Keskin sirke ve küpü meselesi

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

Öfkeli sürücü

Bir grup çalışan benimle konuşmak için odama geldi. Bankaya servisle gidip geliyorlardı. Servis otobüsünün sürücüsünden şikayet ediyorlardı, değişmesini istiyorlardı. “Neden?” diye sordum. “Herhalde dinlettiği müziği sevmiyorlar” diye düşündüm. Çünkü böyle şikayetleri çok alıyorduk. Konuya, servis hizmetini veren firma açısından da bakıyordum. Sudan sebeplerle sürücü değişimi istemek firmaya haksızlık olurdu.

Tahminimde yanılmıştım. “Çok sinirli, çok öfkeli” dediler. Olayı biraz hafifletmek için ben de şeytanın avukatlığını yapmak istedim. “Bu trafikte ne yapsın? Hepimiz sinirli oluyoruz” dedim. Hemen itiraz ettiler. “Uğur Bey, bildiğiniz gibi sinirli değil.  Trafikte herkese kızıyor. Örneğin, bizi geçen arabaya kızıyor.” Ben de “Ama bazen çok biçimsiz geçiyorlar. Sizi de zor durumda bırakıyorlar” dedim. Bir başkası “Adam, yaya geçidinden geçen yayalara da öfkeleniyor. “Bizi gereksiz yere tek başına durdurdu” deyip söyleniyor. Şeytanın avukatlığı cüppesi içinde cevabımı verdim “Toplu geçişler daha ekonomik oluyor. Adam da sizi işe geciktirmemek için telaşlanıyor, bunun sorumluluğunu hissediyor demek ki” dedim. Gruptakilerden  birisi “Adam, trafik polisine de kızıyor, söyleniyor” dedi. Ben yine şeytanın avukatlığına devam ettim “Canım ben de kızıyorum bazen. Emniyet şeridinden hızla geçerlerse, işaret vermeden dönerlerse, ters yoldan giderlerse ben de trafik polislerine kızıyorum.” 

Sonunda birisi dayanamadı “Uğur Bey, bu adam, ağaca da kızıyor, küfrediyor.” Bu son cümle benim şeytanın avukatlığına son vermeme neden oldu. “Nasıl yani?” diye merakla sordum. “Bizim son durakta servisin döndüğü yerde bir ağaç var. Dönerken biraz zorlanıyor; bir iki manevra yapması gerekiyor. Her sabah ağacı da, o ağacı oraya dikeni de kalaylıyor”. O zaman anladım ki, durum ciddi; sürücünün psikolojik sorunları var. Servisleri işleten bu firmadan sürücüyü değiştirmesini istedik, değiştirdik.

Keskin sirke

“Keskin sirke, küpüne zarar verir” derler. Bu atasözü, insanın sinirinin asıl kendisine zarar verdiğini anlatır. Doğrudur, sinirli insan en çok kendisine zarar verir. Ama bu söz, sıradan birisi için geçerlidir. Eğer kişi, otobüs sürücüsü gibi, başkalarından da sorumlu ise, sadece kendisine zarar vermekle kalmaz. Kişinin yetki ve sorumluluğu ne kadar büyük ise, zarar verdiği “küp” de, zarar da o derece büyür. Hele hele, sinirli ve öfkesini kontrol edemeyen kişi, bir yönetici ise durum hayli vahimdir. 

Çalışma yaşamım boyunca şirketlerde çok yönetici gördüm ve görüyorum. Eğer yönetici sinirli ise, öfkeli ise ve de sinirini, öfkesini kontrol edemiyorsa altında çalışanlar için çok üzülürüm. Çünkü bu tip yöneticiler kendilerine hakim olamazlar, kendilerini tutamazlar. Altlarında çalışanlara rahat vermezler, taciz ederler. Buna literatürde “Mobbing” derler. Çalışanların da başka alternatifleri yoksa, ekmek parası uğruna bu zulme katlanırlar. En acınacak durumdakiler ise, efendisinin her yanlış hareketini de haklı göstermeye çalışan yardakçılarıdır.

Öfkesini kontrol edemeyen yöneticiler çalıştıkları şirkete de zarar verirler. Çünkü öfke ile kalkan, zararla oturur. Bu tip kişilerin nerde, ne yapacakları belli olmaz. Sağlıklı karar veremezler. Kızdıklarında züccaciye dükkanında boğa olup, her tarafı kırıp dökebilirler. Halbuki iş dünyasında başarı için sakinlik esastır. Ve de ilişkilerde efendilik vazgeçilmez bir unsurdur. Unutulmamalıdır ki, “Lacivertin ve efendiliğin modası hiççç geçmez”

Sonuç

Tatlı dil, güler yüzlü, “efendi”  yöneticilerle çalışmanız dileğiyle... 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019