Kilolarımdan şikayetçiyim doktor bey

Özgür HATİPOĞLU
Özgür HATİPOĞLU DERİN BAKIŞ ozgur.hatipoglu@dunya.com

Son dönemde ABD ve Avrupa’da sağlık his­selerini kasıp kavuran Ozempic konusunu bir çoğunuz duymuşsunuzdur. Özellikle şeker hastalarının, hastalıkla sulh içinde yaşama şansını artıran bu madde diyabet hastalarının yaşam kalitesini artırırken aşırı kilodan mus­tarip olan bireylere de umut ışığı oldu. Sonuç­ta bu konu, başını ABD’de Eli Lilly ve Avru­pa’da Novo Nordisk’in çektiği şirketlerin his­selerinde roket yakıtı oldu.

Tedavinin yanında, toplumun farkındalığı arttığı için önleyici faktörler de ön plana çıktı. Böylece yüksek kalorili, glisemik endeksi yük­sek yiyecekler “out” olurken düşük kalorili ve yüksek proteinli, glisemik endeksi düşük yi­yecekler “in” oldu. In olanların başında ise yo­ğurt geliyor. Danone’nin verilerine göre özel­likle ABD’de düşük kalori – yüksek proteinli küçük paketli yoğurtlarda ciddi bir talep artışı gerçekleşiyor. Danone yetkililerine göre bah­si geçen, çeşitli proteinlerle yüklü bu ürünler rafa düşer düşmez satılıyor. İşte size yeni bir trend! Yakın zamanda gitmedim ama muhte­melen artık marketlerin süt ve süt ürünleri re­yonları daha büyüktür.

Tabi bu durumda rakipler boş durur mu? Nestle de hemen yeni bir web sitesi başlatıyor ve bu siteden kendi ürünleri ile nasıl aşırı kilo ve diabet ile mücadele edilebileceğini anlatıyor. Tabi bu sırada oluşabilecek kas erimesini pro­tein barlarıyla nasıl önleyebileceklerini de gös­teriyorlar – ne kadar da insancıl bir yaklaşım…

Tahmin ediyorum ki bundan sonra ilaç fir­ması olmasa bile Nestle, Danone gibi şirket­lerin reklamlarında daha fazla sağlık bilinci­ne yönelik pazarlamalar göreceğiz ve bu trend daha geniş kitlelere yayılacak. Kim bilir, belki bir gün sırf zayıflamaya yönelik çikolata yaptı diye Nestle hissesi alacağız.

Avrupa ısındı, daha da ısınacak gibi

Geçen yazımda Avrupa’nın ısınmaya baş­ladığını ve bunu fiyatlamalarda göreceğimizi yazmıştım. Gerçekten de Fransa’daki seçim kararı ve bu kararın arkasındaki sağın yükse­lişi piyasa için ciddi riskler teşkil ediyor. Ni­tekim Avrupa Parlamentosu’ndaki oylama­dan sonra Dax endeksi %4 düşerken, Fransız Cac 40 endeksi %7’den fazla düştü.

Bizdeki bayram haftasında ise piyasa biraz hırsını al­dıktan sonra ufak alımlarla toparlanmaya ça­lıştı. Ama gözlerden kaçan ve riskin gerçek fi­yatlamasının yapıldığı yer tahvil piyasası. Al­man-Fransız 10 yıllık tahvil faizi farkı 40 baz puandan 80 baz puana yükseldi ve işin kötü­sü, hisselerin toparladığı yerde tahvil makası olduğu yerde kaldı. Hele bir de bunu Avrupa Merkez Bankası’nın faizi indirmeye başladığı, yani tahvil fiyatlarının yükselmeye başladı­ğı bir ortamda düşünürseniz, olan bitene rağ­men piyasanın Fransız tahvilini satıyor ol­ması, ihtimallerin ne kadar karamsar olabi­leceğini gösteriyor.

Normal koşullarda faizin düşmeye başladığı bir döngüde Fransız tahvil faizinin bu şekilde yükselmesi alıcılar için eşi görülmemiş bir fırsattır ama şimdilerde kim­se dönüp bakmıyor. Doğrusunu isterseniz en kolay paranın tahvilde olduğunu düşünmeme rağmen ve Alman/ABD tahvillerinde long po­zisyon kovalıyor olmama rağmen Fransız tah­villerine el sürmek benim için de çok riskli.

Ya seçimi sağ eğilim kazandığında çok sert tondan milliyetçi bir görüş açıklarsa? O za­man bu tahvillerin, paritenin, endekslerin ha­li nice olur? Hatta böyle bir durumda Euro pa­ra birimi zaten derin yara alır da, acaba tahvil­deki güvensizlik diğer ülkelere de yayılır mı? Çünkü ABD-Fransız faiz farkı neredeyse 2 ka­tına çıkarken ABD-İtalya faiz farkı gözle gö­rülür derecede az açıldı. Yani şimdilik risk sa­dece Fransa ile sınırlı diyor piyasa. Ama aşırı sağın güç pozisyonuna gelmesiyle ya masa ter­se dönerse? Ya riskler bütün Avrupa’ya, hatta içinde bizim de bulunduğumuz, göçmenler­den illallah etmiş bütün ülkelere yayılırsa?

Avrupa’nın siyasi gelişmelerini en yakın­dan takip etmemiz gereken bir döneme girdik.

Bir binbir gece masalı

Bu masal tabi ki Japon Yeni’ni anlatıyor. Da­ha önce ben de dahil olmak üzere bir sürü ana­list, stratejist, ekonomist bu konuyu yazdı çizdi ve herkes de doğru yazmıştır eminim. Çünkü iş önünde sonunda BoJ’da bitecek. Bunu BoJ yet­kilileri de biliyorlar ama benim anladığım ka­darıyla ABD’de faiz indirim döngüsü başlama­dan gerçek bir adım atmak istemiyorlar çünkü bunun akıntıya karşı kürek çekmek olduğunu düşünüyor olmalılar. Sonuçta eğer ABD’de fa­izler inmeye başlarsa USD’de otomatikman bir zayıflık başlayacak ve bunun ardından BoJ’dan gelecek bir seri kur müdahalesinin etkisi çok daha güçlü ve kalıcı olacaktır.

Yani Yen işlemcileri için en azından 3 aylık bir ufuk çizgisine bakıyor olabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Haftanın heyecanları 09 Nisan 2024