Kendi kendine gelin güvey olmak...

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

 

 

"Ah Moody's ah; ne olurdu sanki ucu açık bir değerlendirme yapsaydın. Kestirip atmak şart mıydı, Türkiye'nin notunun artırılması söz konusu değildir, diye. Ne oldu, sonuç ortada. Türkiye ekonomisinin gözbebeği borsada hisse senedi fiyatları ahlar vahlar arasında tepetaklak düştü. Hayır, 'Siz sağlam dursaydınız' diyemezsin, bizim için bir sen varsın, bir de kol kola yürüdüğünüz diğer iki arkadaşın. Siz ne derseniz, nasıl bir yorum yaparsanız, biz ona bakarız. Gözümüz kulağımız sizde..."
 
Karşımızda biri olsa, ona serzenişte bulunabilsek, herhalde bunları söylerdik. 
 
Önce, Moody's telekonferans yoluyla toplantı yapacak, haberiyle uçtuk. Sonra ilk ipucu geldi, bu telekonferansın not artırımıyla bir ilgisi yoktu. Ama, sanki "çıkmayan candan umut kesilmez" misali, "hele bir toplantı yapılsın, bakarsın not artırımı da gelir" gibi bir beklentiye kaptırdık kendimizi, daha çok da birileri bu beklentiyi pompaladı. 
 
"Not artırımının zaten söz konusu olmayacağı, açıklanmayacağı, ele alınmayacağı" telekonferans yoluyla gerçekleştirilen toplantıda, doğaldır ki bütün bunların hiçbiri de olmadı. Ama, artırılmayacağı bilinen, dolayısıyla da artırılmayan not, nasıl da moral bozdu. 
 
Bütün bunlar dün olmadı tabii ki, pazartesi günü yaşandı. Önceki gün ılımlı bir artış vardı, bu artış dün de bu satırların yazıldığı saatler itibariyle devam ediyordu. 
 
Moody's ve diğerleri
 
Türkiye'de bir dönem en önemli ekonomi haberleri, IMF kaynaklı olanlardı. "IMF ne dedi, ne istedi, ne kadar zammı şart koştu", bunlar konuşulurdu. Son yıllarda önemleri biraz azalmış gibi görünse de IMF'nin yerini derecelendirme kuruluşları aldı. Not artıyor mu, artmıyor mu; görünüm durağan mı olacak, pozitif mi; hep bunlar üzerinde kafa yorar hale geldik. Ya da birileri bu konuda kafa yormamızı çok istiyor ve başarılı da oluyorlar.
 
Bu kuruluşları tümüyle dışlama, önemsiz gösterme şansımız yok elbette. Ama ekonominin tüm gidişatını bu kuruluşların değerlendirmelerine bağlama durumunda da değiliz, olmamalıyız.
 
Derecelendirme kuruluşlarının vereceği notlardan önce bizim yapmamız gerekenler, atmamız gereken adımlar var. Yani biz her şeyi dört dörtlük yapıyoruz, ama adamlar bize karşı önyargılı, notumuzu bir türlü artırmıyorlar! Ya da işlerini iyi yapamıyor, Türkiye'nin hak ettiği notu bir türlü görüp hesaplayamıyorlar!
 
Özyıldız'ın değerlendirmesi
 
Hazine'de uzun yıllar Müsteşar Yardımcılığı yapan, şimdi ise TEB Holding Yönetim Kurulu Danışmanlığı görevini yürüten Hakan Özyıldız, zaman zaman konuk olduğu Bloomberg HT'de dünkü programında bu konuya değindi. 
 
Özyıldız, Türkiye'nin bir yıl içinde bulması gereken dış kaynağın yaklaşık 200 milyar dolar olduğuna dikkat çekti. Hakan Özyıldız, bu tutarın 143 milyar dolarının bir yıl içinde ödenmesi gereken dış borçtan, 55-60 milyar dolarının da cari açıktan oluştuğuna dikkat çekti.
 
İhtiyaç duyulan kaynağın böylesine büyük boyutta olmasının Türkiye'yi sıcak para için cazip bir ülke haline getirdiğini vurgulayan Özyıldız, yabancı fonların sıcak parayı tercih etmeleri yüzünden doğrudan yatırım girişinin çok sınırlı kaldığının altını çizdi. 
 
Özyıldız'a katılmamak mümkün mü? Açın bakın Merkez Bankası'nın verilerine, önümüzdeki bir yılda ödenecek dış borcu görüyorsunuz; 143 milyar dolar. 2013-2015 dönemi orta vadeli programına bakın; 2013 yılının cari açık hedefi, tam rakamı verelim 61 milyar dolar. Dolayısıyla 2013'ün kaynak ihtiyacı 200 milyarı bile aşıyor. 
 
Ekonomik büyümede yüzde 4'lük hedefe karşılık önceki gün Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın da ifade ettiği gibi yüzde 5'lik bir oranı hedefe koymuş durumdayız. Yani yüzde 4 büyüme ile 61 milyar cari açık verirken, yüzde 5 büyümeyle açığı daha aşağı mı çekebileceğiz? 
 
2013'te 2012'ye göre hem hedef olarak, hem hedefi aşan bir umut olarak daha hızlı büyüyeceğiz; ama cari açığımızın milli gelire oranı gerileyecek. Böylesine bir hedef karmaşası içinde, Moody's zaten artırmayı düşünmediği notu niye artırmadı diye karalar bağlayacak, hisse senetlerimizin fiyatını düşüreceğiz. 
 
Ama hisse senedi fiyatlarını zaman zaman olmadık gerekçelere dayalı da olsa düşürmeli ve sonra tekrar çıkarmalıyız ki para kazanabilelim, değil mi...
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar