KDV alacakları ve insan hakları

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Prof. Dr. Nurettin Bilici - Dr. Begüm Dilemre Öden Çankaya Üniversitesi

Mükelleflerin devletten olan KDV alacakları miktarı 150 milyar TL’nin üzerine çıkmıştır. Hükümet bu borçlarını kademeli bir şekilde iade etmeyi planlamasına rağmen, bugüne kadar somut bir adım atmamıştır.

Bilindiği üzere mükellefin KDV alacağı, girdileri için ödediği KDV’lerin çıktılarından (mal/hizmet satışlarından) topladığı KDV’lerden fazla olmasından kaynaklanır. Her ay beyanname veren mükellef topladığı KDV’ler ödediği KDV’lerden fazla ise ödeme yapar tersi durumda ise devletten alacaklı olur. Örneğin, kitap üretip satan bir yayınevi kitabın üretimi (matbaa) aşamasında %18 KDV öder buna karşılık kitapların satışı aşamasında %8 KDV toplar, sonuçta topladığı KDV’ler alışlarında ödediği KDV’lerden düşük çıkacağı için devletten alacaklı hale gelir. Veya KDV’si ödenen girdiler kullanılarak ortaya çıkarılan ürünün yurtdışına satılması (ihracat yapılması) durumunda yine devletten alacaklı olunur. Zira bu satışlar üzerinden (ihracat istisnası nedeniyle) KDV toplanmamıştır.

KDVK, ihracat istisnası gibi bazı durumlarda KDV alacaklarının daha kısa sürede mükellefe iadesini öngörürken başka çoğu durumda iadeyi Gelir İdaresi’nin insafına bırakmıştır. Sonuçta mükelleflerin KDV alacakları birike birike başta da söylediğimiz gibi 150 milyar TL’nin üzerine çıkmıştır.

Peki, mükelleflerin bu alacakları talep etme hakları yok mudur?

Bilindiği üzere vergilendirme işlemi mükellefin mülküne yapılan bir müdahaledir. Yani “mülkiyet hakkı”nı ilgilendirir. Mülke yapılan müdahalelerin de, insan hakları hukukuna uygun yapılmış olması gerekir.

Mükellefin, muhasebe kayıtlarında görünen KDV alacaklarını bir dilekçe ile talep etmesinin önünde hiçbir engel yoktur. Ancak muhtemelen şöyle bir cevap alacaktır: “Borcum borç, ama şimdi param yok, param olunca ödeyeceğim.” Bu cevaba karşılık mükellefin zorla tahsil yoluna başvurması mümkün olmayacaktır zira “Devlet malları haczedilemez.”

Geriye bir tek yol kalır: O da mükellefin insan hakları hukuku kapsamında girişimde bulunmasıdır. Eğer “alacağın zamanında iade edilmemesi, insan (mülkiyet) hakkı ihlali oluşturuyorsa”, mükellefin bu başvurudan olumlu sonuç alma şansı olacaktır. Olur mu? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları incelendiği vakit:

- Devletin gecikerek iade ettiği tüm vergi borçları için faiz ödemek zorunda olduğu görülür.
- Peki devlet “faizini ödüyorum ya, istediğim zaman iade ederim, istediğim kadar geciktiririm” diyebilir mi? AİHM bu soruya “hayır” diye cevap vermiştir: “İadelerin aşırı gecikme olmadan yapılması gerekir.” İtalyan Vergi İdaresi Buffalo olayında 1985-1992 yılları arasında biriken mükellef Buffalo’nun (kurumlar vergisi) alacaklarının iadesine 1997 yılında başlanır. İade faiziyle birlikte yapılır. Ancak AİHM bu olayda iadenin on yılı bulan bir zaman dilimi içinde yapılmasını mülkiyet hakkı ihlali olarak değerlendirir ve mükellefe, iadenin yanında tazminat ödenmesine de karar verir.

Ülkemizde mükelleflerin biriken 150 milyar TL tutarındaki KDV alacaklarının akıbetine geri dönersek:

- Öncelikle bu borçların üzerine faiz tahakkuk ettirilerek güncellenmesi gerektiği açıktır.

- Diğer yandan, bu borçların iadesinin daha fazla geciktirilemeyeceği de anlaşılmaktadır. (Buffalo kararı)

Öyleyse, hükümetimizin “KDV Borçları Dosyası”nı raftan indirerek, biriken mükellef alacaklarını iadeye başlaması gerekir.

***

(1) “Türkiye’de yıllık enflasyon %70 iken kamulaştırma bedelinin Yargıtay kararından 17 ay sonra ve sadece %30 faizle ödenmesi mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelir.” (Akkuş/Türkiye davası, 9 Temmuz 1997, Başvuru no: 19263/92)
(2) Buffalo SRL In Liquitation v. İtalya Davası, 2003.
(3) Benzer İki AİHM kararı:
- İhracattan kaynaklanan KDV alacağının (somut delil olmamasına rağmen) “hayali ihracat oldu” diye zamanında iade edilmemesi mülkiyet hakkı ihlali teşkil eder. (2007 Intersplav v. Ukrayna Davası)
- Mükellefin ödediği KDV’nin satıcı tarafından defterlerine kaydedilmemiş olması mükellefin iade alma hakkını engelleyemez. Zira satıcının kusuru alıcıya yüklenemez. Alıcı başkasının ödemekle yükümlü olduğu vergiden sorumlu tutulamaz. (Bulves/Bulgaristan Kararı; 22 Ocak 2009; 22 Nisan 2009 final)

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar