Kimin kampanyası daha başarılı?

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 [email protected]

Her seçim döneminde veya lider değişimlerinde, partileri siyasi pazarlama açısından ele almak artık gelenek oldu. İki yıl önceki yerel seçimlerde, kampanyaların zayıflığından ve ruhsuzluğundan söz etmiştik. 12 Haziran seçim kampanyaları ise büyük ölçüde CHP'deki değişimin de etkisiyle yerel seçimlerin tam tersi bir havada gitti. Son genel seçimi hiç zorlanmadan kazanan iktidar partisinin, bu seçimde de birinci parti çıkabileceği tahmin ediliyor, ama bu kez sandığa daha "ortada" gidiliyor. Yani iktidar partisi bu sefer o kadar da rahat değil. Zaten kampanyalarının yürütülüş biçiminden ve konuşmaların üslubundan bu rahatsızlık kolayca seziliyor.

Seçimin sonunda AKP'nin, CHP'nin ve diğer partilerin alacağı oyları tahmin etmek benim işim değil. Bunun için pek çok araştırma şirketi, pek çok anket sonucu yayınlıyor. Ancak ortaya çıkacak sonuçlara etki edecek kampanyalar arasındaki farklar bu seçimde gerçekten hayli dikkat çekiyor. Bu seçimin kampanyaları geçen seçimlerdeki gibi "afiş, bayrak asalım, miting yapalım yeter" türündeki klasik yaklaşımı biraz aşmış durumda. İki büyük partinin yürüttüğü seçim kampanyaları arasında belirleyici olabilecek üç temel fark saymak mümkün.

Bu kampanya döneminde AKP ve CHP arasındaki farklardan ilki, internet ve sosyal medya araçlarının kullanımında görülüyor. CHP, yenilediği ve yeni oluşturduğu internet siteleriyle, başta Facebook olmak üzere sosyal medyanın her türlü olanağından yararlanarak sanal ortamda etkili bir kampanya yürütüyor. Videolarını, müziklerini Youtube gibi araçlarla son derece hızlı bir biçimde yaymayı başarıyor. Aynı zamanda rakip partiye videolarla hızlı bir şekilde yanıtlar üretebiliyor. Geride bıraktığımız hafta, AKP'nin "Haydi bir daha"sına karşı "Tövbe bir daha" klibi gerçekten iyi bir çıkış olarak değerlendirilebilir. 

CHP'nin sanal ortamda kampanya inisiyatifini bu kadar ele geçirmesinin iki önemli nedeni var. Birincisi bu partinin referandum döneminden beri örgütlemeye çalıştığı gönüllüler... "Halkın gönüllüleri" adı altında internet üzerinde parti tarafından örgütlenen gönüllüler, tam beklendiği kadar olmasa da, hem sanal ortamda, hem de gerçek dünyada parti için önemli bir güç kaynağı haline geldiler. Organizasyondaki aksamalar nedeniyle hayli geç harekete geçirilebilen gönüllüler, CHP için örgüt yapısındaki zayıflığı bir ölçüde telafi eden unsur olarak çalıştılar.

AKP'nin sanal ortamdaki gücünü sınırlayan ikinci önemli gelişme ise iktidarın internet konusundaki mesafeli tutumu oldu. Bunun en önemli göstergelerinden biri Başbakan Erdoğan'ın seçim konuşmalarında Facebook, Twitter gibi sosyal medya araçlarını "kötü, çirkin, berbat teknoloji" olarak ilan etmesiydi. Diğer yandan iktidar partisinin atadığı "bağımsız" kurulların, tam da seçim öncesinde kabaran "sansür" merakları, internet vatandaşlarının iktidar partisiyle olan gönül bağını hayli zayıflattı. Sonuç olarak muhalefetin sanal ortamdaki örgütlenme için sarf ettiği çabalar, sanal ortamda oluşan muhalefetle birleşince iktidar partisinin seçim kampanyası için önemli bir zaaf noktası ortaya çıktı.

CHP ve AKP kampanyaları arasındaki ikinci önemli fark ise partilerin konumlanmasıyla ilgili. AKP, girdiği iki genel seçimi de aslında ekonomik olmayan, daha çok sosyal ve siyasi mesajlarla kazanan bir partiydi. Ancak 12 Haziran seçimlerinde büyük ölçüde ekonomik mesajlara dayanmak zorunda kaldı. Böylece "değişim" isteyen bir parti kimliğinden sıyrılarak kendini bunun tam tersi bir yere, "bizi seçerseniz istikrar sürer" noktasına konumlandırdı. Bu aynı zamanda AKP'nin önceki seçimlerde sahip olduğu "dava partisi" kimliğini de hayli zayıflattı.  Buna karşılık değişimcilik bayrağını bu kez CHP aldı, "yolsuzluk ve yoksulluk" odaklı kampanya temasıyla ekonomik büyümeden bir fayda göremeyen, memnuniyetsiz çoğunluğu hedefledi. Burada 1980'lerin sonunda yolsuzluk söylentileriyle yıpranan ve buna karşılık seçimlere "beni seçmezseniz istikrar bozulur" temasıyla giren Anavatan Partisi'nin hükümetten düştüğünü hatırlamakta da fayda var.

AKP ve CHP kampanyaları arasındaki üçüncü önemli fark ise mesajların netliğiyle ilgili. CHP kampanya başlangıcında açıkladığı 41 vaatle Türkiye'ye "rahat bir nefes aldırma" sözü verdi. Bu vaatlerin ve projelerin içinde "Aile Sigortası" lokomotif olarak kullanıldı. Diğer yandan yolsuzluklar ve politik baskıya vurgu yapılarak iktidarı yıpratan bir strateji uygulandı.

AKP ise önceki seçimlerden farklı olarak "değişim" ve "mağdurların iktidarı olmak" gibi bir temadan "istikrar ve büyüme" temasına geçtiği için toplumu bu konuda adeta bir mesaj bombardımanına tutmuş durumda. 2023 projeleriyle başlayan, "çılgın projelerle" devam eden, kampanyanın sloganları da birbirine karıştı. "Türkiye hazır hedef 2023", "İstikrar sürsün Türkiye büyüsün", "Marka şehirler" AKP'nin seçim kampanyasındaki sloganlardan bir kaçı... İktidar partisinin bu kez gayrimenkul geliştirme ve ulaştırma projelerine biraz fazla bel bağladığını, işi sağlama almak için de herkese göre bir proje geliştirdiğini, bunun da hedef kitlesi açısından bir mesaj kirliliği yarattığını söylemek bu nedenle hiç de yanlış olmaz.  

12 Haziran 2011 seçimlerinde iki büyük partinin kampanyalarına baktığımızda CHP'nin önceki seçimlerde yaptığı hatalardan sıyrılarak biraz daha avantajlı konuma geçtiğini söyleyebiliriz. CHP'de kurgulanan kampanya, içerik ve yöntem olarak 2008'deki Obama kampanyasıyla büyük benzerlikler gösteriyor. (Obama kampanyasını hatırlamak isteyenler, başkanlık seçimlerinin hemen ardından yine bu köşede yazdığımız "Obama kampanyasının temel taşları" başlıklı yazımızı tüm arama motorlarından bulabilirler) Tabii kampanyaların başarısını çok değil iki gün sonra seçim sandığından çıkan sonuçlardan göreceğiz. Burada bir küçük saptama daha yapalım; CHP her ne kadar iktidar partisine göre daha başarılı bir kampanya yürüttüyse de, yenileyemediği örgüt yapısı, kampanya sırasında zaman zaman önemli zaaflar ortaya çıkardı. Diğer yandan iktidar partisi güçlü teşkilatıyla kampanyasındaki karmaşayı önemli ölçüde telafi etti.  Dediğim gibi sonuçları sandıkta göreceğiz. Bu seçim de hepimiz için hayırlara vesile olsun diyelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018