Kıdem tazminatında zamanaşımı 10 yıldır

İbrahim IŞIKLI
İbrahim IŞIKLI SOSYAL GÜVENLİK VE İŞ HUKUKU [email protected]

Kıdem tazminatı, 1475 sayılı Kanun’da gösterilen fesih hallerinde, en az bir yıllık çalışması olan işçiye veya işçinin vefat etmesi halinde de bu işçinin hak sahiplerine işveren tarafından ödenmesi gereken paradır.

İş sözleşmesinin feshedilmesi halinde işçinin iş görme ve işverenin de ücret ödeme yükümlülüğü sona ermektedir. İş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve kanundan doğan para ve parayla ölçülmesi mümkün menfaatlerin, iş sözleşmesinin sona ermesi halinde, tam olarak ödenmesi zorunludur.  

Kıdem tazminatının, genel olarak hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarihte ödenmesi gerekmektedir. Ancak, kıdem tazminatı bazı nedenlerden dolayı ödenmesi gereken zamanda ödenmemekte veya ödenememektedir. 1475 sayılı İş Kanununda, 2869 sayılı kanunla yapılan değişiklikle kıdem tazminatının ödenmesinin gecikilmesi halinde faiz özel olarak belirlenmiştir. Kıdem tazminatının süresinde ödenmemesi halinde ise, mahkemece faize hükmedilmektedir.

Kıdem tazminatı, hizmet sözleşmesinin İş Kanunu’nda belirten nedenlerden birine istinaden sona ermesi halinde ödenebilmektedir. İşçinin, istifaen iş akdini feshetmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanması söz konusu değildir.

İş Kanunu’nda ve Borçlar Kanunu’nda, kıdem tazminatı alacakları için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Bu nedenle, kıdem tazminatı zamanaşımı süresi, Borçlar Kanunu’na göre belirlenmektedir. Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi hükmüne göre zamanaşımı süresi 10 (on) yıl olarak belirlendiğinden kıdem tazminatı zamanaşımı süresi 10 yıl olarak uygulanmaktadır. Başka bir ifadeyle, bu 10 yıllık süre içinde kıdem tazminatını hiç almayan veya eksik alan işçinin işverene talepte bulunması veya dava açması gerekmektedir. Bu süre içinde, talepte bulunulmaması veya dava açılmaması halinde işverenler zamanaşımını ileri sürerek kıdem tazminatını ödemekten kurtulabilirler.

Borçlar Kanunu’na göre, kıdem tazminatı zamanaşımı süresi 10 yıl olarak uygulanmasına rağmen, işçilerin ücret alacakları için 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanmamaktadır. Ücret alacakları, doğduğu andan itibaren beş yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğramaktadır (4857/32 ve BK. 147/1). Bu sürenin sonunda işçinin ücretini istemesi halinde, karşı tarafın zamanaşımı def’inde bulunması mümkündür.

Kıdem tazminatında zamanaşımının başlangıcı, iş akdinin feshedildiği tarihtir. Başka bir ifadeyle, kıdem tazminatı iş akdinin feshiyle doğar.

Yargıtay’ın bir kararına (Yargıtay 9 Hukuk Dairesinin 25.01.2006 tarihli, 2005/17501 Esas ve 2006/1278 Sayılı kararı) göre davacı, ikramiye, elbise parası alacakları ile gecikme ücretlerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davacı tarafından Zile Asliye Hukuk İş Mahkemesi’ne açılan 2000/111 Esas sayılı dava dosyasında kıdem tazminatı isteğinde bulunulmuş ve mahkemenin 9.5.2002 gün ve 2002/177 sayılı kesinleşmiş kararında fesih tarihi olarak 9.7.1999 tarihi tespit edilmiş ve bu yöne ilişkin davacının bir temyizi bulunmamaktadır. Davacının bu dava dosyasında talep ettiği istekler alacak mahiyetinde olup beş yıllık zamanaşımına tabidirler. Dava 12.10.2004 tarihinde açıldığına göre beş senelik zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu göz önünde tutulmadan davacı isteklerinin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup verilen kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar