Kazın ayağı
Eskiler fırsat verildiğinde konuyu insanı sıkacak kadar uzatanlar için iyi kalite porselen kaselere fiske vurulduğunda çıkan uzun süreli inlemeyi andıran dalgalı sese gönderme yaparak "Bir vur bin ah işit kaseifağfurdan" derlerdi (kaseifağfur Çin porseleninden yapılan kâse demektir). İşletmecilik gurularının çoğu bana bu deyişi hatırlatıyor. Bu gurular önce o sıralar gündemde olan bir konu buluyorlar veya karşılarına bir konu çıkıyor, sonra çoğunlukla kalkınmış ülkelerden bir örnek inceliyerek o konuda öneriler üretiyorlar. Bu örneklere vaka deniliyor. Daha önceki yazımda alıntı yaptığım, Ekonomist dergisinin guruları alaya alan "Kitapları sonraları geçerliliğini yitiren kısıtlı vakaların analizine dayanıyor" saptamasının dikkatinizi çekip çekmediğini bilmiyorum. Ekonomist'in yazdığı gibi eğer gurular açıklarlarsa görüyoruz ki önerileri hakikaten bir veya birkaç vakanın üstünkörü incelenmesine dayanıyor. Bunu yaparken vakadan incir çekirdeğini doldurmayacak ve genellikle özgün olmayan bir kaç fikir ya üretiyorlar ya da birilerinden yürütüyorlar ondan sonrası pazarlama. Vakadan genelliyerek konuları uzata uzata kaseifağfurdan bin ah işittiriyorlar. Bu yazımda Lee Iacocca'yı örnek vererek bir vakadan genellemeyle nasıl guru olunur onu anlatacağım. Olur ya gönlünüzün bir köşesinda guru olmak yatıyordur. Belki işinize yarar.
Gözlemden genelleme bilimsel çalışmalarda kabul gören geçerli bir yöntemdir ama bir sürü kuralı vardır. Bu işi kitabına, kuralına uygun yapmak öyle kolay bir iş değil. Benim incelediğim guruların hiç biri bu kurallara uymuyor çoğunun uymak gibi bir çekincesi de yok zaten. İşletmecilik konusunda gözlemden genellemeyle, iş adamının işine yarayacak doğruların bulunabileceği hakkında da ciddi şüphelerim var. Bu şüphelerim önce 'vaka tabanlı' yani vakaların genellemesi yolu ile elde edilen modellerin ortak bir sıkıntısından kaynaklanıyor: Yorum farkı.
Yorum farkının olması çok doğal. Bir veya bir kaç şirkette belli bir sonucu gözlemliyorsunuz. Büyük olasılıkla uzun bir geçmişi olan bir olaya dar bir zaman aralığında bakıyorsunuz. Bir işletmenin sizin gözlediğiniz andaki durumu ancak çok ender koşullar altında kısa sürede oluşur. Çoğu zaman gözlemlediğiniz andaki durum geçmişten gelen doğru yanlış bir sürü kararın sonucudur. Siz yorumunuzu getirdikten hemen sonra alınacak bir karar, işletmenin çevresindeki bir değişiklik her şeyi bir anda faklı hale getirebilir. Onun için bilinen 'buradan bakınca böyle gözüküyor' fıkrası örneği aynı olaya bakan değişik kişiler farklı farklı yorumlar getirebiliyorlar. İşin en kötüsü bu yorumların bazıları doğruları saptırarak veya açıkçası doğrular uydurarak yapılıyor. Şimdi isterseniz bir vakadan doğruları saptırarak genelleme yapan ve bundan işletmecilik öğütleri üreten birine, Lee Iacocca'ya bir bakalım. Bu yazım için guru piyasasında güncelliğini yitirmiş birini seçtim. İlerideki yazılarımda günümüzde halen popüler olan diğer gurulara da değineceğim.
Eski Chrysler otomobil şirketinin genel müdürü Lee Iacocca'yı kaç kişi anımsıyor bilemem. Demokrat Parti'nin kendisini neredeyse ABD'ye başkan adayı olarak önermeyi düşündüğü 'çok başarılı' bir iş adamı olarak tanındı, kitaplar yazdı, konferanslar verdi . Cumhurbaşkanı olamadı ama guru oldu.
"İflas etti, battı gitti" denilen Chrysler Şirketinin başına 1978'den itibaren CEO (1979 da Yönetim Kurulu Başkanı da oldu) geçti ve bu görevde 1992 yılında emekli olana kadar kaldı. Iacocca Amerikan Federal hükümetinden destekle yüklü bir miktar borç alarak işe başladı. Chrysler batmadı ve hatta 1980 yılının ilk çeyreğinde tarihinin en yüksek seviyesi olan 170 milyon dolarlık bir net kar gösterdi. Iacocca Federal Hükümetten aldığı borcun arta kalan 800 milyon dolarını da vadesinden yedi yıl once ödeyeceklerini açıkladığında bir kaç kişi dışında (Başta Iacocca'nın kendisi olmak üzere) herkes "İşte işletme yöneticilerinin ders alacağı" vaka dedi.
Elde bir vaka var ya hemen analizler ve genellemeler başladı. Iacocca işte böyle guru oldu. Iacocca 'ya göre bir işletmenin rekabetçi ortamda başarılı olabilmesi için o işletmenin başına bir lider geçmeliydi. Millet "One minute! Bu da laf mı? Yönetilen herşeyin başına zaten iyi bir lider ister" diye huysuzlanmasın diye bu liderin özelliklerini de açıkladı. Bu özellikleri İngilizce'de C harfiyle başlayan dokuz kelimeden oluştuğu için '9-C' başlığı altında hap haline getirdi. Iacocca 'ya göre işletme başarısı için gereken lider şu özelliklere sahip olmalıydı:
Merak (Curiosity)
Yaratıcılık (Creativity)
İletişim (Communication)
Karakter (Character)
Cesaret (Courage)
İnanç (Conviction)
Karizma (Charisma)
Yetenek (Competence)
Sağ Duyu (Common Sense)
Artık 'İş hayatında başarılı olmak istiyorsanız bu dokuz C özelliklerine sahip olmanız gerekiyor' teziyle kitaplar yazmak ve konferanslar vermek kapısı açılmıştı. Eğer siz de guru olmak istiyorsanız bu listeyi bugün bile kullanır, başarılı Iacocca'yı da vaka olarak sunabilirsiniz. Tabii kelimelerin Türkçe'leri hep C harfiyle başlamıyor onun için 9-C diyemezsiniz ama olsun. Günümüzde herkez o kadar İngilizce biliyor artık, Türkçe İngilizce karıştırırsınız. İyi konuşmacı ve sahne adamıysanız başka bir şeye gereksiniminiz de yok. Gerisi pazarlama.
"Canım ne olacak bu niteliklere sahibolmak iyi bir şey adam da başarılı bunun ne zararı var?" diyorsanız birde yorum farkıyla olayı benden dinleyin. Çünkü Türkçe'de "Kazın ayağı öyle değil" diye bir laf vardır. Kazın ayağı başarı diye anlatılan şeyin altında başka nedenlerin olduğunu gösteriyor.
Iacocca başkan olur olmaz Amerikan kongresine koştu ve ABD'de daha once benzeri görülmemiş bir uygulama denilen boçlarına karşı devlet kredi garantisi aldı. Bu ABD tarihinde hükümetin bir özel şirkete; bu şirket borçlarını ödemezse ben öderim, şeklinde verdiği ilk açık çek uygulamasıydı. Bu garantiyle bankalara koşan Iacocca elbette kredi almakta bir sıkıntı çekmedi. Bulduğu kredilerle de işe girişti ve daha önemlisi aşağıdakileri yaptı:
1. 1979-1981 arası edilen büyük işletme zararlarını 1983 yılına taşıyarak o yıl hemen hemen hiç vergi vermedi;
2. 1979 yılında 358 milyon dolar olan araştırma-geliştirme bütçesini 1979-1982 yılları arası 133 milyon dolara çekti;
3. 1979 yılında General Motors'un 8 Milyar sabit sermaye yatırımına karşı Chrysler'in yatırım bütçesini 500 milyon dolara düşürdü;
4. Birleşik Otomobil İşçileri Sendikası ile anlaşarak emekli sandığına yatırması gereken 220 milyon doları yatırmadı;
5. 1981 yılında Birleşik Otomobil İşçileri Sendikası ile vardığı bir anlaşma sonucu işçi ücretlerinde 600 milyon dolarlık bir indirim sağladı.
Şimdi isterseniz olayı bir de bu açıdan genelliyelim ve bakalım kaç C çıkacak? Siz kaç C bulursunuz bilemem ama ben hükümetle iyi ilişkiler! dışında iki tane bulabildim. Tabii hükümetle iyi ilişkileri hafife almıyorum. Damarlarında asil Türk kanı dolaşan her iş adamı bunun önemini zaten doğuştan bilir. Birincisi Maliyet (Cost). Iacocca hangi C'den hareket etti bilemem ama bildiğim Chrysler bütçesinden yılda en az bir milyar dolarlık kısıntı yaptığı. İşletme zararını kullanarak vergi avantajı elde edemiyen, araştırma-geliştirme yapmadığı için yenilik getiremiyen, sermaye yatırımı yapmadığı için makineleri demode olan, sabrı biten sendikalarının ayaklandığı Chrysler Şirketinin sonraları başına neler geldiğini herkes biliyor. O olanlar da ikinci C: Felaket (Catastrophe). Sanırım Iocacca bu iki C'yi listesine almayı unutmuş.
İşletme yazınında böyle liste çok. Eğer bu tür listeler hoşunuza gidiyorsa size aşağıda on nitelikten oluşan başka bir liste vereyim. Bir sonraki yazımda bu listenin nereden geldiğini anlatırım. Kusura bakmayın 9C, 7B filan gibi akılda kalacak başlığı yok bu listenin. Bu hafta bir düşünün bakalım bu liste hangi gurudan? Iacocca'nin 9C'si mi yoksa bu onluk liste mi liderliği daha iyi tanımlıyor? İsterseniz bu listeyi kullanıp siz de işletmecilik gurusu mesleğine atılabilirsiniz! Kimse telif hakkı falan istemez.
(1)-Cesaret; (2)-Kararlılık; (3)-Özgüven; (4)-Kuvvet; (5)-Atılganlık; (6)-Dayanıklılık; (7)-Sabır; (8)-Kararlılık; (9)-Dostlara bağlılık; (10)-Fedakarlık.
Sağlıcakla kalın