Kırık kalplere tamir kiti
Bugün yaratıcı bir Anadolu hikayesi anlatacağım. Önce künyeyi vereyim; Kalp Tamir Kiti üreten Doç. Dr. Mahmut Tokur. Her şey onun bitmez tükenmez merakı ve inovasyon iştahıyla başlıyor. Sütçü İmam Sağlık Araştırma Hastanesi eski başhekimi. İkinci kritik şahıs; projeyi bulup çıkaran ve mutlaka desteklenmesi gerektiğini düşünüp kolları sıvayan, yatırımcıyla buluşturan yönetim danışmanı Sefa Öncel. Ve fikri duyduğunda, projeyi gördüğünde bunun desteklenmesi halinde başarılı bir iş fırsatı olduğuna inan 28 yaşındaki yatırımcı Burak Orhan Arifioğlu. Burak, Kahramanmaraşlı tekstil firması Karacasu’nun “girişim virüsü”yle yanan veliahtı. Görünmeyen kahraman ise tekstile gönül veren, bugüne kadar yaptıklarını devam ettirmesi için oğluna güvenen, buna karşılık iş sağduyusuna inandığı için oğluna farklı alanlarda da yatırım yapmaktan kaçınmayan baba Arifioğlu.
Birkaç ay önce bu köşede “Taksici Mehmet Abi “başlıklı yazımda Türkiye’deki görünmeyen kahramanlardan söz etmiş, örnekler vermiştim. Kalp Tamir Kiti de bir tanesiydi. Yazı yayınlanır yayınlanmaz Sefa Öncel’den bir detayı düzelten mail aldım. Kahramanmaraş’ın bu güzel projesini Gaziantep’e mal etmişim. Mailde yazan şu satırları unutmadım; “Hocamızın projesine yatırımcı ararken şunu gördük. Satış fiyatı 1 TL olmayan şırınga üretmek için yatırım arasak çok daha kolay bulurduk. Devletin verdiği teşvikler tek başına yeterli değil. Yatırımcısı olmayan bir ekosistem maalesef yaşayamaz. Ve bu işin yatırımcısı hiç denecek kadar az.”
Siz de yapabilirsiniz
Kalp Tamir Kiti yatırımcı buldu, deneme üretimine geçti! Hikayenin genç kahramanı yatırımcı Burak Orhan Arifioğlu’yla İstanbul’da buluştuk. Kendisini ve projeyi tanıtmasını istedim.
Karacasu, Kahramanmaraş’ta kurulmuş keten, polyester, pamuk, viskon gibi çok farklı elyaflarla müşterinin isteğine göre iplik üreten bir tekstil firması. “Bazı ipliklerde fizik kurallarına karşı geliriz. Ürettiğimiz bazı ürünleri şu an dünyada yapabilen yoktur” diye anlattı. Babasının eseri olan fabrika ve onu sarmalayan üretim felsefesini anlatırken nasıl övündüğünü aktarmaya satırlar yetmez. Burak da ablası da Koç Üniversitesi’nden mezunlar. Aile işletmesinde çalışıyorlar. Karacasu geçen yıl yoğun olarak Avrupa’ya 22 milyon dolar civarında ihracat gerçekleştirmiş. Günde yaklaşık 45 ton iplik çıkıyor fabrikadan. Burak, yavaş yavaş meşaleyi devraldığını söylüyor. Gelecekle ilgili büyük heyecanları var. Aslında gönlünü Kalp Tamir Kiti projesine kaptırmasa Silikon Vadisi’ne gidecekmiş. İyi ki de kalmış diyelim…
Patentli proje
Doç. Dr. Mahmut Tokur göğüs cerrahı. Yatırım alan ve anlatacağım patentli proje, bir Kalp Tamir Kiti. Denen o ki, bu projeyi diğer inovatif fikirleri takip edecek, tamir kiti buzdağının görünen parçası. Kalp Tamir Kiti nedir; göğüs yaralanmalarına müdahale etmeye yarayan aparat. Kesici alet, göçük altı, trafik kazası gibi yaralanmaları aklınıza getirin… Bu tür darbe alanların yarısı yazık ki olay yerinde, yüzde 45’i sağlık personelinin kucağında can veriyormuş. Ancak şanslı yüzde 5 yaşıyor. Kit, yaralıların en azından ambulansa ya da hastaneye yetiştirilebilmeleri ve ameliyat masasına ulaşabilmelerini sağlıyor. Bu küçük yardım çantası özellikle tehlikeli üretim yapılan fabrikalarda, askeri timlerde, sıhhiyelerde doktordan çok sağlık müdahale ekiplerinin bulunduğu noktalarda mucizeler yaratıyor. Kalp Tamir Kiti aynı zamanda göçük altında kalındığında insanın akciğerinde birikebilecek sıvıyı ve havayı aynı anda boşaltabilen dünyadaki ilk alet, damar by-pass kateteri de var.
Denek danalar
Doç. Dr. Tokur 2007’den beri projenin üzerinde çalışıyor. İlk denemelerini dana kalbinde, sonra insan anatomisine en yakın domuz üzerinde yapmış. Tokur, Karacasu Tekstil projeye yatırım yapma kararı alana kadar kısıtlı olanaklarla hareket etmiş. Proje, yüzde 55 hisse karşılığı 250 bin dolarlık yatırım aldı. Burak yatırım detaylarını şöyle aktardı; “Start-up geleneğinde yüzde 55 hisse almak kabul edilir bir şey değildir ama babamın bu dünyada benim kadar deneyimi olmadığı için konuya böyle girdik. Hocamızın da fikri ve arzusu bu yönde oldu. Yanı sıra 1 milyon dolar, ödeme vadesi açık işletme sermayesi koymayı taahhüt ettik.” Bu kadarla da kalmıyor, üretim için 1500 m2’lik bir tesis ayarlanmış. 2018’in ilk, en geç ikinci çeyreğinde seri üretime geçmeyi planlıyorlar. Hedefleri ilk etapta Türkiye’deki tüm hastanelere ve sağlık ekiplerine üretmek.
Tekstil nerede tıp nerede
Neden tıp alanında yatırım yaptığını anlamaya çalıştım, Burak heyecanla izah etti; “Master’ımı bitirip Kahramanmaraş’a döneceğim belli olduğu günden beri dünyanın değişiminde rol alabileceğim heyecanlı şeylere girmek istedim. Neden tıp… Şöyle açıklamak isterim. Bu girişim, Kahramanmaraş’ta olan herhangi bir şirkete biz yatırım yapardık yaklaşımı değil. Ben hocayla tanıştığımda içinde yanan bir ateş olduğunu gördüm. Projenin belli bir altyapısı olduğunu, yola çıkılabileceğini gördüm. Sağlık sektörü de, hayat kurtarıyor her şeyden önce. Bu projeye tipik girişimci mantığıyla “exit” yapmak için girmedim.”
Babayı ikna etmek
Burak kabul etse de, önemli olan babayı ikna etmek… Burak hikayenin o kısmını şöyle özetledi; “Babam tekstilin çok ciddi konsantrasyon isteyen bir iş olduğuna inanıyor. İlk başlarda tekstil dışındaki işlere bakmamı olumsuz değerlendiriyordu. Sonra yerimde duramadığımı gördü… Hocayla görüşmeye gittiğimde ona haber vermedim, sonra ikna ettim, projeyi dinlemeye karar verdi. Babam artık benim heyecanımı görüyor.” Burak masal tadındaki girişim öyküsünü vurucu bir değerlendirmeyle noktaladı; “Bu bir virüs. Ben zaten bu virüsle üç dört senedir yaşıyorum. Dünyaya dair benzer haberleri takip ediyorum. Silikon Vadisi’ne gidip Türkiye’de birkaç sene içinde yapmayı planladığım işler var… Bu bizim için bir başlangıç.”
Burak’ın yaşıtları gibi acelesi var. Projeyi yurt dışına çıkaracak. Beş sene içinde bir üretim ağı kurmayı planlıyor. Kafasındaki ilk nokta Singapur. Çünkü Singapur robot teknolojisi açısından gelişmiş ülkelerden bir tanesi, refah da yüksek. Ardından Avrupa, en son Amerika. Amerika’da iş yapmak zaten hayallerinde. Hayale giden ilk adım ise Türk Silahlı Kuvvetleri için üretim yapmak. Fikre ilgi şimdilik yüksek ve projenin gelişmesi adına büyük umut veriyor. Denemelerde, ölümcül hastaların yüzde 90’ı kurtarılmış.
Ya tutmazsa
“Diyelim başarılı olamadın, ne olacak?” dedim. “Yapacak bir şey yok. Biz zaten bu riski alarak girdik. Ama başarısız olmayacağız” karşılığını verdi.
“Peki baban değil, sen olsaydın kendi 250 bin dolarını koyar mıydın?” diye sordum, yine tereddüt etmedi; “Bana kişisel olarak böyle bir yatırım gelse girerdim. Heyecanlı ve hayata bir şeyler katmak isteyen oğlum bana bunu getirse yine girerdim ki, benim daha önce başka projelerim de oldu. Babam bana yine onay verdi, ben o projeleri kendi cebimden karşıladım, başarısız oldular. Bir noktadan sonra unutmayı öğrenmeniz lazım. Yani girişimcinin kısa dönemli hafızası olur derler. Unutması ama öğrenmesi lazım. Öğrendiğimi düşünüyorum ben.” Dayanamadım, “Peki sen olmasan baban bu projeye kendiliğinden girer miydi?” diye sordum. Yanıtı, “İşte ondan emin değilim” oldu.
Raflarda proje kalmasın
Kalp Tamir Kiti, belli ki pek çok hayat kurtaracak. Benzer birçok projenin yatırımcıyla buluşmak için can attığını biliyoruz. Kimisi raflarda tozlanıp gidiyor, bunu da biliyoruz. Klasik İstanbul-Ankara-İzmir üçgeni dışında diğer illerimizde pek çok üniversitemizde bir dolu yaratıcı fikir geliştiriliyor. Bu fikirlerin iş dünyasıyla buluşması gerekiyor. Taraflar birbirini yeterince tanımıyor ya da farklı dinamiklerle hareket edebiliyorlar. Fikirlere şans verilmesi için her şeyden önce üniversitelerin kavrayan, kucaklayan ve yön gösteren olması gerek. İş dünyasında da projeleri, Burak gibi gönülle destekleyen iş insanlarına ihtiyaç var. Bir de projeleri doğru yatırımla buluşturacak kurumsal mekanizmalara. Yeri gelmişken hatırlatayım, Avrupa Birliği’nin Türkiye’de üniversite teknoloji transfer ofisleriyle yürüttüğü başarılı bir proje bu yıl itibarıyla sonlandı. Türkiye ve AB karşılıklı kapıları çarpıp birbirlerine racon keserken aslında olan topluma oluyor…