Kente sanayi geldi... Ya sinema?
Bugün 28 Aralık 2010...
Sinema bundan tam 115 yıl önce
bugün sosyal hayata ilk adımını attı...
Lumiere Kardeşler'in Paris
Capucines Bulvarı'ndaki Grand
Cafe'de yaptıkları ilk film
gösterimiyle...
Tarih 28 Aralık 1895'ti...
Gelin bugün sinemaya bakalım...
Gelin bugün yedinci sanata
uzanalım...
Hazır mevsimi de gelmişken...
Yeni filmler birbiri ardına vizyona
giriyorken...
Gelin vesile edelim...
Türkiye'de sinemaya bir göz atalım...
Tabii, ekonomiyle bağını kurmayı es
geçmeden...
İlk Türk filmi kabul edilen 14 Kasım
1914 tarihli "Ayastefanos'taki Rus
Abidesinin Yıkılışı"ndan bu yana çok
zaman geçti...
Selanik'te Manakis kardeşlerin
çektiği filmlerin altından da çok sular
aktı.
Şimdi gösterimde New York'ta Beş
Minare, Av Mevsimi, Çakal var.
Geçenlerde Para Dergisi'nden
arkadaşımız Rahime Baş araştırdı...
Araştırmaya göre Türk sineması
yeniden atakta...
Sinema ve TV yapımlarının yıllık hacmi
1.5 milyar TL'ye dayandı.
Bu hacmin üçte biri 448 film
yapımcısının bulunduğu sinemadan...
Geçen sene Türkiye'de vizyona 254
film girmişti...
Bu sene 380...
Sinema salonları bu yıl 40 milyon
civarında bilet kesti...
2009'da 36 milyon 100 bin seyirci
olduğu düşünülürse...
Seyirci sayısında en az yüzde 10 artış
var.
Tabii bu madalyonun bir yüzü...
Öte yandan Türkiye, sinema
izleyicisinin nüfusundan daha az
olduğu nadir Avrupa ülkelerinden
biri...
Fransa, Almanya, İngiltere ve
İtalya'da yıllık sinema seyircisi
nüfusun neredeyse üç katı...
Bizde 2010 yılında sinemadan gelen
hasılat 380 milyon TL. ABD'de bu
rakam 10 milyar doları aşıyor.
En çarpıcı rakamlardan biri çocuklara
ilişkin.
Çocuktan al haberi derler ya...
Türkiye'de 5 ile 14 yaş arasında 13
milyon çocuk var...
Bunlar arasından sinemaya gitmiş
çocuk sayısı ise bir milyonu aşmıyor...
Neyse, işin bu tarafı şimdilik bu kadarla
kalsın...
Başka bir tarafta derinleşmeye
çalışalım...
Sinema ile ekonomik gelişmişlik
arasındaki ilişkiye bakalım...
Esen Çağlar da bunu yapmış...
Çağlar, TEPAV Ekonomi Politikaları
analisti...
TEPAV, yani Türkiye Ekonomik ve
Politik Araştırmalar Vakfı .
2004 Aralık ayında kuruldu…
Bir grup işadamı, bürokrat ve
akademisyen tarafından…
Üretilecek her bilginin, geliştirilecek her
fikrin Türkiye'nin aydınlık geleceğine
katkı sağlayacağı inancıyla…
Av Mevsimi son günlerin popüler
filmi...
Şener Şen, Cem Yılmaz
başrollerde...
TEPAV analisti Çağlar, eleştirisini
okumuş gazetelerde...
Film ilgisini çekmiş...
Ancak bir şey dikkatini filmden de
çok çekmiş...
İlanın altında sıralanan liste...
Listede yer alan sinema salonları...
Tam 325 tane...
Ee, serde araştırmacılık var...
Dayanamamış...
Gazete ilanındaki sinema listesinden
bir veri seti çıkarmış...
Sonra da tutmuş bu verileri ekonomi
ile birleştirmiş...
Türkiye'nin en büyük 1000 sanayi
kuruluşu ile...
İstanbul Sanayi Odası'nın yayınladığı
verileri temel alarak...
Amaç belli...
İzlenecek yol belli...
Sinemaların varlığı bir yaşam kalitesi
göstergesi...
Büyük şirketlerin varlığı da ekonomik
fırsat göstergesi...
O zaman...
Bu iki göstergeye bakarak kalite ve
fırsatın nerede yoğunlaştığını
görmek mümkün...
Buradan yola çıkarak, Türkiye'de iş
ve yaşam fırsatlarının dağılımına
ilişkin bir dizi tespit yapılabilir...
Çağlar, önce 325'in anlamından
başlıyor analizine...
Aslında Türkiye İstatistik
Kurumu'nun (TÜİK) kültür
istatistiklerine göre Türkiye'de 1140
sinema var...
161 bin 923 de sinema koltuğu...
TÜİK maalesef sosyal verileri bir hayli
geç açıklıyor. Kültürel verileri de.
1140 rakamı 2007 verisi...
325 sayısına gelince...
Bu, Türkiye'de haftanın en popüler
filmini, vizyona girdiği anda, tüm
diğer sinemalarla birlikte gösterime
sokabilecek finansal ve
organizasyonel olanaklara sahip 325
adet sinema salonu olduğunun
ifadesi...
Peki bu olanaklara sahip 325
sinema Türkiye'nin neresine, nasıl
dağılıyor?
Sinema salonlarından 84'ü
İstanbul'da...
Yani Türkiye'de bu vasıflardaki
sinemaların yüzde 26'sı...
Ankara'nın 21...
İzmir'in 20 sineması var...
Türkiye'de 5'ten fazla sinemaya
sahip il sayısı 12...
"Yani bir genç kızımızın sinemada,
abisiyle karşılaşma riskinin az olduğu
şehirlerin sayısı Türkiye'de 12" diyor
Esen Çağlar...
Sıralayalım bu illeri:
13 sinema ile Bursa başta...
Antalya'da 9...
Kocaeli'de 7...
Balıkesir'de 7...
Manisa'da 7...
Ordu'da 6...
Adana'da 5...
Gaziantep'te 5...
ve Trabzon'da 5 adet bu tipte
sinema var.
Şimdi de şirketlere göz atalım...
Türkiye'nin en büyük 1000 sanayi
kuruluşuna...
421 tanesi İstanbul'da yerleşik...
Yani yüzde 42'si...
En büyük 1000'in içinden 10'dan
fazla şirketin yerleşik olduğu illerin
sayısı 14...
5'ten fazla şirkete sahip il sayısı ise 24...
‘Dağılım nasıl' diye sorarsanız...
İstanbul'u 83 şirket ile İzmir izliyor...
İlk 1000'e 50'den fazla şirket
sokabilmiş 3 il daha var:
Bursa 71...
Kocaeli 56...
Ankara 54...
Bilinen sanayi merkezleri dışında son
dönemde hızlı gelişmesiyle dikkat
çeken diğer iller ise:
32 sanayi kuruluşu ile Gaziantep...
26 ile Kayseri...
21 ile Konya...
20 ile Denizli...
16 ile Kahramanmaraş...
15 ile Balıkesir...
15 ile Manisa...
ve 13 kuruluş ile Eskişehir...
Sinemaların dağılımı...
Büyük sanayi kuruluşlarının dağılımı...
Bu iki göstergeye birlikte bakarsak...
Neler okuruz önümüzdeki tablodan?
Bir:
Sinema sayısı ile sanayi faaliyeti
arasında bir ilişki var...
Lineer bir ilişki...
İki:
İstanbul'un yaşam kalitesi olarak
sundukları, ekonomik fırsat olarak
sunduklarının gerisinde...
Sinema ve firmalar içindeki payı bunu
gösteriyor...
Üç:
Gaziantep, iş ve yaşam kalitesi fırsatları
açısından gelişmiş illere en
yaklaşabilmiş il...
Dört:
Kayseri, Konya, Kahramanmaraş ve
Denizli...
İş fırsatının yaşam kalitesine göre daha
yüksek olduğu dikkat çeken iller...
Beş:
Tam tersi durumdaki iller ise Antalya,
Ordu ve Trabzon...
Yani sundukları yaşam kalitesi iş
fırsatına göre daha yüksek iller...
Sinema perdesinden Türkiye'ye
bakınca son durum böyle…
En azından tablonun bir kısmı bu…
Ha, yeri gelmişken söyleyelim…
TÜİK'e göre Türkiye'de henüz
sinema salonu olmayan iller de var.
Tam 11 il…
Fakat sinema sektöründen
gelen son haberler umut verici: Bu
yılı 81 ilin 75'inde sinema ile
kapatıyoruz.
Hepinize iyi yıllar...
Şehirlerin kanaat önderlerine düşen…
Daha da önemlisi, Türkiye'deki sinema salonları ve gelişmişlik verilerinden hareketle ne söylenebilir?
Hangi görevler bizi bekler?
"Sadece bu verilere bakarak, ‘sinema kurulunca yaşam kalitesi gelişir' gibi bir sonuca varmak elbette yanlış olur" diyor
TEPAV analisti Esen Çağlar...
Aynı şekilde, "sanayi geliştikçe, yaşam kalitesi yükselir, sinema sayısı artar" diye bir sonuca da varamayız...
Ancak şunu söyleyebiliriz:
Önümüzdeki dönemde, şehirlerin sanayileşmesinden ziyade, rekabet gücü yüksek ekonomilere dönüşmesi ön planda olacak...
Rekabet gücünü sürdürübilmek için daha yenilikçi hale gelmek ise yeni yükselen şehirlerimizin nitelikli işgücüne ev sahipliği yapabildiği ölçüde mümkün olacak...
Bu şehirlerimizin Türkiye'nin dört bir yanından, hatta dünyanın farklı ülkelerinden gençler için çekim merkezi haline gelebilmeleri gerekiyor...
Nitelikli beyinleri çekemeyen yerlerse rekabet güçlerini kaybetme tehlikesiyle karşılaşacak...
Çekim merkezi olmak ancak bu şehirlerin genç ve nitelikli bir nüfus için yaşanabilir olmasına bağlı...
Dolayısıyla, bugün 325 olan sinema sayısı, önümüzdeki dönemde Anadolu'daki gelişim ve dönüşümü izleyebilmek adına önemli bir gösterge olacak...
"Kısacası" diyor Çağlar, "yeni gelişen kentlerimizdeki kanaat önderlerinin, sanayileşme ve rekabet gücüne vurgu yapmalarının yanında, özellikle gençler için yaşam kalitesini artırmaya da önem
vermeleri gerekiyor..." Doğru söze bu gazetede her zaman yer var...