Kazanan Galatasaray olacak!

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]

Bu hafta sonu Galatasaray yeni başkanını seçecek. Çok değerli başkan ve saygın spor adamı Özhan Canaydın'ın vefatının hemen arkasından yapılacak bir genel kurul ve yeni seçilecek bir başkan iki yıllığına daha Galatasaray'ı yönetecek…

Öncelikle Galatasaray'ın saygın ve centilmen eski başkanı Özhan Canaydın'ın zamansız kaybı nedeniyle Galatasaray camiasına başsağlığı dileyelim. Canaydın'a da rahmet…

Hayat devam ediyor ve Galatasaray yeni başkanını arıyor. Adnan Polat ve Adnan öztürk bu seçimde kıyasıya birbirleriyle yarışacaklar. Her ikisi de ortaya koyacakları projeler ve kadrolarıyla Galatasaray'ın geleceğine talip olacaklar. Galatasaray'da seçimler her zaman çok düzeyli ve diğer kulüplere örnek olabilecek olgunlukta geçmiştir. Şüphesiz ki, bu seçim de öyle olacaktır.

Geçen hafta Adnan Öztürk'ün Lütfi Kırdar'da projelerini anlattığı, kadrosunu tanıttığı toplantı gerçekten bir çok konuda ilginçti. Nitekim bu konuda geçen hafta detaylı bir inceleme ve gözleme dayalı yazımı yine bu sütunlarda kaleme almıştım. Şimdi de seçimin diğer yüzü Adnan Polat ve ekibine bakmak ve Adnan Polat'ın devam eden başkanlık dönemine ilişkin bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum.

Şunu kabul etmeliyiz ki, iktidar ateşten gömlek olmuştur her zaman. İktidarda olan her yönetim mutlaka yıpranır. Çünkü, yönetimin dışında o kadar çok dış değişken vardır ki, bu değişkenlere müdahale edebilmek çoğu zaman çok mümkün olmaz…

''Yeniden yapılanmaya Mecburuz"

Adnan Polat 2008 yılında Özhan Canaydın sonrası Galatasaray'da başkanlık koltuğuna oturduğunda; "kulübün içinde bulunduğu durumun herkes tarafından gayet açık bilindiğini ve bu nedenle geleceğe yönelik iki yıllık süreç için pembe tablolar çizemeyeceklerini; ve bu iki yıllık zaman diliminde Galatasaray'ın her anlamda yeniden yapılanmaya mecbur olduğunu" vurgulamıştı.

Gerçekten de Adnan Polat tıpkı Özhan Canaydın'ın 2002 yılında başkan olduğunda borç içinde bulduğu gibi bir Galatasaray'la karşılaşmıştı. Aslında Adnan Polat yönetime çok da yabancı değildi ve muhtelif zamanlarda zaten Galatasaray'da futbol şubesi başkanlığı, ikinci başkanlık gibi görevlerde bulunmuştu ve Galatasaray'ın içinde bulunduğu sorun ve sıkıntıları çok yakından biliyordu. Bu Galatasaray camiası için bir avantaj olabilirdi. Nitekim Galatasaraylılar da onun bu özelliklerini bilerek başkanlık koltuğunu 2008-2010 arasın ona emanet ettiler.

Koltuğa oturduğu ilk günden itibaren Galatasaray'ın finansal problemleri, stat sorunu, Sportif AŞ konusu, Riva meselesi, sportif performans sorunlarıyla boğuşmak durumunda kalan Adnan Polat, bu sorunların üstesinden gelebilmek için başlangıçta popülist söylem ve eylemlerden uzak durarak, son derece mantıklı yaklaşımlarla Galatasaray camiasının tamamını kucaklamaya çalıştı. "Liseli, Lise'siz" ayrımından özenle kaçınarak, tüm problemleri çözümleyebilmek için yoğun mesai harcamaya başladı.

Bir kulüp başkanını başarısı; görev süresi içinde ortaya koyduğu eylemlerinin, seçim öncesi söylemlerine ne kadar yaklaştığı ile ölçülür. Bu çok objektif bir değerlendirme yöntemidir. İnsan belleği çoğu zaman unutmakla özürlü de olsa, hiçbir zaman verilen vaatler unutulmaz ve mutlaka görev sonunda bunun bir muhasebesi seçmenler/üyeler/taraftar tarafından yapılır. Bu bağlamda Adnan Polat'ı değerlendirebilmenin en iyi yolu camiaya verdiği sözleri ne kadar gerçekleştirebildiğine bakabilmekten geçer. Gelin, başkan Polat'ın 2008'de başkanlık seçimlerinde yönetime aday olurken verdiği sözleri kısaca kendi ağzından bir hatırlayalım isterseniz.

Adnan Polat ne demişti?

·Gelir elde etme amacıyla yeni projelere girişeceklerini dile getiren Adnan Polat Mecidiyeköy'deki GS Store Çadırı'nın bulunduğu yere bir iş merkezi kuracaklarını, orta vadede de Florya Metin Oktay Tesisleri'ni Büyükçekmece'ye taşımak istediklerini belirtti.

·Mecidiyeköy'deki iş merkezini kendi kaynaklarıyla yapmayı planladıklarını kaydeden Polat, Florya için ise şu ifadeleri kullandı:

·Florya'da 120 dönüm bir arazi mevcut ve bunun 21 dönümü Galatasaray'ın. Diğer bölüm ise Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Maliye'nin. Biz diğer bölümleri de alıp, buradan 600 milyon dolar gelir sağlanabilecek bir proje üretmek istiyoruz. Tesisimizi ise Büyükçekmece'de, tapu ve üst kullanım hakkı işlemleri devam eden 400 dönümlük bir alana taşıyacağız.

Bunun için tabii ki oraya gerekli yatırımların yapılması gerekiyor. Galatasaray'ın gayrimenkullerine baktığımızda, adı geçen borçlar korkutucu değil. Sıkıntı nakit akışındaki dengesizlik. Amaç bu nakit akışını sağlıklı hale getirmek. Bunun için de gelir artırıp, mümkün olduğu kadar gideri kısmak gerek. Bunu kemer sıkma olarak de nitelendirebiliriz.

·"Elde edilecek gelirleri futbola ve transfere değil yeni değerler yaratmaya kullanacağız. Futbol AŞ mevcut kaynaklarını geliştirerek ihtiyaçlarını karşılayabilmeli. Galatasaray Kulübü kendi gelirlerini kendi yaratarak kimsenin cebine bağımlı olmaksızın idare edilmek zorunda. Biz de bunu amaçlıyoruz.''

Galatasaray'da ilk görev aldığı 1992-1994 döneminde başlattıkları gençleştirmenin meyvelerini 8 yıllık süreçte önemli başarılar kazanarak aldıklarını kaydeden Polat ''Kimsenin bizden akşamdan sabaha olağanüstü başarılar beklememesi lazım. Bu süreci yaşayacağız'' dedi.

·1 numaralı projem Galatasaray camiasında mektepli-mektepsiz ayrımını kaldırıp birlikteliği sağlamaktır. Devletle daha iyi geçineceğiz. Futbol Federasyonu'yla kavga etmeyeceğiz. Varlıkları satıp, transfer yapmayacağız."

·Yeni dönemde devletle daha iyi geçineceğiz. Futbol Federasyonu'yla kavga etmeyeceğiz. Borç konusu herkesin ağzına adeta sakız oldu. Borçları net bir şekilde tanımlayacağız. Sportif AŞ ve Futbol AŞ birleşmeli. Bunu çok zor da olsa başaracağız. Çünkü Galatasaray'ın kanseridir bu konu. Vücudu kurtarmak için gerekirse parmağı da kolu da keseceğiz. Galatasaray'ın varlıklarını satıp transfer yapmayacağız. G.Saray dertlerinden kurtulmalı ki geleceğini planlasın.

·Üyelerden, mutlaka seçime katılmalarını ve oy vermelerini isteyen Polat, "Size pembe tablo çizmeyeceğim. Hoşunuza gidecek vaatler vermeyeceğim. Ciddi sorunlarımız var. Ancak her şeyin üstesinden gelebilecek bir kültürün içinden geliyoruz. Özlenen Galatasaray'ı yaratmak için devrim niteliğinde radikal kararlar alacağız. Ancak biz bunu; köklerimizi, geleneklerimizi, özümüzü kaybetmeden yapacağız."

Şimdi de Adnan Polat'ın yukarıda ifade ettiği konuları Galatasaraylılar çok daha iyi değerlendirecektir. Ancak ben daha çok başkanın üzerinde durduğu, Galatasaray'ın tüm sorunlarının ana eksenini oluşturan üç temel konu üzerinde yoğunlaşmaya çalışacağım. Adnan Polat'ın başkanlık koltuğunda geçirdiği iki yıllık süre içinde kendi ifadesiyle "üç önemli projesini" ne ölçüde gerçekleştirebildiğine bir bakalım isterseniz.

Birinci Proje: Seyrantepe'nin Tamamlanması

Galatasaray'ın giderek büyüyen bütçesi, artan gelirleri bu bağlamda kulübü yeniden yapılandırmaya itiyordu. Bu yapılanmanın önünde önemli engeller bulunuyordu. Bir yandan gelirler artarken; diğer yandan da borçların füze hızıyla yükselmesi Adnan Polat'ın yeniden yapılanma projelerinin önündeki en önemli engeldi.

Galatasaray'ın önündeki en önemli projelerden birisi Seyrantepe stadının tamamlanmasıydı. 29 Ekim 2009 yılında bitirilmesi taahhüt edilen stadın yüklenici firmanın içine girdiği finansal problemler nedeniyle, stat inşaatının yarıda kalması Galatasaray ve Adnan Polat'ın tüm hesaplarını alt üst etti. Kulübün nakit akışının önemli bir kısmının buradan gelmesi bekleniyordu ki, bu çok doğaldı. Yeni stat yeni gelirler anlamına geliyordu. Başta sponsorluk sözleşmeleri ile diğer reklam ve medya gelirleri açısından Seyrantepe Galatasaray'a yeni parasal olanaklar yaratacak, ufuklar açacaktı. Bu kapsamda Polat, mali sıkıntıların azalması yönünde önlerindeki en önemli adımın Seyrantepe'de yapımına başlanan stat olduğuna dikkat çekerek ''Stat inşaatında su basmanlarının çıkılmasının ardından loca ile VIP kombine satışlarına başlayacaklarını; daha şimdiden yoğun talep bulunduğunu. Eylül ayı itibariyle kombine satışlarına başlayabileceklerini" ifade etmişti ancak beklenen olmadı ve stat inşaatı yarıda kaldı. Bu projenin başarıya ulaşması, buradan sağlanacak gelirlerin belirli bir kısmıyla Galatasaray'ın aktifini eriten Sportif A.Ş. kamburundan kurtulmak anlamına geliyordu.

Ancak Adnan Polat önderliğinde Galatasaray'ın ısrarlı çalışmaları ve takipleri sonucunda stadın ihalesi yenilenerek, inşaat işinin bir başka firmaya verilmesi sağlandı. Büyük bir aksilik çıkmazsa 2010 Ekim ayı gibi stat işletmeye alınmış olacak.

İkinci Proje: Şirket birleşmesi

"Önlerindeki ikinci önemli projenin Galatasaray Sportif AŞ ile Futbol AŞ'nin birleştirilmesi olduğunu" ifade eden Polat, bunun için önce SPK'ya başvuru yaparak, gerekli birleşme iznini aldı. Bu amaçla 65-75 milyon dolar arası bir kaynağa ihtiyaç olabileceğinin tespiti yapıldıktan sonra, kulüp bu iş gerekli fonların bulunması arayışına yöneldi.

Gelirlerin çok önemli bir kısmının Sportif AŞ'ye devir ve temlik edildiği; giderlerin ise kulüpte bırakıldığı "gelir ağırlıklı" bir şirketleşme ve "yüksek temettü dağıtma modelli" bir örgütlenmeyle borsaya 2002 yılında kote olan Galatasaray Sportif AŞ, kulüp için artık katlanılması mümkün olmayan bir yapıydı ve bu yapı yüzünden kulüp öylesi bir açmaz içine düşmüştü ki, her yıl gelirinden minimum beş milyon dolara yakın bir parayı kulüp dışına temettü ödemesi olarak dağıtmak durumunda kalıyordu. Yanlış halka arz ve şirketleşme modeli Galatasaray'a inanılmaz bir mali sıkıntı vermekteydi. Adnan Polat kulübü sıkıntıya sokan ve her geçen gün kulübün aktifini eritip finansal bağışıklığını zayıflatan Sportif AŞ sorununu acilen çözmek zorundaydı. Bu konuda Riva gündeme alınabilir ve yeni imar planlarıyla şirket birleşmesi için buradan gerekli fon temin edilebilirdi ama ne yazık ki, bu uzun bir süreçti ve Galatasaray'ın daha fazla beklemeye tahammülü kalmamıştı. Polat ilk projesinde elinde olmayan etkenlerin etkisiyle Sportif A.Ş. sorununu çözmek için başka arayışlara yönelmek durumunda kaldı. Bu amaçla gerekli çalışmalar başlatıldı. Bu amaçla Galatasaray başkanı Polat, Ekim 2008'de kongreden borçlanma yetkisi aldı ve bu yetkiye istinaden uzun vadeli tahvil ihraç etmek ve uluslar arası bir konsorsiyumdan uzun vadeli kredi sağlamak için çalışmalara tam başlamıştı ki, 2008'in Kasım'ında dünyayı ve ülkemizi sran küresel kriz patlak verdi. Küresel kriz Galatasaray'ın bu olanaklarını da ortadan kaldırdı.

Sonunda Şubat 2010'da Galatasaray bu birleşme için dışarıda aradığı fonu Türkiye'de buldu. Deniz bank'ın önderliğinde oluşturulan bir konsorsiyumdan 70 milyon dolarlık kredi alma olanağına kavuştu. İş artık borsada çağrıya kalmıştı ve gerekli çağrı da borsaya yapıldı. Sonuçta Adnan Polat ikinci projesinde de çok önemli bir aşamayı kat etmiş oldu.

Üçüncü proje; Riva

Riva, eski başkanlardan Selahattin Beyazıt'ın Galatasaray'a kazandırdığı çok önemli bir gayrimenkul olmasına karşın söz konusu gayrimenkule ilişkin gerekli imar izinlerinin alınamayışı, bu gayrimenkulü bir türlü gelir yaratabilir bir varlığa dönüştürememişti. Oysa bu gayrimenkul Galatasaray'ın geleceği demekti. Adnan Polat yaptığı açıklamalarla, "Riva'yı daha önce satabileceklerini; ama teklif edilen rakamların 80 milyon dolar civarında olması ve gerekli imar izinlerinin alınmamış olmaması nedenleriyle satış işlemini düşünmediklerini" ifade etmişti.

Galatasaray mali olarak ne durumda?

Şubat 2010 yılında Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde yapılan kongrede, kulüp denetim kurulu tarafından düzenlenen faaliyet raporunda yer alan, kulüp konsolide tablolarında;

·2009 yılı gelirinin 133.5 milyon; giderinin ise 145.5 milyon dolar olarak gerçekleştiği;

·Kulübün 175.526.031.-TL kısa vadeli; 73.066.929 TL da uzun vadeli olmak üzere toplam borcunun 248.592.960 TL'ye ulaştığı; buna göre kulübün kısa vadeli yükümlülüklerinin bir önceki yıla göre %20; uzun vadeli yükümlülüklerinin de %9 civarında bir bir artış gösterdiği;

·Kulübün banka borçlarının ise 33.9 milyon TL'lik kısmının kısa vadeli; 62.6 milyon TL'lık bölümünün de uzun vadeli olmak üzere toplam 96.6 milyon TL olduğu; söz konusu kredilerin toplam faizlerinin ise 11.7 milyon TL olarak gerçekleştiği;

· Kulübün şarta bağlı borçlarının ise 91.165.155 TL olduğu;

·Kulübün 2009 yılında 104.030.666 TL olarak bütçelenen gelirinin, 20.419.231 TL daha az 83.611.435 TL olarak gerçekleştiği; 82.066.856 TL olarak öngörülen gider bütçesinin ise 20.287.105 TL daha az 61.779.751 TL olarak gerçekleştiği;

belirtilmektedir.

Adnan Polat'ın son beş yıl için öngörüleri

"Kulüp, 5 Sene içinde üzerindeki yükten Kurtulacak"

Başkan Adnan Polat, Galatasaray'ın yol haritasını çıkardıklarını dile getirerek, mali yönetimin bir disiplin içinde yürütülmesi halinde kulübün 5 yıl içinde üzerindeki yükten kurtulacağını savunuyor. 2011'den itibaren kulübün 150 milyon dolarlık gelire sahip olacağını kaydeden Başkan Adnan Polat, bu gelirlerle birlikte 5 yıl içinde kulübün özellikle profesyonel futbolda üst düzeyde yarışmacı bir hale geleceğini söylüyor. Galatasaray'ın kendi kaynaklarıyla ayakta durması gerektiğini belirten Adnan Polat, ''Yöneticilerin cebinden verecekleri paralarla kulübün ipotek altına alınamayacağını" da ayrıca ifade ediyor.

"Gelirlerimiz Artıyor"

Başkan Adnan Polat, kulübün sponsorluk gelirlerinin 55 milyon dolardan 155 milyon dolara yükseldiğini açıklıyor…Yukarıda bahsedilen üç önemli projelerinin yanı sıra, GS TV, GS Bonus ve GS Mobile'dan da bu yıl için 13 milyon dolar gelir elde etmeyi hedefliyor.

Adnan Polat, kulüp şirketleri içinde de verimliliği dikkate alarak bazı yeni yapılanmalara gittiklerini bu kapsamda; kulübe ait Galatasaray Avrupa Gmbh'ı pasif hale getirdiklerini; zarar eden Beylerbeyi AŞ'ni sattıklarını; Sigorta AŞ'yi, Galatasaray İletişim AŞ haline getirdiklerini; Bu değişimlerle birlikte kulübün önemli bir miktarda giderden kurtulduğunu belirtiyor.

"En büyük hedefimiz birleşme"

En büyük hedefleri olan Sportif AŞ ile Futbol AŞ'nin birleştirme sürecinin başladığını anlatan Başkan Adnan Polat, bunun Nisan ayı sonunda gerçekleşeceğini kaydetti. Başkan Adnan Polat, bunun için bankalardan 70 milyon dolar kredi aldıklarını hatırlatarak, bu paranın başka bir yerde kullanılmayacağını vurguladı.

Geride kalan yıl itibariyle banka kredilerinin toplam gelire oranının yüzde 57'ye gerilediğini, kontrada bağlı gelirlerin ise 160 milyon dolar seviyesine çıktığını anlatan Çelebi, şunları söyledi: ''Gelirlerimizi artırırken, giderlerimizi de azaltmaya çalıştık. 2012 yılı itibariyle kulübümüz kar elde etmeye başlayacaktır. 2010-2015 yılları, Galatasaray'ın yükseliş dönemi olacaktır. Amaç gelir-gider dengesini sağlamaktır. Futbol giderlerini, toplam gelirler içindeki payının yüzde 65 olması ve gelirin yüzde 15'inin borçların ödenmesi için ayrılması temel ilkelerdir.''

Sonuç

Şüphesiz ki, Adnan Polat geçen iki yıllık başkanlık döneminde her Galatasaray başkanının yaptığı gibi kulübe çok önemli katkılarda bulunmuş ve bayrağı daha yükseklere çekmeye çalışmıştır. Bunları yaparken de Galatasaray'ın 90'lı yılların sonundan itibaren başlayan borçlu yapısının neden olduğu kısıtlar içinde kulübe yön vermeye çalışmış; finansal problemlerin çözümü için büyük çaba harcamış; gelirlerin önemli miktarda artırılmasına katkı sağlamıştır. Ancak elinde olan/olmayan nedenlerden ötürü verdiği vaatlerden gerçekleştiremedikleri de söz konusudur. Bu bağlamda geçen iki yıllık süre içinde başarılı olup olmadığını en iyi değerlendirecek olan kongre üyesi Galatasaraylılar olacaktır. Galatasaraylılar hiçbir zaman "topun çizgiyi geçmesine endeksli" bir değerlendirme içinde olmamışlardır ancak, geçen iki yıl içinde Adnan Polat'ın sportif performansta beklenen performansa ulaşamaması da onun zayıf karnını oluşturmaktadır. Polat'ın devam edip etmeyeceğine şüphesiz ki, Galatasaray kongre üyeleri kullanacakları oyla karar vereceklerdir. Bununla birlikte yine; özellikle şirket birleşmesi Galatasaray'ın en hayati konularının başında geliyor.

Galatasaray başkanlık seçimleri gerçekten çok çetin geçecek gibi görünüyor. Bir yandan iktidar olmanın avantaj ve dezavantajlarını taşıyan Adnan Polat ve ekibi; diğer yandan oldukça güçlü ve vizyoner profesyonellerden oluşan kadrosuyla Adnan Öztürk…

Sonuçta bu seçimin tek galibi olacak o da Galatasaray gibi görünüyor…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar