Keyfe göre sanayiciye kaçakçı damgası vurulması önlenmeli
Nail İNAL - E. Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı
Devletin vergi gelirleri arasında ithalde alınan vergiler önemli bir paya sahip bulunmaktadır. Bu vergilerin amaçlarını genel olarak ödemeler dengesizliklerini gidermek, yerli üretimi korumak, teşvik etmek devlet bütçesine gelir sağlamak şeklinde saymak mümkündür. Sözü edilen amaçların gerçekleştirilebilmesi için ithalat sırasında vergi kayıplarının önlenmesi şarttır. İthalatta alınan vergiler beyan esasına dayanmaktadır. Bu nedenle, eşyayı gümrük vergilerini kısmen veya tamamen ödemeksizin ithal eden kişilerin saptanması durumunda karşılaşacakları yaptırımların, kişileri gerçeğe uygun beyanda bulunmaya yöneltebilmesi gerekmektedir. Bu amaçla, 5607 sayılı Kanun'un 3. maddesinin 2 numaralı fıkrasında "Eşyayı aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır" şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri "belirlilik" tir. Bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritesinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir. Anayasa'nın 38. maddesinin ilk fıkrasında "Kimse… Kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz" denilerek "suçun kanuniliği" üçünü fıkrasında da "Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur." denilerek "cezanın kanuniliği" ilkesi getirilmiştir. Anayasa öngörülen suçta ve cezada kanunilik ilkesi insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde ceza hukukunun da temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır. Anayasa'nın 38. maddesine paralel olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan "suçta ve cezada kanunilik" ilkesi uyarınca hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yasada gösterilmesi kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir. Bu açıdan kanun metni, hangi hareketin karşılığının suç, hangi hareketin de suç olmadığını açıklayıcı biçimde ve herkes tarafından anlaşılabilir şekilde kaleme alınmalıdır. Belirsiz muğlak ifadelerle suç tanımlanmamalıdır. Gümrük idaresi personeli yaptıkları incelemeler sonucunda, kişilerin, aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergilerini kısmen veya tamamen ödenmeksizin yurda eşya soktuklarını başka bir ifade kaçakçılık fiili ilişkilerini tespit ettiklerinde durumu cumhuriyet Savcılılarına bildirmekte ve bunun sonucunda kişi hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinin 2 numaralı fıkrasına muhalefet nedeniyle Adli Mahkemelerde kaçakçılık suçundan dava açılmaktadır. Ancak, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinin 2 numaralı fıkrasında, kişinin eşyanın gümrük vergilerini kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokulmasına neden olan işlem ve davranışlarının hangisinin aldatıcı olduğu açık, net, anlaşılabilir ve uygulanabilir bir şekilde sayılmamıştır. Bu nedenle, hem idare hem de ithalatçı belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylemin aldatıcı işlem ve davranış sayıldığını başka bir ifade ile kaçakçılık suçu olduğu tespitini yapamamaktadır.
Örneğin, serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulan eşyaya ilişkin olarak yapılan beyanların gümrük idaresince her yıl denetimi sonucunda çok sayıda ithalatçı tarafından;
a- Gümrük tarifesini oluşturan unsurların,
b- Kıymetinin,
c- Menşeinin,
Yasaya uygun beyan edilmemesi nedeniyle gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin yurda önemli miktarda eşya ithal edildiği saptanmaktadır. Gümrük idaresi, sözü edilen eşyaya ilişkin gümrük vergilerinin kısmen veya tamamen ödenmemesinin aldatıcı bir işlem ve davranışlar sonucu gerçekleşmiş olduğu sonucuna vardığında durumu ilgili cumhuriyet savcılıklarına bildirmektedir. Bu bildirim sonucunda da genelde cumhuriyet savcılıklarınca adli mahkemelerde ithalatçı ve gümrük müşaviri hakkında (beyan gümrük müşaviri tarafından yapılmışsa) 5607 sayılı Kanun'un 3. maddesinin 2 numaralı fıkrasına muhalefet nedeniyle kaçakçılık suçundan dava açılmaktadır. Ancak yukarıda da ayrıntılı olarak yer verildiği gibi, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinin 2 numaralı fıkrasında kişinin eşyanın gümrük vergilerini kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokulmasına neden olan işlem ve davranışlarının hangisinin veya hangilerinin aldatıcı olduğu veya olmadığı açık, net ve herkes tarafından anlaşılabilecek şekilde sayılmamıştır. Bu durum da, gümrük idaresini kaçakçılık suçunu oluşturan aldatıcı işlem ve davranış fiillerinin genişletilmesine iten bir keyfiliğe yönelttiği gibi ithalatçıyı ve beyanı yapan gümrük müşavirini de belirsizlik ve hukuki güvensizlik içinde bırakmaktadır.
Bu belirsizlik sözü edilen fıkrada düzenlenen kaçakçılık suçunun işlenmesine neden fiilin veya fillerin saptanmasında dolayısıyla savcılığa suç duyurusunda bulunulmasında keyfiliğe varacak takdir yetkisine ve sübjektif değerlendirmelere neden olabilmektedir. Bu durum, ithalatçıyı ve gümrük müşavirini kaçakçı damgası yiyeceği, özgürlüğünün tehlikeye düşeceği kuşku ve korkusu içinde bırakmaktadır.
Bu nedenle, ülkesi için üreten, insanı için yatırım yapan memleketin kalkınması için çalışan her türlü destek ve teşviki fazlasıyla hak eden sanayicilerimizin ve onlara bilgi ve deneyimleri ile yasal haklarını kullanması ve koruması konusunda yardımcı olan gümrük müşavirlerinin sözü edilen kuşku ve korkulardan arındırılması amacıyla 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinin 2 nolu fıkrası, eşyanın gümrük vergilerini kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokulmasına neden olan işlem davranışlarının hangisinin veya hangilerinin aldatıcı olduğunun keyfiliğe yol açmayacak ve herkes tarafından anlaşılır bir şekilde yeniden kaleme alınmalıdır.
Sözü edilen yasanın anılan fıkrasında yukarıda belirtilen şekilde düzenleme yapılıncaya kadar hukuk güvenliği ve belirlilik ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle eşyanın gümrük vergilerinin kısmen veya tamamen ödenmeksizin ithal edildiğinin saptanması halinde buna sebebiyet veren işlem ve davranışlardan hangisinin veya hangilerinin aldatıcı olduğunun gümrük idaresi tarafından gümrük yönetmeliğinde keyfiliğe yol açmayacak biçimde açık ve net bir şekilde tek tek sayılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Bu düzenlemenin yapılması ile keyfiliğe yol açabilecek uygulamalar önemli ölçüde ortadan kalkacağından sanayici/ithalatçı/gümrük müşavirinin kaçakçı damgası yeme ve özgürlüklerinin tehlikeye düşme kuşku ve korkusu da ortadan kalkacaktır.
KAYNAKLAR:
1- Ana yasa Mahkemesi'nin 24.05.2012 Tarih ve Esas Sayısı: 2011/129-Karar Sayısı: 2012/81 Sayılı Kararı
2- Ana yasa Mahkemesi'nin 03.10.2013 Tarih ve Esas Sayısı: 2013/28-Karar Sayısı: 2013/106 Sayılı Kararı
3- Ana yasa Mahkemesi'nin 05.03.2015 Tarih ve Esas Sayısı: 2014/120-Karar Sayısı 2015/23 Sayılı Kararı