Kendine yatırım yapma
Şişecam Planlama Müdürlüğü görevine atandığımda, siteme ne katabileceğimi düşündüm; sonra bütün arkadaşlarla bir dizi görüşmeler yaparak bir ortak irade oluşturmaya çalıştım.
Plan statik bir olgu değildi; dinamikti. Hayat sürekli değişiyor; gelişiyordu. İş dünyasının karşılıklı-bağımlılık ilişkileri farklılaşıyordu. Değişmeyi kendi içimizde yaratamazsak, işimizi tam ve doğru olarak yapamazdık.
Plan konusunda bize "bilgi desteği" sağlayacak belli başlı yayınları taradık.
Belge-Bilgi Merkezi yönetim ve plan konusunda uzmanlaşmış bütün yayınların abonesi oldu. Oradan en yeni makaleleri izliyor; bizim için anlamlı olabilecek olanların kimi zaman tam metin, kimi zaman özetini çıkararak, ünlü "Cuma toplantılarında" aramızda tartışıyorduk.
Plan pratiğinde olanak ve kısıtları bir de entelektüel planda gelişmelerle harmanladıkça ufkumuz genişliyordu; işimize değişik pencerelerden bakabilmeyi de sağlıyorduk.
"Metot, o kadar önemsizdir k…"
"Metot o kadar önemsizdir ki, sadece esası etkiler" sözünü o kadar çok yineliyorduk ki, bazı arkadaşlar "yeter artık!" diye isyan noktasına gelmişti..
Şişecam'da uzun vadeli plan çalışmalarında bir "metot" iyice oturmuştu.Sanırım hayatın her döneminde işlerliği olan o metodumuzu paylaşmak gerekiyor.
Herhangi bir konu gündeme geldiğinde beş aşamada ele alıyorduk.
Birinci aşamada, literatür tarayarak o konudaki " anahtar kavramları" ve "düşünme mekaniğini" yakalamaya çalışıyorduk.
Örneğin, Şişecam Topluluğu o dönemde yanılmıyorsam 70 bin metreküp tomruğu tahsis olarak alıyor; Anadolu Cama, Çayırova Cam ve Trakya Cama tesisleri bünyesinde, ülkemizin en büyük ahşap işleme birimlerinde palet ve ahşap ambalaja dönüştürüyordu.
Hükümet tahsisi bir gecede kaldırdı. Genel müdür planlamaya konuyu inceleme görevi verdi.
Hemen bir literatür taraması yaptık. World Woods dergesini bulduk; geriye doğru bir yıllık bütün sayılarını ve ileriye dönük abone işlemlerini yaptık.
Derginin içeriğinde bizi ilgilendiren makalelerden özetler çıkarıldı. Literatür bilgisi ile "işi nasıl yapacağımızı" kararlaştırdık.
Sıra ülkemizin yapısını ortaya çıkarmaya gelmişti: iki arkadaş, Orman Genel Müdürlüğü'nde tahsisin kaldırılışını , ülkenin orman envalı üretimini ve devletin üretim tesislerini değerlendiren görüşmeler yaptık. Yetmedi, Bolu'dan Antalya'ya ülkemizde bilinen bütün orman işletmelerini inceledik. Ayrıca, kavak üretimi ve ticaretini inceleyen ek bir rapor hazırladık.
Literatür taramasından sonra ülke altyapısını doğru algılamak için saha çalışmaları yaptık. Yerinde inceleme, metodumuzun omurgasını oluşturuyordu.
Her konuda mutlaka ülkenin yapısal ve ekonomik özelliklerini ortaya koyan araştırmalar yapılıyordu.
Üçüncü aşamada, "…bu iş yurtdışında nasıl yapılıyor?" sorusunun yanıtını aramaktı. Ele aldığımız her ciddi projede, dünyada bu işi en iyi yapanları incelemeye çalıştık. Örnek verdiğimiz ahşap ambalaj için tomruğun Şili'nin "pinus radiyata" denen ağaçları ihracat ettiğini öğrendik; metre küpü 62 dolardan ithalat yaptık.
Dördüncü ayağı plan toplantılarında raporları tartışmaya açmaktı. Kurumun içinde bilgisi ve birikimi olan herkesin eteğindeki taşı dökmesi, projenin arkasında durması için, bir iç kamuoyu yaratma çabasıydı bu. Plan ve projeleri, kurumun için kamuoyunda meşrulaştırma adımıydı. Çok önemli idi. İnsanlara değer veriyor; fikirlerini soruyorduk; desteklerini alıyorduk.
Beşinci aşama, projeler uygulandığı zaman, başlangıçtaki öngörüler ile uygulamadaki sapmaların tartışılması idi.
Kendimize yatırım yapma ve metodu önemseme, plan çalışmalarını hayat okulu yapan ikinci unsurdu…