha güçlü ekonomiler, daha bilinçli nesiller göre­ceğiz. Bilimde, sanatta, teknolojide daha büyük ilerlemeler olacak. Çünkü insanlığın yalnızca yarısının değil, tamamının potansiyelini kulla­nabildiği bir dünyada ilerleme kaçınılmazdır. Kadınların varlığı bir mücadele olmaktan çıkıp, doğal ve değişmez bir gerçek haline geldiğinde, yalnızca kadınlar değil, tüm insanlık kazanacak.

Ve işte o zaman, özgürlüğün, adaletin ve eşitli­ğin gerçekten mümkün olduğu bir dünyada ya­şıyor olacağız.

Kimsenin gökyüzüne ihtiyaç duymadan ve hiç kimsenin kanatlarımızı kırmadığı, kıramadığı, özgürce uçup ‘kendimiz’ olabildiğimiz bir dün­ya dileğiyle...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar