Kepenkler kapanmasın…

Levent AKBAY
Levent AKBAY AÇI KARŞI AÇI [email protected]

Eylül bizde ‘dert‘ ayı olarak görülür. Tatil biter, okullar açılır, kış hazırlıkları başlar. Her ikisi de masrafların artacağı anlamına gelir. 72 bin okulda 19,1 milyon öğrenci eğitim görüyor. Bunlara 7 milyon üniversiteliyi eklersek birçok ülkenin nüfusundan fazla, 26 milyonu aşan bir kalabalık eylülde yollara dökülüyor.

Belki de ülkenin en büyük pazarı, artık kepenklerini açmıştır. Kamuda olsun, özelde olsun, okuyan olsun, okutan artık herkesin kendine göre bir derdi daha vardır. 2022 sonunda 14 bin civarındaki özel okullarda okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 528 bin kişiydi.

Milli Eğitim Bakanlığı 2023 için özel okulların uygulayacağı zam oranını yüzde 65 olarak açıklamıştı. Özel okullar diğer maliyetlerdeki artışın yanı sıra en önemli gider kalemi olan asgari ücretin yüzde 179 artışla 2 bin 850 TL’den, 8 bin 500 TL’ye çıkması nedeniyle zam oranını yetersiz buldular.

Onlar da çözüm olarak sundukları diğer hizmetlerin bedellerini fazlasıyla artırdılar. Ancak bu artış ailelere fazla geldi. Ailelerin bir bölümü özel okulları bırakarak devlet okullarına yöneldi. Öğretmen sayısı 170 binden 150 bin öğretmene, öğrenci sayısı 1,5 milyondan 1 milyon 250 bine düştü.

Bu yıl durum değişiyor mu? Aslında ailelerin özel okullardan devlet okullarına yöneldiğini çevremizdeki örneklerden görebiliyoruz. Pazarın daralıp, daralmadığı, daralmışsa kan kaybının ne kadar olacağı önümüzdeki günlerde netleşecek. Bu arada sektörün 2024-2025 dönemi için uygulayacağı zammın belirlenmesinde yöntem değişti.

Yeni yöntem fiyatları nasıl etkileyecek? Bir yıl önce özel okulların uygulayacakları zam oranı yılsonu TÜFE oranı dikkate alınarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirleniyordu. Bu ay başında Resmi Gazete’de yayınlanan karara göre; 2024-25 dönemi için geçerli olacak ‘eğitim zammı’ bir önceki yılın ortalama TÜFE ve ÜFE’sinin toplanarak ikiye bölünmesi, çıkacak rakama en fazla yüzde 5 eklenmesi ile bulunacak.

Ancak yıllık TÜFE-TEFE belirlenirken 12 aylık ortalamalar dikkate alınacak. Yani, bir yılın 12 aylık ortalaması ile bir sonraki yılın 12 aylık ortalaması karşılaştırılacak. 12 aylık ortalamalara göre ÜFE temmuz ayında yılık yüzde 78,1, 2022’nin sonunda ise yüzde 128,47 olarak gerçekleşmişti.

Aynı şekilde TÜFE temmuz ayında yüzde 57,45, 2022 sonunda ise yüzde 72,31 olarak gerçekleşmişti. Sonuçta ‘bir önceki yılın aynı ayına göre’ yıllık artış hesabından daha yüksek enflasyon rakamı ile karşılaşıyoruz.

Hesaplamaya ÜFE’nin de katılması, yıllık ortalamanın baz alınması yakın geçmişteki yüksek enflasyon nedeniyle oranları biraz daha yukarı itiyor. Gerek özel okul fiyatlarının belirlenmesindeki yöntem değişikliği ile daha fazla zam yapılabilecek olması, gerek bu oran yetmiyorsa eğitim dışı hizmet fiyatlarının çeşitli yol ve yöntemlerle artırılması ortamı bütünüyle rahatlatmıyor.

Alım gücündeki gerilemenin sürmesi velileri o mal ya da hizmeti almaktan vazgeçirebiliyor. Bu durumda da bugün 1 milyon 250 bin olan öğrenci sayısının örneğin 1 milyona düşebilecek olması şaşırtıcı gelmeyecek. Devlet okullarındaki sınıf mevcutları ister istemez kabarırken, velilerin ehven-i şer arayışı da sinir bozmaya devam edecek. Bu alanın bir sektör olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Bir sektörün maliyetleri artmışsa, sunduğu hizmetin bedelini artırması da kaçınılmaz. Aksi halde biriken zarar kepenk kapattırıyor. Bu durumda üretilen çözümlerin bir bütün olarak her iki tarafı da yaşatacak çözümler olması gerekiyor. Her iki tarafın da aynı anda memnun olmadığı bir çözüm, çözüm olmuyor, alıcısı satıcısıyla piyasa bozuluyor, yine kepenkler kapanıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Planlamaya geri dönüş 18 Eylül 2023
17. Madde 15 Eylül 2023
Asıl fren 2024’te… 13 Eylül 2023
Enflasyon birikirse!.. 06 Eylül 2023
Enflasyonda atalet 04 Eylül 2023
Borca teknoloji yok! 30 Ağustos 2023