Kendi pencerelerimiz yerine ülke penceresinden bakma zamanı
Ölümlere yol açan terör saldırıları, hepimizin günlük konuşmalarının ilk sırasına yerleşiyor. Herkes birbirine ne yapılması, ne önlemler alınması gerektiğini sormaktan geri durmuyorlar. Benim dostlarımla sohbetlerimin ağırlığını da bu arayış sorusu oluşturuyor.
Dün Mardin’deki bombalı saldırı haberinin ardından bir işadamı dostum da aynı soruyu sorunca verdiğim yanıtı sizlerlede paylaşmak istedim:
“Bana göre yapılması gereken ilk şey, bu konuyu gündemimizin ilk sırasına oturtmak ve düşürmemek olmalı. Bu konuya çözüm bulmak konusunda ilk sırada yer alan, sorumluluk yüklenen siyasiler başta olmak üzere, ülkedeki herkes, bu olaylara kendi dar pencerelerinden bakmayıp, ülke penceresinden bakmalıdırlar. Bunun zamanı gelmiştir...
Siyasiler, her olay sonrası, 'Terörün son çırpınışları’, ‘Mücadelemiz terör sona erene, son terörist yok edilene, silahlar gömülene kadar sürecektir’ şeklindeki 1990’landan bu yana her olay sonrasının benzer söylemli, klişeleşen anlamsızlaşan değerlerdirmelerine son vermelidirler.. Son dönemde buna ekledikleri ‘Kandil’de hedefler bombalandı’, ‘Son hafta da 150 terörist etkisiz hale getrildi’ gibi söylemlerin de anlamsızlaştığını kabul etmelidirler. Bunun da anlamı kalmadı...
Ama her olay sonrası vatandaşlar, öncelikle siyasilerin, ortak tavır, birlikte mücadele konusunda yapılması gerekenlerin saptanması için Meclis’teki bütün partilerin bir an önce bir araya gelmeleri gerektiğini belirtiyorlar. Bence de atılması gereken adım budur.
Siyasilerden, birbirlerini suçlamadan, sorumlu tutmadan, sadece kendi pencerelerinden bakmadan, ülke penceresinden bakarak bir an önce ortak çözüm üretmelerini bekliyorlar.
Terörizmle askeri alanda sonuna kadar mücadeleyi yapan güvenlik güçleri, terörün yeşerdiği tarlayı, alanı ortadan kaldırmak için, siyasilerin demokrasi ve ekonomi alanında yapmaları gerekenleri, atması gereken adımları atma konusunda Meclis'te bir yol haritası ortaya koymalarını istiyorlar, bekliyorlar.
Sorunun çözümü doğaldır ki bizi yönetmek görevini verdiğimiz, çözüm bulmak durumunda olan siyasilerindir. Ama bu sadece iktidarın sorunu değildir. O nedenle Meclis'teki çözüm arayışında bütün partilerin kendi pencerelerinden bakma ve diğerlerinin de hata arama söylemini bir kenara bırakıp, ülke penceresinden ortak bakış ve çözüm arayışını oluşturmaları gerekir. Toplumun bütün kesimleri de bulunacak çözüme tam destek vermelidir...
Teröristler de de terörizm de yenilmez değildir. Yenmek için ortak akla ihtiyaç vardır. Bu ortak aklın bir yanında, teröristere karşı önemli istihbarat bilgisiyle güvenlik güçlerinin süreklilik taşıyan bir mücadele sürdürmesi yer alıyor. Diğer yandan da teröre imkan veren alanları önleyecek, işsizliği azaltacak, refahı geliştirecek ekonomik kararların da eş zamanlı alınması, hukukun ve demokrasinin geliştirilmesiyle, ülkenin her yöresindeki halkın, bu mücadelede devletin yanında yer alacağı bir ortam sağlanabilmesi gerekecektir.
Bize terör ihraç eden Suriye ve Irak ile ilgili dış politikamızı doğru, çözüm getirici, bize terör ihracını iş birlikleri içersinde önleyici adımlar atmasına ihtiyaç vardır.
Bu da bugünkü mücadele konusundaki tutumda, herkesin kendi penceresinden bakışına son vermesini, ülke penceresinden bakarak empati içersinde çözüm için bir araya gelinmesini gerekli kılar.”
Söylediklerim bunlardı. Söylediklerimi yazıya dökerken önceki gün İstanbul’daki terör saldırısına şehit düşenlerin cenaze törenlerinin televizyon yayınını izliyordum. Oradaki çok sayıda siyasinin hemen her gün cenaze töreninde harcadıkları süre kadar, terörle mücadele için süre harcayarak ortak arayışta olsalar iyi olmaz mı diye düşündüm...
Bu düşüncelerimin ne kadar doğruluk içerdiğini sizlerin taktirine bırakıyorum...