KDV Kanununda öngörülen değişikliklerin gümrük uygulamalarına etkisi
Maliye Bakanlığı tarafından yürütülen Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nu gözden geçirme çalışmaları tamamlandı ve devreden KDV'nin iadesi de dâhil olmak üzere birçok önemli değişikliği içeren KDV Reformu Tasarısı 27 Şubat 2018 tarihinde Meclis’e sunuldu.
Devreden KDV’nin iade edileceğine ilişkin düzenleme iş dünyasında büyük bir ses getirdi ve düzenlemeye ilişkin olumlu değerlendirmeler yapılıyor. Diğer taraftan şirketlerin KDV iadelerini tüm bilgi ve belgelerin tamamlanmasını takip eden üç ay içinde alması, bu sürenin gecikmesi halinde ise tecil faizi uygulanacak olması da sektör tarafından olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Genel KDV tekniği açısından yapılan bu değişikliklere ilave olarak gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda, ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri tam istisna kapsamına alınıyor. Yani bu hizmetler için yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi imkânı getiriliyor.
Gözetim uygulamasından ortaya çıkan devreden KDV de iade edilecek
İthalatta gözetim uygulamasına ilişkin KDV sorununu daha önce de köşemizde dile getirmiştik. Burada ana konu; izin alma sürecinden kaçınmak için ya da izin alınmaması nedeniyle eşyanın gerçek bedelinin gözetim tutarının üzerine çıkartılarak fiktif bir KDV ödemesi yapılması olarak karşımıza çıkıyor.
Konuyu bir örnek ile anlatalım. Mal bedeli aslında 30 TL olan ama gözetim nedeniyle 50 TL üzerinden %18 KDV ile 9 TL KDV ödeyen firma, ödenen bu KDV'yi "191 İndirilecek KDV" hesabına girecek ve yurt içinde 40 TL'ye sattığı aynı ürüne ilişkin %18 KDV ile 7,2 TL KDV hesaplayıp 391 Hesaplanan KDV hesabına girecektir. Dolayısıyla bu işlem sonucunda 191 İndirilecek KDV hesabı, 391 Hesaplanan KDV hesabına göre 1,8 TL (9 TL – 7,2 TL=1,8 TL) daha fazla olacaktır. Bu işlemin bu şekilde tekrar edeceği düşünüldüğünde, firmanın önemli seviyede bir devreden KDV pozisyonunda olacağı açıktır.
Yapılan bu değişiklik ile gözetim uygulaması sonucu şirketlerde oluşan devreden KDV’nin de iadesi planlanıyor. Böylece gözetim uygulaması sonucu ortaya çıkan ve üretici üzerinde kalan devreden KDV sorununun da bu düzenleme ile ortadan kalkması bekleniyor.
Gümrüksüz satış mağazalarına yapılan teslimler ihracat sayılacak
Duty-free shop olarak da bilinen gümrüksüz satış mağazaları, gümrük kapılarında eşya satışı yapmak üzere özel antrepo statüsünde olan mağaza olarak tanımlanıyor. Meclis Başkanlığı’na sunulan Tasarı ile bu gümrüksüz satış mağazalarına veya bunların depolarına yapılan teslimler KDV Kanunu açısından ihracat teslimi kapsamına alınıyor. Ayrıca yine aynı Tasarı ile ÖTV Kanunu’na ekli (III) ve (IV) sayılı listelerdeki malların gümrüksüz satış mağazalarına veya bunların depolarına tesliminin de ÖTV istisnası kapsamına alındığı görülüyor. Bu düzenlemenin hayata geçmesi ile bu şirketler açısından yurt dışından ürün almak ile yerli üreticiden almak arasında KDV ve ÖTV açısından bir fark kalmıyor. Hatta lojistik maliyeti dikkate alındığında yerel üreticiler lehine bir sonuç ortaya çıkıyor.
Aslında KDV Kanunu açısından bir teslimin ihracat sayılabilmesi için eşyanın fiilen yurt dışına çıkması ve alıcının yurt dışında olması gerekiyor. Bu ana prensibin istisna tutulduğu uygulama serbest bölgeler ile yetkili antrepo uygulamaları oluyor. Eşyanın yurt dışı edilmeyip bir serbest bölgeye gönderilmesi veya yetkili bir antrepoya teslim edilmesi de ihracat sayılıyor. Kanunda açıkça yetkili antrepolara yapılan teslimlerin ihracat sayılacağı belirtilmiş olsa bile bu yetkinin halen verilmediği görülüyor.
Ne yapılmalı?
Tasarının bu şekilde kanunlaşması halinde, iş dünyasını yakından ilgilendiren devreden KDV’nin iade edilememe sorununun 2019 yılından itibaren yapılan işlemler için çözüleceği anlaşılıyor. Ancak 2018 yılı sonuna kadar birikmiş olan devren KDV tutarının iadesi ile ilgili düzenleme gözden geçirildiğinde (Tasarının 17’nci maddesi) bu birikmiş KDV alacaklarının iade edilip edilmeyeceği açık ve net olarak görülemiyor. İade edilecek ise de yöntemin nasıl olacağı konusunda bir açıklama yapılması bekleniyor.
Devreden KDV’nin iade edilmesi ile gözetim uygulaması ile ortaya çıkan ve son dönemlerde büyük sorun olan devreden KDV sorunu da bir nebze çözülmüş oluyor. Aslında beklentimiz gözetim uygulamasının sadece gümrük vergisi için tatbik edilmesine ve KDV matrahına dâhil edilmemesine yönelik bir düzenleme yapılması. Bunun için kanun değişikliği gerekiyor ve mevcut tasarı bu düzenleme için ciddi bir fırsat olarak duruyor.
Yeni tasarı ile başta ihracat olmak üzere KDV’den istisna işlemler nedeni ile oluşan KDV alacaklarının tüm başvuru evraklarının tamamlanmasından itibaren en geç 3 aylık süre içinde şirketlere ödenmesi öngörülüyor. Bu süre içinde ödenmeyen alacaklar için devlet, tecil faizi oranında bir faiz ödemeyi taahhüt ediyor. Ödenmesi gereken bir vergide devletin gösterdiği hassasiyetin şirketlerin alacağında da gösterilecek olması, hem şirketler açısından hem de KDV tekniği açısından oldukça önemli bir değişiklik olarak değerlendiriliyor.