Kendini zor durumda bırakmak

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Merkez Bankası’nın kendisini bu kadar zor durumda bırakmasını anlamakta güçlük çekiyorum. Enflasyon hedefinin yüzde 5 olduğu bir ülkede, son üç yılın ortalama enfl asyonu yüzde 8’in üzerinde seyrederken, son açıklanan temmuz ayı enflasyonu yüzde 9.2 iken ve çoğu uzmanca iyimser bulunan yıl sonu tahmini bile yüzde 7.6 düzeyindeyken, Merkez Bankası peşi sıra politika faizini düşürmeye başladı. İki gerekçeyle: Birincisi, 2015 sonunda enfl asyonun yüzde 5’e ineceğini belirtti. İkincisi, haziran ayından itibaren enflasyonun düşmeye başlayacağını açıkladı. 

Ortalama enflasyonun yıllardır yüzde 8 etrafında dalgalandığı bir ülkede, durup dururken enfl asyonun neden yüzde 5’e düşeceğini çok kişi anlamadı. Ben de anlamadım. Bu ortamda faiz indirmenin bir anlamı olmadığını bu köşede defalarca yazdım. Tamam, diyelim ki anlayışım kıt. Olabilir. 1.5 sene sonra yüzde 5’e düşecek olsa bile, açıklamanın yapıldığı tarih itibariyle enfl asyon yüzde 10’a yakın bir düzeyde seyrediyorken, doğru olan, faiz indirimi için hiç olmazsa enfl asyonun gerçekten de düşmeye başlamasını beklemekti. Böylelikle “bakın; öngördüğümüz gibi düşüyor” denilebilirdi. 

Ve düşmedi enfl asyon. Mayıs ayında yüzde 9.7 idi, haziranda yüzde 9.2 oldu, temmuzda ise yüzde 9.3’e yükseldi. Tamam, sonuçta sadece 0.1 puan arttı; arttı bile denilmez belki ama bize ‘belirgin’ biçimde düşeceği söylenmişti; öyle olmadı. Üstelik enfl asyonun dinamiği hakkında daha iyi bilgi veren temel enfl asyon göstergeleri ile ölçülen enfl asyon da düşmedi. Merkez Bankası’nın özel önem verdiği I endeksi ile ölçülen temel enfl asyon mayıs ayında yüzde 9.8 idi, temmuz ayında yine yüzde 9.8 oldu. Böylelikle, para politikasının inandırıcılığı bir kez daha darbe aldı. Şimdi ne olacak? 

Alternatiflerden biri şu: Merkez Bankası’nın yeniden politika faizine dönüşen ve son Para Politikası Kurulu toplantısında yüzde 8.25’e düşürülen repo faizi, bir süre sonra politika faizi olmaktan çıkacak. Merkez Bankası, bankalar arası piyasada oluşan ortalama faizin yüzde 8.25’ten daha yukarıda oluşmasını sağlayacak. Son toplantıda hatırlarsanız bu faizin içinde kaldığı koridorun üst sınırı yüzde 12 olarak açıklanmıştı. 

İkinci alternatif de şu: Hiçbir şey olmamış gibi, daha önceden alınan önlemler (yılın ilk aylarındaki önden yüklemeli faiz artırımı ve BDDK’nın tüketici kredilerindeki artışı sınırlayan kararları) ve uluslararası piyasaların nisan ayından bu yana sakinleşmesi nedenleriyle, “merak etmeyin enfl asyon düşecek, güvenin bize” denilecek. Muhtemelen yeni bir faiz indirimi yapılmayacak, ama bankalar arası piyasada oluşan faizin de yüzde 8.25’ten fazla sapmasına izin verilmeyecek. Bir başka ifadeyle, repo faizi gerçek politika faizi olmayı sürdürecek. 

Döviz kuru son zamanlardaki gibi istikrarlı bir seyir izledikçe, ikinci alternatifteki uygulama daha kuvvetli bir olasılık olarak görünüyor. Bakalım ne olacak? 
Umurunda olması gerekenlerin umurunda değil enfl asyon. Eski dönemlerdeki gibi yüzde 50-90 aralığında seyretmediği için halkın da pek umurunda değil. Bu durumda en iyisi uluslararası karşılaştırma yapmak. İçine hangi ülkelerin girdiğine dair rivayetin pek bol olduğu ‘yükselen piyasa ekonomileri’ grubu ile Türkiye’yi karşılaştırmak öğretici. IMF’nin 2014’teki sınıfl andırmasına göre bu grupta 29 ülke var. Türkiye de bu ülkeler arasında. 

Bu ülkelerde 2013 yılında gerçekleşen enfl asyonun ortalaması yüzde 4.3. Türkiye için bu rakam yüzde 7.5. Türkiye hariç 28 ülke içinde enfl asyonu Türkiye’den daha yüksek olan üç ülke var: Arjantin, Hindistan ve Nijerya. Hindistan’da ocak ayından itibaren enfl asyon düştü; şu sırada yüzde 8 düzeyinde. Nijerya’da ise haziran ayı enfl asyonu yüzde 8.2 olarak açıklandı. Her ikisi de bizdeki enfl asyonun en az bir puan altında. Arjantin’i ise konuşmanın anlamı yok. Yenilerde içine düştüğü durum malum. Bu basit karşılaştırma bile enfl asyonu önemsememiz gerektiğini gösteriyor. Gösteriyor ama pek de önemseneceği kanısında değilim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018