Kendi küçük derdi büyük
Kimya endüstrisinde polimerlerin keşfi ve polimerlerin çok sayıda son ürün olarak insana sunulması bir devrimdir. Nereye baksak plastik, kauçuk, fiber ürünler görürüz. Polietilen (PE), Polipropilen (PP), Polistren (PS), Polivinil Klorür (PVC), Poliamid (PA; Naylon), Polietilen Teraftalat (PET) isimlerini, kısaltmalarını sıkça duyarız. Polimerler büyük moleküller iken, bu moleküllerin 5 mm’den küçük minicik parçacıkları (mikroplastikler) iki şekilde yaşamımızda yer alarak, yerküremizin su ile toprağına, bizlere etki ederler. Mikroplastikler kişisel bakım, kozmetik ve temizlik ürünlerinde bulunabilir. Örneğin bir yüz yıkama jelinde ya da deterjanda mikroplastikler varsa, yıkama ardından su döngüsüne girerler. Sentetik kumaşlı bir giysiden yıkama ile mikroplastikler atık suya karışır. Ya da plastik ürünler (ayakkabı, oto lastiği, halı, ambalajlar gibi) kullanıldıkça, koparak, aşınarak mikroplastikler açığa çıkar. Atık su tesislerinden mikroplastikler çıkmaktadır. Minicik bu tanecikler kanalizasyon, akarsu, rüzgâr ile kolayca taşınabilmektedir. Mikroplastiklerin toprak ve suya karışması büyük tehlikedir. Ürün satın alırken etiket okumayı kesinlikle ihmal etmemeliyiz.
Mart ve Nisan aylarında içme suyu, tatlısu kaynakları ve denizlerdeki mikroplastiklerin tehdidi küresel haberlerde yer aldı. Kanada’da lider üreticiler dahil olmak üzere 11 markanın plastik ambalajlı şişe suyu analiz edildi. Şişelerin yüzde doksan üçünde PP, PS, PET ve PA tipi mikroplastikler saptandı. Mikroplastikler sudaki yaşam için başlıbaşına büyük bir sorun. Göller, nehirler, denizler ve okyanuslarda araştırmalar sürerken bulgular ürkütüyor. Örneğin Manchester (İngiltere) bölgesindeki nehirlerden her yıl kırk milyardan fazla mikroplastiğin denize döküldüğü açıklandı. OrtadoğuTeknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde yapılmış dört farklı çalışma ile başta Mersin, Akdeniz karasuları olmak üzere denizlerimizdeki mikroplastikler incelenmiş ve sorun ortaya konmuş (Meraklısı İçin: http://www.suyonetimi.gov.tr/Libraries/su/Ahmet_KIDEY%C5%9E.sflb.ashx).
Göllerimizde, akarsularımızda neler oluyor acaba?
Kuzey Buz Okyanusu’nda yüzen buzulların içinde önceki değerlere göre rekor düzeyde haspedilmiş on yedi farklı tipte mikroplastik saptandı. Buzul iklim değişimi etkisiyle eridiğinde, mikroplastikler yaban deniz yaşamına karışıyor. Denizlerdeki, okyanuslardaki çöp içindeki plastiklerden de mikroplastikler suya geçiyor. Bu küçüçük tanecikler, balıklar yediğinde besin zinciri ile soframıza dek geliyor. Saç telimizden daha incecik, minicik bu taneciklerin bugün neye, nelere sebep olduğu tam olarak söylenemese de karbon içeren bu moleküller en çok su yaşamı içinde. Araştırmalar sürüyor.Bitkisel ve hayvansal biyokütle, diğer deyişle canlı yaşamdaki karbon, yeşil karbondur. Yeşil karbon fotosentez döngüsüdür. Yeşil karbon yaşamımızdaki canlı karbondur. Mikroplastikler ise fosil kökenli karbonu suyumuza, yaşamımıza, soframıza sokmakta. Şöylesi bir çıkarım yapabiliriz: İstanbul Boğazı’na atılan bir plastik ambalajdan kopan mikroplastikler, Urla’daki balık lokantasında tabağımızda bize bakıyor olabilir.