Kıdem Tazminatı Fonunda işçi mi, yoksa işveren mi kaybedecek?
Bir haftadır kıdem tazminatı ile yatıp, Kıdem Tazminatı Fonu ile kalkıyoruz. Kimi, kıdem tazminatını işçinin anayasal hakkı görüp, kaldırılmasını eylem nedeni olarak gördüğünü açıklarken, kimi de kıdem tazminatının işveren üzerinde önemli bir yük olduğunu ve kıdem maliyetinin düşürülmesi gerektiğini söylüyor.
Televizyonlarda, gazetelerde her gün farklı bir haber, yorum olunca da işçinin, işverenin kafası karışıyor. Haklı olarak işçiler kıdem tazminatı acaba kaldırılacak mı endişesine düşüyor.
Esasen kıdem tazminatı işçinin işverene sadakatle hizmetinin ve iş sözleşmesi ile üstlendiği sorumluluğunu iyi niyetli şekilde ve layıkıyla yerine getirmesinin karşılığı olarak, işçiye sağlanan bir menfaat olarak kabul edilmektedir. 1475 sayılı kanunda gösterilen fesih hallerinde en az bir yıllık çalışması olan işçiye veya işçinin vefat etmesi halinde de bu işçinin hak sahiplerine işveren tarafından kıdem tazminatı ödenmektedir. Kıdem tazminatı verilmesi gereken durumlar yasada tek tek belirtildiği için bunun dışındaki bir nedenle fesih halinde kıdem tazminatı ödenmemektedir. Bu nedenle,
İşçinin istifa etmesi,
Bir yılını doldurmadan işveren tarafından işten çıkartılması,
İşçinin doğum yapması,
İşçinin küçük çocuğuna bakmak için ayrılması,
İşçinin üniversite sınavını kazanması,
Özel sektörde çalışan işçinin KPSS sınavını kazanması sonucunda devlet memuru olması,
Erkek işçinin evlenmesi,
İşçinin eşinin tayininin bir başka yere çıkması,
Gibi durumlarda kıdem tazminatı ödenmiyor. Yani, çalışanların önemli bir kesimi kıdem tazminatı alamadıkları gibi, alma hakkı olanların da bir bölümü, hak etmesine rağmen çeşitli nedenlerle kıdem tazminatını tahsil edemiyorlar. Bu yönüyle Kıdem Tazminatı Fonu'nun işçi yararına olduğunu söylemek yanlış olmaz.
4857 sayılı yasa ile 1475 sayılı İş Kanunu'nun kıdem tazminatına ilişkin 14. maddesi dışındaki tüm maddeleri de yürürlükten kaldırılmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu'nda; "Kıdem tazminatı için bir Kıdem Tazminatı Fonu kurulur. Kıdem Tazminatı Fonuna ilişkin kanunun yürürlüğe gireceği tarihe kadar işçilerin kıdemleri için 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14'üncü maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı hakları saklıdır" hükmü getirilmiştir. Bu hükme göre, kıdem tazminatı için bir fon kurulması ve Kıdem Tazminatı Fonu'na ilişkin kanunun yürürlüğe gireceği tarihe kadar işçilerin kıdemleri için 1475 sayılı kanunun 14. maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı ödeneceği öngörülmüştür. Bu nedenle, yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar kıdem tazminatına ilişkin uygulama aynen devam ettirilmektedir.
İşçinin kıdem tazminatının, işveren tarafından değil de kurulacak bir Kıdem Tazminatı Fonu ile ödenmesi üzerine kuruludur. Yani, Kıdem Tazminatı Fonu kurulmasıyla birlikte işverenler, işçileri için belirli oranda fona ödeme yapacaklar ve belli koşullar oluştuğunda da fondan ödeme yapılacak.
"Kıdem Tazminatı Fonu" tasarısı ile kıdem tazminatı kaldırılmıyor, sadece yeni bir düzenleme yapılması ve ödenme şeklinin değiştirilmesi düşünülüyor. "Kıdem Tazminatı Fonu" tasarısı ile kıdem tazminatı kaldırılmıyor, sadece yeni bir düzenleme yapılması düşünülüyor. Kıdem Tazminatı Fonu Tasarısı 1954 yılından beri sosyal taraflarca tartışılıyor. Ancak, yasanın çıkıp çıkmayacağı veya ne zaman çıkacağı henüz tam olarak belli değildir.
Kıdem tazminatı işçinin emeğinin ve işverene sadakatle hizmetinin karşılığı olup, kıdem tazminatının kaldırılması söz konusu değildir. Sadece, kıdem tazminatının ödenme şekli değiştiriliyor. Yani, işverenler tarafından belli koşullar oluştuğunda ödenen kıdem tazminatı artık devlet güvencesine geçecek ve işçi kıdem tazminatı hakkını istifa etse bile garantiye alacak.
Kıdem Tazminatı Fonu yürürlüğe girdiği tarihte, bir işyerinde çalışmakta olan işçilerin yürürlük tarihine kadar olan kıdemlerinden işveren sorumlu tutulmuştur. İş sözleşmesi kıdem tazminatına hak kazandıracak şekilde sona erdiğinde, işveren kıdem tazminatını, kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar olan süre için, ancak işçinin işten ayrıldığı son ücreti üzerinden ödeyecektir.
Kıdem Tazminatı Fonu yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa veya yeniden işe alınan işçiler ile işyerinde çalışmakta olanların yürürlük tarihinden sonraki hizmet sürelerine ilişkin kıdem tazminatlarının fondan karşılanması uygun görülmüştür.
Kıdem Tazminatı Fonu Tasarısı uzun bir zamandan beri tartışılıyor. Hali hazırda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın birkaç yıl önce kamuoyuna yansıttığı Kıdem Tazminatı Fonu Tasarısı'nın yasalaşması halinde;
"a) Bağlı oldukları kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı bağlanması yahut toptan ödeme almak amacıyla hizmet akitlerini feshetmeleri halinde,
b) İşverence hizmet akdinin feshedilmesi durumunda işçinin hak kazandığı yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı veya toptan ödeme almak amacıyla ilgili kuruma veya sandığa başvurması halinde,
c) Adına en az 10 yıl fona prim ödenen işçinin isteği halinde,
d) İşçinin ölümü halinde kanuni mirasçıları, kıdem tazminatına hak kazanırlar.
Yaşlılık, emeklilik aylığı almakta iken çalışmaya başlamakla aylığı kesilen ve 506 sayılı kanunun 63'üncü maddesinin 1'inci ve 2'nci fıkralarına göre yeniden hesaplanacak aylık bağlanması için talepte bulunan ve hizmet akdini fesheden işçiye, daha önce tazminat aldığı tarihten sonra fona prim ödenen süreler için de kıdem tazminatı ödenir.
Haklarında Sosyal Güvenlik Destek Primi ödenenler için sadece malullük aylığı şartlarının gerçekleşmesi veya ölüm halinde" kıdem tazminatı fon tarafından ödenebilecektir. Dolayısıyla mevcut uygulamada askerlik, evlilik gibi nedenlerle ödenen kıdem tazminatında işçi açısından bir hak kaybı olacak. Emekli çalışanların mağdur olmayacakları bir düzenleme yapılmalıdır.
İşveren açısından değerlendirme yapıldığında, özellikle istifa veya bir yılı doldurmadan işten ayrılanlara veya işçi ahlak iyi niyet kurallarına uymadığı için işten çıkartılması halinde kıdem tazminatı ödenmezken, fon kurulduğunda bunlar içinde ödeme yapılması söz konusu olacak. Ancak öbür yandan hizmetler sektöründe kamuya taşeronluk hizmeti veren işyerlerinde çalışan işçilerin işveren değişikliğinden dolayı mağduriyetleri de göz önünde bulundurulduğunda Kıdem Tazminatı Fonu'nun bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği görülmektedir. Ancak işverenlerin istihdam maliyetlerinin yüksek olduğu ülkemizde maliyetleri artırmamak ve kıdem tazminatı ödenebilirliğini sağlamak adına uygun bir çözüm bulunmalıdır.
Kıdem Tazminatı Fonu kurulmasına ilişkin tasarı mutlaka işçi, işveren ve devlet temsilcisi 3'er kişiden oluşan bir bilim kurlu tarafından hazırlanmalı ve sendikalar, sosyal taraflar ve diğer meslek örgütleriyle görüşülmelidir. Kıdem Tazminatı Fonu'nun yönetiminde suiistimallerin yaşanmaması için işçi ve işveren kesimi tarafından yapılan itiraz ve eleştiriler dikkate alınmalıdır.