KDV’de grup şirketleri topluca dikkate alınabilecek…
Malum gündemde KDV ile ilgili oldukça önemli düzenlemeler içeren bir kanun tasarısı var. Kimi vergi uzmanları çeşitli yönleriyle bu düzenlemelerin üzerinde duruyorlar.
Biz de geçen hafta bu düzenlemeler içerisinde çok önemli bir yeri olan ve maliye için ciddi bir sorun oluşturan birikmiş KDV iadelerine ilişkin sistem üzerinde durmuştuk.
Bu yazımızda ise bir başka önemli düzenlemeyi ele almak istiyoruz.
Grup şirketleri için tek bir KDV yükümlülüğü getiriliyor.
KDV yükümlülüğü bakımından grup şirketlerinde veya holdinglerde konsolidasyona veya grup KDV yükümlüğü tesis edilmesine imkan sağlanıyor.
Bu amaçla KDV Kanunu'nun 8. maddesine bir hüküm ekleniyor. Düzenlemeye göre;
Kurumlar vergisi yükümlülerinin talep etmesi halinde,
En az yüzde 50 oranında ortak olduğu diğer kurumlar vergisi yükümlüleriyle birlikte,
Talepte bulunan kurum nezdinde
grup KDV yükümlülüğü tesis edilebilecek. Yani grup içerisindeki şirketlerden biri üzerinde KDV yükümlülüğü konsolide edilebilecek.
Maliye Bakanlığı, kapsama dahil olmak isteyen kurumlar vergisi yükümlülerini;
Sektörler,
İşletme büyüklükleri,
İş hacimleri,
Ortaklık durumları,
Diğer vergiler açısından yükümlülük durumları,
gibi hususları dikkate alarak düzenleme yapabilecek..
Buna göre; Maliye Bakanlığı'nın yetkisini kullanması durumunda, yukarıdaki koşulları taşıyan grup şirketlerinden biri üzerinden konsolide KDV beyannamesi verilebilecek, gruba dahil yükümlülerin toplam hesaplanan vergisinden toplam yüklenilen vergi mahsup edilebilecek. Şirketlerin müteselsil (zincirleme) sorumluluğu tüm ilgili şirketleri kapsayacak.
Böylece şirketler için finansman yükünde önemli rahatlama olacak. Şöyle ki; her biri bağımsız vergi yükümlüsü olan şirketlerin birileri çok ciddi KDV öderken bir başkası veya başkaları ise devreden KDV sorunu ile karşılaşmayabilecek.
Peki bu düzenleme doğru mu ya da yeterli mi?...
Söz konusu düzenlemeyi toptancı bir anlayışla alkışlamak ya eleştirmek doğru değil.
Öncelikle şirketlerin gruplaşması gerçeğine ve işleyişine bakmak, bu yapılanmaya neden gidildiğini iyi anlamak lazım. Birden fazla şirket neden kurulur ya da grup şirketleri veya holdingler neden oluşturulur gerçeğini görmek önemli.
Gelin bunların birkaç nedenini görelim.
- Bazı şirketler veya yapılar mevzuat gereği ayrı şirket olmak durumundadır. Örneğin, finans şirketleri, enerji şirketleri, imtiyazlı şirketler için bu zorunluluk vardır.
- Bazı şirketler işin niteliği veya türü itibariyle ayrı ayrı hukuki yapılanma yoluna giderler. Örneğin sektörel olarak şirketlerini gruplandırırlar. Turizm, sigorta, gıda, lojistik gibi sektörler itibariyle yapılarını oluştururlar.
- Özellikle aile veya ortaklar itibariyle de şirket yapılandırmalarının olduğu bir gerçektir. Aile bireyleri veya ortaklar, ayrı ayrı yapılandırdıkları şirketleri yönetirler. İleride miras, ticaret, borçlar hukuku sorunlarını gidermek isterler.
- Kimi yapılarda da fonksiyonel ayrıma gidilir ve şirketler örneğin dış ticaret, perakende, üretim, pazarlama açılarından gruplandırma olduğu görülür.
- Bu arada pek çoğunda olduğu gibi holding veya grup şirketi olarak bir yönetim veya sahiplik şirketi kurularak bir periferi oluşturulur. Günümüzde çok yaygın olan bu yöntemle yönetimin tek bir noktadan yapılması amaçlanır.
- …
Görüldüğü gibi şirketlerin çeşitlendirilmesinin, gruplandırılmasının çok sayıda nedeni veya gerekçesi var.
Aslında yukarıda sıralanan hangi gerekçe ile yapılandırma olursa olsun, saf veya pür aile şirketlerinde bunların sayısının da çok bir önemi yoktur. Sonunda hepsi bir cep veya cepler ile ilgilidir. Onlarca şirket olsa da bunların gelirleri, nakitleri, borçları, alacakları, yükümlülükleri ayrı ayrı görülse de; sonunda tek bir cep söz konusudur. Bunların hepsinin artıları ve eksileri bir arada görülür ve kümülatif sonuç önemlidir.
Yapılanma hangi gerekçeye dayanırsa dayansın, TTK ve vergi kanunları açısından her bir şirketin ayrı hukuki yapısı ve dolayısıyla yükümlülüğü olduğu için KDV konusu da buna göre şekillenir. Yani her şirketin KDV yükümlülüğü ayrı ayrı dikkate alınır. Bir şirket milyonlarca lira KDV öderken, diğeri indiremediği KDV yükleri dolayısıyla iade alacaklısı konumuna girer.
Şimdi soruyorum: Yukarıdaki gerekçeler veya gerçekler karşısında, Maliyenin KDV ile ilgili yeni düzenlemesini nasıl buluyorsunuz? Her şeyden önce böyle bir düzenlemeye ihtiyaç var mı? Aynı şekilde düzenleme bu haliyle doğru mu ya da yeterli mi?...
Düzenlemeyi etkin kılmak için şunlar önerilebilir:
- Her şeyden önce bu düzenlemede kurumlar vergisinde önem taşıyan transfer fiyatlandırması konusu göz önünde bulundurulmalı,
- Etkin bir işleyiş için kesinlikle kurumlar vergisinde de grup için konsolidasyona gidilmeli (bu konu daha önce gündeme gelmiş ve fakat devre dışı bırakılmıştı),
- Düzenleme; sektörel, iş hacmi, işletme büyüklüğü itibariyle değil, ortaklık yapıları itibariyle dikkate alınmalı.
Bu şekilde yaklaşım, düzenlemeyi etkili, kalıcı ve yararlı hale getirebilir. Aksi halde yeni düzenleme çok da bekleneni vermez.