Kim bu “Sarı yelekliler” kızgınlıkları, protestolarının nedeni ne…
Fransa’da 19 Kasım’da dizel zammına karşı kırsal kesimde kendiliğinden başlayan ve geçen Pazar, Paris’i de içine alan 30 kentteki “Sarı yelekliler” protestolarının kaynağına inince bunun temelinde ülkedeki gelir adaletsizliğinin yer aldığını gördüm. Birçok ülkede de benzeri bir durum nedeniyle protestolar beklenebileceğini düşündüm.
“Sarı yelekliler” Fransa’da 10 gün önce taşrada başlattıkları protestolarını 26 Kasım Pazar günü Paris dahil ülkenin 30 noktasına taşıyıp protestolarını sürdürdüler. Protestolara kayıtlara göre 106 bin 301 kişi atıldı.20 kişi yaralandı ve 130 kişi tutuklandı. Konuyla ilgili Fransa’daki dostlarımdan bilgi aldım.
Kimdi bu “sarı yelekliler” kızgınlıkları, protestolarının nedeni ne…
Devlet yıllar önce dizel otomobil alımı için vatandaşı teşvik etmişti. Fransa kırsalındaki 36 bin belediyeliklerindeki halk, kamu ulaşımının yeterli olmadığı bu alanlarda otomobil kullanmak zorundaydı. Kendi araçlarıyla seyahat için dizel araçları tercih ettiler.
Devlet şimdi dizel araçların çevreyi kirlettiği gerekçesiyle bir yandan ”dizel araçtan vazgeç” diyor, vazgeçene prim veriyor. Diğer yandan caydırıcı olması için dizele zam yapıyor. Oysa otomobili olmadan hareket etmeleri çok zor olan kırsal kesimdekiler bir siyasal örgüte ve lidere bağlı olmadan, kendiliğinden 19 Kasım’da “sarı yelekliler” hareketini başlattılar. Hareket kırsal kesimde hızla yayılırken, Hükümet sözcüleri, protestoculara hak vermekle, yapacak bir şey olmadığını söyleyen ”öğüt” içeren demeçler verdiler. Aynı dönemde zenginlerle ilgili bir vergi indirimi kararı da alınca, protestolar artarak sürdü ve geçen Pazar günü Paris’i de içine aldı.
26 Kasım günü Paris Metrosunun birçok durağı kapatıldı. Sinematek’te kapalı gişe olması beklenen Sergio Leone’nin filmi için seyirci salonu doldurmadı.
Bir gelişmiş ekonomi olan 66 milyonluk nüfusu ile 3 trilyonluk milli hasılaya, 43 bin dolar kişi başına milli gelire sahip olan Fransa’da bu protestoların kaynağını nerede aramalıyız?
Kapital kitabı bizde ve dünyada geniş yankı yapan Piketty’nin arkadaşlarıyla birlikte 5 Eylül’de yayınladıkları “Fransa’da gelir adaletsizliği” çalışmasının altını çizdiği iki konu aramamız gereken yeri gösteriyor. Birisi büyümenin getirisinden sadece üst gelir grubunun yararlandığı bilgisi. Diğeri kadınların istihdam artışından çok az pay alması. Çalışmada istihdamın yüzde 80’inin “bugün işin var, yarınsa yok” durumundaki geçici işçiler olduklarının altı çiziliyor. Konut konusu da buna bağlı, konut kiralamak için, bir yerde çalıştığınızı sözleşmeyle belgeleyeceksiniz. En üsttekilerin geliri yılda 110 bin Euro seviyesindeyken, en alttakiler onun onda birinden azını alabiliyor ve nüfusun yaklaşık beşte birini oluşturan 16 milyon genç işsiz. Eğitim verileri PİSA sonuçları da son 25 yılda kötüye gitmiş. 2015’te matematik bölümünde erkekler 23.cülükten 39.culuğa, kadınlar 19.luktan, 35. ciliğe gerilemiş. Bunun sonucunda sanayide daha kaliteli işgücü arayışı başlamış.
Bunlar sadece Fransa’nın sorunu değil, birçok Avrupa ülkesinde de benzer sorunlar ve protestolar gündemde. Birçok ülkede sorunların çözümü için yeni arayışlar gündemde. Bu arayışların temelinde ise, daha gelişen bir üretim ve daha adil bir gelir dağılımının yer aldığını söylemek yanlış olmaz.
Doğaldır ki, bu gelişmeleri ele alırken, büyüme gelir adaletsizliği, istihdam gibi konularda ülkemizin durumunu da hatırlayıp ele almalıyız.