Kentleri abat ya da berbat edecek imkan

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

 

Özeleştirme İdaresinin elinde bütün Türkiye'de özelleştirmelerden büyük araziler birikmiş durumda. ÖİB bunlarla ilgili özel imar düzenleme hakkına da sahip. O nedenle iyi şekilde elden çıkarılmaları "Kentleri abad" edebileceği gibi, elde çıkacak yeşil alanların betonlaşmalara yol açmaları ise "Kentleri berbat" edecek sonuçlar doğurabilir.     

Arkadaşımız İbrahim Ekinci araştırma haberinde Özelleştirme idaresinin elinde ülkenin farklı bölgelerinde kendisine intikal etmiş 23 milyon metrekare arazi olduğunu, 513 taşınmaz ve 51'de tesis bulunduğunu öğreniyoruz. Arazilerden 68'inin tek parça olarak 50 bin metrekareden büyük, 40'ının 100 bin metrekareden büyük olduğu bilgisi haberde yer alıyor. Muğla'daki 3.4 milyon metrekare arazinin turizm alanları içersinde önemli ölçüde bölümleri olduğu belirtiliyor.

Haberden öğrendiğimize göre TOKİ örneğinde olduğu gibi Özelleştirme idaresi başkanlığı da bu arazilerde istediği imar düzenlemesi yaparak en yüksek getiriyi elde edebilecek yasal hakka da sahip.

İşte bu nedenle başlıkta "Kentleri abat ve berbat edecek imkan" başlığını kullandım. Ve birden Türkiye'de birçok kentte yıllar yılı kent içi yeşil alanların korunan askeri alanlar, Sümerbank, Tekel, Şeker Fabrikaları Et Balık gibi kamu kurumlarının alanları olduğunu hatırladım. Bu kamu kurumlarının arazilerinin özelleştirme öncesi yeşilinin özelleştirme sonrası yok edilmesini düşündüm.

Erzurum'da üniversite kampus alanındaki ağaçları ve yeşil alanı görmeseniz, sanki o şehirde ağaç yetişemiyor, düşüncesine kapılabilirsiniz. İstanbul'da birçok semtte yeşil alanlar, size oraların askeri alan olduğunu hemen çağrıştırır. Malatya'nın şehre girişinde iki kamu iktisadi kuruluşu vardı. Ve kente girdiğimiz ana caddeden yol boyu onların yeşil alanları arasından kente girilirdi. O kuruluşların özelleştirilmesinden sonra o alanlarda yeşili azaltan kocaman betonarme yapılar yer aldı.

Bu örnekleri birçok kentte çoğaltabileceğimiz için Özelleştirme idaresinin imar düzenlemesi hakkıyla elindeki arazilerden en büyük gelir elde etme uğruna yeşil alanları betonlaştıran bir uygulamaya gidebileceği korkusuyla başlıkta yer alan olumsuzluğa "Kenti berbat " edebileceği konusuna yer verdim.

Ama benim gönlümün isteği bu arazilerin "En karlı olarak değil, en yaralı olarak elden" çıkarılması. 50-100 bin dönümlük tek parça arazilerin yerel yönetimlere satışının-devrinin sağlanabileceği projeler geliştirilmesi. Böylece bu arazilerin bulunduğu kentlerde betonlaşmanın değil yeşil alan hakimiyetin sağlanması. Kent ahalisinin yararına büyük parklar meydana getirilmesi. Yani başlıkta yer alan "Kentleri abat" etme imkanın yaratılması. Bir başka "Abat" edici sonuç ta doğru üretim alanlarının kurulabilmesi, sinerji yaratacak sektörel kümelenmelere bu arazilerde yer verilmesi olacaktır. Tabi bu imara açılmamalarına karşı olarak alınmamalıdır. Sağlıklı kent planları içersinde bu alanlardan konuta açılanlar da olabilir. 

Yani Özelleştirme İderesi bu arazileri elden çıkarırken mutla "Kente yarar ve faydayı" gözetmeli, en büyük getiriyle satıştan sonra "alan ne yaparsa yapsın" düşüncesinden uzak durulmalıdır… Satışlarda yerel yönetimlerle kente yarar esaslı işbirlikleri de yapılmalıdır. Haberden ÖİB'nin Manisa'da yaptığı imar düzenlemesinin kente faydalı ve yerinde olduğunu söylemeliyim.

Kentlerdeki bu arazilerin kenti "abat" edebileceği gibi "berbat" edebileceği yolundaki düşüncelerim bunlar. İlgililere sunarım…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar