Kıdem tazminatı fonu kurulması çözüm olur mu?
Dr. Mehmet ŞAFAK
DÜNYA Gazetesi'nin 30 Temmuz 2009 tarihli sayısında kıdem tazminatının vergilendirilmesi konulu yazımız yer almıştı. Okuyuculardan kıdem tazminatının işletmelere ağır yük getirdiği görüşleri geldi. Bu nedenle oluşturulması düşünülen kıdem tazminat fonunun çalışanlar ve işverenlerce benimsenecek iyi bir alternatif olabilir mi konusunu ele alma gereği duyuldu.
Çalışan yönünden kıdem tazminatının niteliği ve önemi
Kıdem tazminatı, iş akdinin, kanunda belirtilen sebeplerden dolayı ve bu sebeplere dayalı olarak, taraflarca feshedilmesi durumunda veya iş akdinin kendiliğinden sona ermesi durumunda, işverenin, bir yılı aşkın kıdeme sahip olmak şartıyla işçisine, eğer işçi ölmüş ise kanuni mirasçılarına, işçinin işe başladığı tarihten itibaren, hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için (yıl x ücret) esasına göre ödediği paradır.
Kıdem tazminatı olarak ödenen para işten ayrılan işçinin yoksulluğa düşmesini önleyen bir ek güvencedir. Bu bakımdan işçi yararına ve kamu düzeni düşüncesiyle bu hakkın devam etmesi gerekir.
Kıdem tazminatı esas olarak, hizmet erbabının yıpranmasının çalışma süresini ve gücünü kaybetmesinin karşılığı olarak kendisine ödenen bir bedeldir. Böylece belli bir süre çalıştıktan sonra kendisine kıdem tazminatı ödenerek, işten ayrılmasından sonra bu yıpranmasının karşılığı olarak kendisine belli bir refah veya geçinme kaynağı sağlanmış olur.
Kıdem tazminatı ilgili kanun gerekçesinde, işveren tarafından işçilere "emeklerinin geçmiş olması" dolayısı ile onları "işyerine bağlamak" amacı ile "yıpranma karşılığı" olarak yapılan ödeme şeklinde tanımlanmaktadır.
Vergi hukuku bakımından kıdem tazminatı, işten çıkma tazminatının karşılığıdır. Kısaca belirtmek gerekirse mahiyeti itibariyle değişik yönler taşır.
- Bir yönü ile, ücret geliri sağlayan kaynağın kısmen yıpranmasının karşılığı şeklinde bir nevi amortisman olarak düşünülebilir.
- Başka bir açıdan, hizmet erbabının işgal ettiği "postun" işveren tarafından satın alınmasının karışığı olarak görülebilir.
- Kıdem tazminatı, kısmen geçmiş hizmetlerin karşılığı olabilir. Ayrıca belli bir süreyle sınırlanmış hizmet sözleşmelerinde, sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi halinde sürenin sonuna kadar alınması gereken ücrete tekabül edebilir.
- Kıdem tazminatı, özellikle emeklilik süresinin dolmasından önceki sözleşme fesihlerinde gerçek bir zarar ziyan karşılığını da teşkil edebilir.
- Kıdem tazminatında işverenin ve işletmenin hizmet erbabına "minnet borcunu" ödeme şeklinde manevi plandaki bir unsur da mevcuttur.
Yukarıda belirtilen gerekçelerden hangisi esas alınırsa alınsın çalışanın kıdem tazminatı alma hakkı teslim edilmelidir.
Kıdem tazminatı ödemelerinin işverenlere etkileri
Bir yılı aşan bir süre çalışan işçiye işverence aldığı ücretin, her yıl için, bir aylık tutarı kadar ödeme yapılır. Toplam ödeme tutarı tutar o yıl ayrılan çalışan sayısı, çalışanların kıdemi ve aldıkları brüt ücrete göre değişir. Ödemelerin ekonomik kriz veya refah dönemleri oluşuna göre işletmenin mali yapısına etkisi değişik olur. Bu güne kadar ülkemiz de refah ve kriz dönemleri 3-5 yılda bir birbirini izlemiştir. Toplu kıdem tazminatı ödemelerinin kriz yıllarına denk gelmesi halinde işletmelere yıpratıcı etkisi olmuştur.
Maliyetinin tamamı müessese üzerine yüklenilmiş olan kıdem tazminatı ödemeleri özellikle çok sayıda işçi çalıştıran kuruluşlarda büyük bir mesele haline gelmiştir. Bu durum emeğin maliyetini yükseltmiş, dolayısıyla emek yerine makine kullanımını teşvik etmiş, böylece işsizliğin artmasına sebep olunmuştur. Bunun yanı sıra kıdemli işçilerin işyerlerinden çıkarılması işçi devrinin artmasına sebep olmuş ve kalifiye elemanlar müessese bünyelerinden uzaklaştırılmıştır.
Çalışma hayatımızda kıdem tazminatı ile ilgili kamu kesiminde problem bulunmamaktadır. Kıdem tazminatı almaya hak kazanan işçiler yada hak sahipleri tazminatlarını alabilmektedirler.
Kıdem tazminatı ödemelerinde özel sektörde çalışan işçiler açısından zaman zaman sorunlarla karşılaşılmaktadır. Özellikle küçük ve ortak ölçekli işletmelerde kurumsallaşmamış yapının varlığı nedeniyle burada çalışan işçiler kıdem tazminatı tahsilinde zorlanmaktadır.
Ayrıca küçük işletmelerde çalışan işçiler açısından çalışılan yerde sürekli sigorta giriş çıkışı yapılması suretiyle işletmelerce kıdem tazminatından kaçınılmasına gayret edilebilmektedir. Bu yola gitmeyenlerde ise işletme ekonomisinin küçük olması sebebi ile işçinin hak ettiği tazminatı tahsilinde sorunlar yaşanmaktadır.
Kıdem tazminatı fonu desteklenmeli mi?
Bir konuşmasında, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, kıdem tazminatında tüm kesimleri mutlu edecek bir düzenlemenin hayata geçirilmesinin, ekonomide istikrarın devamı için hayati önem taşıdığını söylemiştir.
Yalçıntaş, kıdem tazminatı konusunun, çalışma hayatı ve sosyal güvenlikle ilgili diğer mevzuatla birlikte ele alınarak çelişkilerden uzak, verimli bir sisteme kavuşturulması öteden beri iş hayatının beklentisi olduğunu , işletmelerin önemli sıkıntılarından birisinin kıdem tazminatı sorunu olduğu vurgulamıştır. Ayrıca, bu sorunun "Kıdem Tazminatı Fonu" kurulması yoluyla çözüm kavuşturulabileceği görüşünü dile getirmiştir.
Birçok kişinin görüşü, 4857 Sayılı İş Yasası'nın geçici 6.maddesi ile öngörülmüş olan kıdem tazminatı fonunun kurulmasıyla işverenin kıdem tazminatını ödeyememe durumuna düşmesi halinde yaşanan sıkıntıların da önüne geçilerek, kıdem tazminatı güvence altına da alınmış olacağı, böylece işverenlerin de işçilerin de mağduriyetlerinin önleneceği yönündedir.
Kıdem tazminatı fonu kanun taslağına genel bakış
Tasarının 3. maddesinde fonun piyasa şartları içinde değerlendirileceği, fonun devlet güvencesi altında olduğu idari yönden özerk, özel bütçeli, genel bütçe kapsamı dışında kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluş olarak düzenlenmiştir.
Fona bildirimin ve kapsama alınmanın sosyal sigortalar kanununu 8. ve 9. maddesine göre bildirilmesi halinde kıdem tazminatı fonu yönünden de bildirilmiş sayılacağı, kıdem tazminatı fonuna ödenecek primlerin SGK'ya bildirilen ücret üzerinden %3 oranında SGK tarafından tahsil edileceği taslakta belirtilmiştir.
Kıdem tazminatı fonundan tazminat alma şartları ve miktarı
Bu konu tasarının 7. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
- Bağlı olduğu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı bağlanması yahut toptan ödeme almak amacıyla hizmet akitlerini feshetmeleri halinde,
- İşverence hizmet akdinin feshedilmesi durumunda işçinin hak kazandığı yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı veya toptan ödeme almak amacıyla ilgili kuruma veya sandığa başvurması halinde,
- İşçinin adına en az 10 yıl prim ödenmiş olması şartı ile işçinin isteği halinde,
- İşçinin ölümü halinde (kanuni mirasçılarınca) talep edilebilecektir.
Ayrıca SGK'dan yaşlılık geliri bağlananların yeniden fonla bağlantılı çalışmaları halinde işten ayrıldıklarında istekleri halinde kıdem tazminatı fonundan ödeme alabileceklerdir.
Kıdem tazminatının miktarı da 8. madde de düzenlenmiştir. Buna göre, her tam yıl için prim hesabına esas olan ücretinin 30 günü tutarında kıdem tazminatı ödenir. 1 yıldan artakalan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır. Kıdem tazminatına esas alınacak ücret, işçinin çalıştığı ve adına prim yatırılan son takvim yılının ortalamasıdır.
Fonun getirdikleri - götürdükleri
Fon ile amacına bağlı olarak, kıdem tazminatı tahsilini kolaylaştırmak ve devlet garantisi altına almak amaçlanmıştır. Buna göre fonun kurulması ile memurların tabi olduğu ve gelire müstahak olmaları halinde emekli sandığı tarafından ödenen emeklilik ikramiyesine benzetilen bir yapı gelmektedir. Bununla her işten ayrılma döneminde ikramiye talep etme yerine 10 yıllık süre ya da gelir bağlanma şartı getirilmektedir. İşçiler tazminatı işveren yerine fondan talep edeceklerdir.
Fonun yapısı işsizlik fonuna benzemektedir. Sigorta primleriyle birlikte toplanacak paralarla fon oluşturulmakta fonun yönetimi özerk ve profesyonel yönetim tarzı amaçlanmaktadır. Fonun başka amaçlarla kullanılması mümkün değildir; ayrıca devlet güvencesine alınmaktadır.
Mevcut durumda işçi işten ayrıldığı anda tazminat almaya hak kazanırken fon sistemine geçildiğinde yukarıda belirtilen süreleri beklemek gerekecektir. Bu durum çalışanın işten ayrıldığı anda günlük geçimini sağlama ihtiyacına çözüm olmayacaktır.
Mevcut yapıda tazminat miktarı çalışılan her tam yıl için giydirilmiş bir aylık ücret hesaplanırken yapılması tasarlanan düzenlemede son takvim yılı ortalaması dikkate alınmaktadır. Bu düzenleme işçinin alacağı tazminat tutarını azaltabilecektir.
Tasarıda işçiler açısından kıdem tazminatı hesabında son alınan giydirilmiş ücret yerine ortalama ücrete geçilme ve tazminatı geç alma haricinde önemli bir olumsuz yön bulunmamaktadır. Ayrıca, genellikle özel işletmelerde çalışanların kıdem tazminatı ile ilgili olarak karşılaşabildikleri birçok ihtilaf yeni durumda söz konusu olmayacaktır. İş mahkemelerinin dava türleri ve sayıları dikkate alındığında özel sektördeki işçilerin işveren tarafından işten çıkarılmaları ya da haklı nedenle iş akdini feshettikleri halde işverence kıdem tazminatını hak etmediği gerekçesiyle tazminat ödememe yoluna gidilmektedir. Bu konuda açılan davalarda işten çıkış sebebinin ispatı konusunda özellikle işçiler karşı delil ve şahit bulmakta zorlanmaktadırlar. Bunun yanında çalışanın kıdem tazminatı davasını kazanmış olması halinde dahi tahsilat problemi ortaya çıkmaktadır.
Fonun kurulması halinde tazminat ikramiyeye dönüşmektedir. Kıdem tazminatının sosyal boyutu, işsiz kalınması halinde ya da belirli bir yaşa gelindiğinde ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve sosyal statülerine uygun bir yaşam imkanı sunmasıdır. Fonun büyük ölçüde, bunu sağlayacağı kanaatindeyiz. İşsizlik fonunun da iyi işlemesi önemli olacaktır.
İşverenler açısından da ekonomik göstergeler ve piyasa şartlarının ani değişkenlik gösterdiği refah ve kriz dönemlerinin sık sık birbirini izlediği ülkemizde işçi giriş ve çıkışları bir hayli hareketlilik arz etmektedir. İşveren ekonomik şartlara göre işçi çıkarması gerektiğinde kıdem tazminatı fonun kurulmasıyla bir ölçüde problem olmaktan çıkacaktır. Kıdem tazminatı fonuna düzenli olarak prim ödemek sigorta işveren primine ilave yük getirecektir. Ancak gelen bu yük genelde bakıldığında hem ,mevcut yasal düzenlemelere göre ödeyeceği kıdem tazminatından daha az hem de inişli çıkışlı değil, düzenli ve önceden bilinir olacaktır.
İşçi açısından kıdem tazminatı fonunda ikramiyesinin birikmesi sebebiyle işten çıkma ihtiyacı hissettiğinde kıdem tazminatı alamama baskısı üzerinden kalkacak ve işçinin eli daha da güçlenmiş olacaktır.
Fonun kurulması halinde geçmiş dönem kazanılmış olan haklar kaybolmayacak mevcut yasadaki hak ve mükellefiyetler devam edecektir. Tasarının yasalaşması halinde yürürlük tarihinden sonraki dönemler için yürürlükte olacaktır.