Kendimizi şarj etme zamanı

Can KANTAR
Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com

Sigorta sektörü son beş yılı öyle bir tempoda geçirdi ki sormayın. Enflasyonun çok üzerinde büyümeler ve her geçen sene bir önceki senenin rekorları kırıldı. Soluksuz bir koşu gibi doludizgin giderken üstüne bir de yabancı sermayenin ilgisi eklenince sigortacılığın popülaritesi iyice artmıştı geçtiğimiz yıllarda. Bu arada şirketler el değiştirince, yeniden yapılandırmalara ağırlık verildi ama diğer taraftan kıyasıya rekabet nedeniyle ne yapılacağına bu süreçte karar verilemedi pek. Sonrasında sigortacılığın senelerdir beklenilen yasası çıktı ve arkasından yağmur gibi gelen yönetmelikler sektörün her bileşeninin başını döndürdü. Tüm şirketler mevzuata uyum sağlamak için seferber oldular. Özellikle 2007 ve 2008 yılı başdöndüren bir şekilde hızlı çekilmiş bir film gibi akıp gitti.

Şirketler tarafında bu hızlı değişim sürerken sektörün temel direklerinden biri olan acentelerde de ciddi değişimler için düğmeye basıldı. Olaylar o kadar hızlı gelişti ki acenteler gelişmelere uyum sağlayacak pozisyona hazırlanamadılar bile. Fiziki şartlar, mali sorumluluklar eğitim falan denildiğinde, yılın son çeyreğine girilmiş olduğu için işler arapsaçına döndü. Nasıl dönmesin ki? Acente elindeki müşteriyi tutmaya mı çalışsın, yoksa fiziki şartlara ya da levhaya kayıt yapmak için gereklerini mi yerine getirsin bilemediler. Ardından başlayacak acente eğitimleri de var. Acenteler bu ikili kıskaçta arada kaldılar ne yapacaklarını şaşırdılar.

Enflasyon kadar büyüme

Derken bir de kriz eklendi şimdi. 2008 yılı başlarından itibaren kapatma davası, seçim söylentileri ile irkilen piyasadaki tedirginlik beraberinde durgunluk sinyallerini sigorta sektörüne aylardır veriyordu zaten. Bu sinyaller krizin oluşması ile iyice su yüzüne çıktı. Önce enflasyon paralelinde sektörün büyümesi konuşulurken reel anlamda bir küçülmeden bahsedilmeye başlandı. Ve son olarak da 2009'da sektörün büyüme oranının (ya da küçülmesinin) yüzde 5'lerde kalacağı konuşulmaya başlandı. 2009 yılında bu durgunluk ile enflasyon rakamlarının da çok düşük çıkacağı beklenebilir. Sigorta sektörünün büyüme rakamı enflasyon rakamları ile paralellik gösterirse 2009 yılı başarılı geçmiş olacağını düşünüyorum.

Sigortalının yanında olunmalı

Piyasada yaprak kımıldamıyor. Bu piyasa koşullarının ilk 6 ay için böyle süreceği düşünülürse bu süreyi değerlendirmek en doğru yol bence. Şirketler yeniden yapılanmalarını gözden geçirip kriz sonrası stratejilerini tekrar masaya yatırmalılar. Bu arada inovasyona ağırlık vererek cazip ilgi çeken yeni ürünler hazırlamalılar. "En güzel poliçeler bizde ne alırsan 100 lira, yeter ki benden al" yerine daha ayağı yere basan satış ve fiyat politikası izlenmeli. Bunlar sigortacılığın itibarını zedelemeden yapılmalı diye düşünüyorum. Yarın kriz hafiflediğinde yine aynı müşterinize yine aynı ürünleri satacaksınız. Bugün 3 liraya düşürdüğünüz ürünü, sonrasında nasıl 9 liraya satacaksınız. Şimdiden bunun planlarını yapmak gerekir sanırım. Sektör şirketleri tüketicisinin her zaman yanında olduğunu göstererek, ayrıca asistans hizmetlerin ağını genişleterek tüketici gözünde bu dönemde sempati kazanabilir.

Umudumuzu yitirmeden, enseyi karartmadan

Şirketler ve acenteler uzun zamandır telaştan azalttıkları şirket içi veya diğer eğitimlere ağırlık vermek için bundan güzel zaman mı olur? Burada dikkat edilmesi gereken insan kaynakları profiline zarar vermemeli bu süreçte. Çünkü sektörde hâlâ kalifiye eleman sıkıntısı çekiliyor ne yazık ki. Kısacası tüm sektör için bu süreci biraz törpülenme, geçen harala gürele günlerde yapamadıklarımızı hayata geçirme fırsatı olarak görüyorum. Biraz şarj edelim kendimizi atağa geçilecek günler yakın çünkü. (İnşallah)

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar