Kesintisiz haberleşme önerileri

Kemalettin BULAMACI
Kemalettin BULAMACI Ters Köşe [email protected]

Türkiye’de yaşadığımız ve büyük yıkıma sebep olan deprem sonrasında hepimiz sınıfta kaldık. Ben, sekteye uğrayan haberleşme altyapısını güçlendirecek olan önerilerimin bazılarını sizinle paylaşıyorum.

Depremin ardından neredeyse iki hafta geçti. Arama kurtarma çalışmaları sonlanırken, sıra yaraları sarmaya, hayatı normal akışına sokmak için adımlar atılmasına geldi. Ne kadar uğraşsak da eskiye dönmek kolay değil. Hatta imkânsız. Acılarımızı yaşarken, yaraları bir nebze olsun sarmaya çalışırken, tüm bu yaşananlardan ders çıkarmak ve önlemlerimizi genişletmek de öncelikli görevimiz. Önümüzde bir İstanbul depremi var. Zamanı meçhul, ancak uzak değil. Ben size telekom alanında ilk 3-4 gün yaşananları aktarmaya çalışmıştım. Bu yaşananlar, aksaklıkları ve neler yapılması gerektiğini de ortaya koyuyor. Peki neler yapılmalı?

Ulusal roaming

Ulusal roaming veya ulusal dolaşım diye bildiğimiz sistem, bir abonenin hangi mobil operatörü kullandığından bağımsız olarak kapsama alanı sorunu olduğunda diğer operatörlerden hizmet almak demek. Yurtdışına çıktığınızda, nasıl kendi operatörünüz yerine oradaki operatörden hizmet almaya başlıyorsunuz, işte bunun yurt içindeki durumu. Depremde devreye giren mobil baz istasyonları, ortak hizmet veren yapıda. Aynı şekilde, evrensel hizmet geliri ile gerçekleştirilen kırsal bölgelere haberleşme altyapısı projesinde yapılan baz istasyonları da ortak kullanılıyor.

Ancak şehir merkezlerinde de baz istasyonlarının, acil durumlarda ortak kullanılabiliyor olmasının şart olduğunu gördük. Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, hafta içinde katıldığı bir TV programında bu konunun BTK nezdinde kurulan kriz masasında değerlendirildiğini belirtti. Ancak, herhangi bir hazırlık olmadan bu sistemin devreye sokulmasının, tüm Türkiye haberleşme altyapısını çökertme riskinin bulunduğunu da sözlerine ekledi. Bu risk göze alınıp, ulusal roaming devreye sokulmamış. Kısaca, afet döneminde bölgesel olarak ulusal roamingin devreye alınması için gerekli düzenlemeler, yatırımlar ve testler ivedilikle yapılıp hazır hale getirilmeli.

Fiber ve uydu destekli baz istasyonları

Türkiye’de baz istasyonlarının fiber bağlantı oranı oldukça düşük. Üç operatörün dönem dönem yaptığı açıklamalara göre Türk Telekom’da bu oran yüzde 50’lere yakın. Turkcel’de yüzde 25 seviyesinde. Vodafone Türkiye’de ise yüzde 20’nin altında. Fiber yerine kablosuz olarak (Aeronet, RF vs) şebekeye bağlılar. Kablosuz bağlantı için gerekli antenler, deprem sarsıntısında konumunu kaybediyor. Haberleşme sekteye uğruyor. Bunun için öncelikli olarak tüm baz istasyonlarının fiber şebekeye bağlanmasının kurala tabi olması, bunun için gerekli yatırımların yapılmasının şart koşulması gerekiyor. Ayrıca, tüm baz istasyonları için uydu desteğinin de zorunlu hale getirilmesi gerekiyor.

Enerji beslemesi

Baz istasyonları, depremde hasar görmese bile bir noktada enerji darboğazına giriyor. Elektrik kesiliyor. Bataryalar tükeniyor, jeneratör yakıtı tükeniyor. Baz istasyonları için bir şekilde rüzgar, güneş enerjili şebeke dışı elektrik beslemesinin hayata geçirilmesi gerekli. Bunun çeşitli zorlukları var ama mevcut teknolojiler ile bu büyük ölçüde çözülebilir gibi görünüyor.

Baz istasyonu yerleşimi

Baz istasyonları, şehir içlerinde büyük ölçüde binaların tepelerinde konuşlandırılıyor. Tüm dünyada durum böyle. BTK, bu yerleşimler için ruhsat veriyor. Ancak, depreme dayanıksız binalar çökünce, baz istasyonları da devre dışı kalıyor. BTK’nın bu ruhsatlandırma işlerinde, binaların depreme dayanıklılık durumlarını da şart koşması, depreme hazır olmayan binalara konulacak baz istasyonları için onay vermemesi gerekiyor. Alternatif olarak, baz istasyonu kulelerinin şehir içine dikilmesi. Bu konuda da kapsama isteyen vatandaşların daha anlayışlı olması, yerel yönetimlerin de operatörlere bu konuda yardımcı olmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin gerçekleşmesi şart.

Mobil baz istasyonları

Türkiye’deki toplam mobil baz istasyonu sayısının böyle büyük bir afet için yeterli seviyede olmadığını gördük. Mobil baz istasyonu araç sayısının artırılması, mobilize edilebilecek baz istasyonlarının devreye girmesi gerekiyor. Yangın musluğu gibi bölgesel olarak mobil baz istasyonlarının fiber şebekeye bağlanacağı, fiber bağlantı noktaları da düşünülebilir. Çevre ülkeler ile de protokol yapılıp, arama kurtarma ekibi gibi mobil bazistasyonu tedariğinin de sağlanması faydalı olabilir.

Fiber altyapı gözden geçirilmeli

Deprem sonrasında fay hattının uydu görüntülerini hepimiz gördük. Türkiye’nin mevcut fay hatları ve fiber omurga gözden geçirilerek, omurganın yer değiştirilmesi, bazı yerlerde ilave olarak yedeklenmesi de yapılması gereken çalışmalar arasında.

Kablosuz internet ağları

Mobil haberleşmenin yedeği olarak muhakkak şehir merkezlerinde bir kablosuz internet ağı ve kapsaması gerekiyor. Türkiye’de metro hatlarının çoğunda mobil şebeke çekmezken, kablosuz internet de yok. Elektrik şebekesinden bağımsız olarak çalışmasını devam edebilecek, kablosuz internet altyapısına da ihtiyaç var.

Mobil uygulama

Bunu daha önce de dile getirmiştim. Mevcut olarak AFAD’ın, AKUT’un, 112 Acil’in mobil uygulamaları bulunuyor. Öncelikli olarak bu tip uygulamaların, her bir mobil kullanıcının telefonunda olması için tanıtım seferberliği yapılmalı. Çoğu ithal gelen cep telefonu üreticileri ile konuşulup, bu tip uygulama bulunmayan telefonların Türkiye’de satışı yasaklanmalı. Ayrıca, çok daha işlevsel bir uygulama geliştirilmeli. Belki hareket sensörleri ile otomatik devreye girmesi tetiklenecek, kullanımı çok daha kolay, basit, karmaşık olmayan ve tek tuşla işlem yapılan bir deprem uygulamasına ihtiyaç var. Bu uygulama da tüm telefonlar için zorunlu tutulmalı. Bunlar, ilk etapta aklıma gelenler. Daha pek çok öneri olacaktır. Umarım hepimizin önerileri bir yerde toplanır ve gerekli düzenlemeler ve yatırımlar, işlevsel bulunan önerilerin hayata geçmesine vesile olur. Deprem her daim kapımızda.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Türkiye’nin becerisi… 24 Haziran 2024
Yapay zekâda neredeyiz? 27 Mayıs 2024