Kilolarımdan şikayetçiyim doktor bey
Son dönemde ABD ve Avrupa’da sağlık hisselerini kasıp kavuran Ozempic konusunu bir çoğunuz duymuşsunuzdur. Özellikle şeker hastalarının, hastalıkla sulh içinde yaşama şansını artıran bu madde diyabet hastalarının yaşam kalitesini artırırken aşırı kilodan mustarip olan bireylere de umut ışığı oldu. Sonuçta bu konu, başını ABD’de Eli Lilly ve Avrupa’da Novo Nordisk’in çektiği şirketlerin hisselerinde roket yakıtı oldu.
Tedavinin yanında, toplumun farkındalığı arttığı için önleyici faktörler de ön plana çıktı. Böylece yüksek kalorili, glisemik endeksi yüksek yiyecekler “out” olurken düşük kalorili ve yüksek proteinli, glisemik endeksi düşük yiyecekler “in” oldu. In olanların başında ise yoğurt geliyor. Danone’nin verilerine göre özellikle ABD’de düşük kalori – yüksek proteinli küçük paketli yoğurtlarda ciddi bir talep artışı gerçekleşiyor. Danone yetkililerine göre bahsi geçen, çeşitli proteinlerle yüklü bu ürünler rafa düşer düşmez satılıyor. İşte size yeni bir trend! Yakın zamanda gitmedim ama muhtemelen artık marketlerin süt ve süt ürünleri reyonları daha büyüktür.
Tabi bu durumda rakipler boş durur mu? Nestle de hemen yeni bir web sitesi başlatıyor ve bu siteden kendi ürünleri ile nasıl aşırı kilo ve diabet ile mücadele edilebileceğini anlatıyor. Tabi bu sırada oluşabilecek kas erimesini protein barlarıyla nasıl önleyebileceklerini de gösteriyorlar – ne kadar da insancıl bir yaklaşım…
Tahmin ediyorum ki bundan sonra ilaç firması olmasa bile Nestle, Danone gibi şirketlerin reklamlarında daha fazla sağlık bilincine yönelik pazarlamalar göreceğiz ve bu trend daha geniş kitlelere yayılacak. Kim bilir, belki bir gün sırf zayıflamaya yönelik çikolata yaptı diye Nestle hissesi alacağız.
Avrupa ısındı, daha da ısınacak gibi
Geçen yazımda Avrupa’nın ısınmaya başladığını ve bunu fiyatlamalarda göreceğimizi yazmıştım. Gerçekten de Fransa’daki seçim kararı ve bu kararın arkasındaki sağın yükselişi piyasa için ciddi riskler teşkil ediyor. Nitekim Avrupa Parlamentosu’ndaki oylamadan sonra Dax endeksi %4 düşerken, Fransız Cac 40 endeksi %7’den fazla düştü.
Bizdeki bayram haftasında ise piyasa biraz hırsını aldıktan sonra ufak alımlarla toparlanmaya çalıştı. Ama gözlerden kaçan ve riskin gerçek fiyatlamasının yapıldığı yer tahvil piyasası. Alman-Fransız 10 yıllık tahvil faizi farkı 40 baz puandan 80 baz puana yükseldi ve işin kötüsü, hisselerin toparladığı yerde tahvil makası olduğu yerde kaldı. Hele bir de bunu Avrupa Merkez Bankası’nın faizi indirmeye başladığı, yani tahvil fiyatlarının yükselmeye başladığı bir ortamda düşünürseniz, olan bitene rağmen piyasanın Fransız tahvilini satıyor olması, ihtimallerin ne kadar karamsar olabileceğini gösteriyor.
Normal koşullarda faizin düşmeye başladığı bir döngüde Fransız tahvil faizinin bu şekilde yükselmesi alıcılar için eşi görülmemiş bir fırsattır ama şimdilerde kimse dönüp bakmıyor. Doğrusunu isterseniz en kolay paranın tahvilde olduğunu düşünmeme rağmen ve Alman/ABD tahvillerinde long pozisyon kovalıyor olmama rağmen Fransız tahvillerine el sürmek benim için de çok riskli.
Ya seçimi sağ eğilim kazandığında çok sert tondan milliyetçi bir görüş açıklarsa? O zaman bu tahvillerin, paritenin, endekslerin hali nice olur? Hatta böyle bir durumda Euro para birimi zaten derin yara alır da, acaba tahvildeki güvensizlik diğer ülkelere de yayılır mı? Çünkü ABD-Fransız faiz farkı neredeyse 2 katına çıkarken ABD-İtalya faiz farkı gözle görülür derecede az açıldı. Yani şimdilik risk sadece Fransa ile sınırlı diyor piyasa. Ama aşırı sağın güç pozisyonuna gelmesiyle ya masa terse dönerse? Ya riskler bütün Avrupa’ya, hatta içinde bizim de bulunduğumuz, göçmenlerden illallah etmiş bütün ülkelere yayılırsa?
Avrupa’nın siyasi gelişmelerini en yakından takip etmemiz gereken bir döneme girdik.
Bir binbir gece masalı
Bu masal tabi ki Japon Yeni’ni anlatıyor. Daha önce ben de dahil olmak üzere bir sürü analist, stratejist, ekonomist bu konuyu yazdı çizdi ve herkes de doğru yazmıştır eminim. Çünkü iş önünde sonunda BoJ’da bitecek. Bunu BoJ yetkilileri de biliyorlar ama benim anladığım kadarıyla ABD’de faiz indirim döngüsü başlamadan gerçek bir adım atmak istemiyorlar çünkü bunun akıntıya karşı kürek çekmek olduğunu düşünüyor olmalılar. Sonuçta eğer ABD’de faizler inmeye başlarsa USD’de otomatikman bir zayıflık başlayacak ve bunun ardından BoJ’dan gelecek bir seri kur müdahalesinin etkisi çok daha güçlü ve kalıcı olacaktır.
Yani Yen işlemcileri için en azından 3 aylık bir ufuk çizgisine bakıyor olabiliriz.