Kazanan 'gümrük müşavirliği' olsun
Bir seçim daha geride kaldı. Türkiye'nin en önemli dış ticaret merkezi olan ve dış ticaretinin neredeyse %60'ını üstlenen İstanbul'un, Gümrük Müşavirler Derneği seçimleri geçtiğimiz hafta gerçekleştirildi. Yoğun programımdan ötürü maalesef yerinde takip edememiş olsam da, gerek mesai arkadaşlarımdan, gerekse gazetemiz muhabiri arkadaşlardan edindiğim bilgiler, son derece olumlu ve demokratik bir havada geçen bir seçim gerçekleştiği yönünde idi. Seçime beş ayrı grubun katılmış olması da ayrı bir gelişmişlik göstergesi; mümkün olan en üst düzeyde katılım ve yönetimin içerisinde yer alabilme arzusu demokratik tutumun önemli göstergelerinden biridir.
28 Şubat’ta gerçekleştirilen seçimlerde üçüncü kez seçim kazanan Ortak Akıl Grubu’nun adayı Sayın Serdar Keskin, yeni başkan olarak bayrağı göğüsledi. Öncelikle gerek kendisini gerekse yönetimde kendisi ile birlikte yer alacak diğer meslektaşlarını da gönülden tebrik etmek isterim. Seçim öncesi bu konuya ilişkin bir yazı yazmayı düşünmüş, sonra da vazgeçmiş ve izlemeyi ve sonrasında yorumlarımı paylaşmayı uygun gördüm; bunu yakın olduğum pek çok kişiye de anlattım. Buradaki temel düşüncemin, bu yarışın aslında tek bir kazananı olmadığını, kim kazanırsa kazansın, mesleğin kazanımı olarak görmemden idi.
Zira böylesine önemli bir meslek grubunun derneğinde yönetime gelecek kişi veya kişiler her kim olurlarsa olsunlar, hedefl erinin tek ve aynı olacağından ve mesleği yukarılara taşımaya çalışmaya çabalayacaklarından asla şüphe duymam mümkün değil. Seçimi kaybettiğini düşünenlerin de böyle düşünmesini beklerim ve ümit ederim. Avrupa Birliği üzerine tez çalışmaları yaptığım yıllarda pek çok farklı ülkenin gümrük sistemlerini inceleme imkanı elde ettim. Her zaman paylaştığım bir düşünce ve izlenimi bir kez daha vurgulamakta da yarar görüyorum. Dünyanın globalleştiğinden ve her geçen gün dış ticaretin daha da kolaylaştığından söz eder ve ileride gümrüklerin belki de hiç kalmayacağını telaff uz ederiz zaman zaman. Ben o edenlerden değilim; çünkü dünya her ne kadar globalleşse ve teknoloji ve lojistik çok ileri gitse de, ülkelerin korumacı politikaları hiç bir zaman azalmayacak, bilakis artacaktır.
Bu globalleşme bir yandan elbette uluslararası ticareti hızlandırır ve geliştirirken, bir yandan da gelişmekte olan ülkeleri tehdit etmekte ve onları daha korumacı olmaya itmektedir. İşte bu durum, gümrüklere olan ihtiyacın ve gereksinimin zaruriyetini bir kez daha ortaya koymaktadır. Teknolojinin yardımı ile elbette işlemler eskiye göre her an daha kolay ve hızlanmakta, bu kaçınılmaz bir gerçek, ama bu gümrüklerin ortadan kalkması anlamına, bahsettiğim gerekçe ile zaten hiçbir zaman gelmeyecektir.
Gelişmiş ülkelere baktığımızda, gümrük müşavirliği mesleğinin son derece saygın ve önemli bir meslek. Bu ülkelerde gümrük operasyonları basit ve hızlı yürürken, müşavirler gerçek anlamda birer danışman sıfatı ile firmaların en büyük destekçileri olurlar. Ülkemizde de bu mesleği sadece gümrükte beyanname açan kapayan ve formalite gerçekleştiren bir meslek olmaktan kurtarıp, çok daha saygın bir noktaya getirme konusunda yeni yönetime çok iş düşüyor. Hepsine her noktada elimden gelen desteği verebileceğimi de buradan ilan etmek isterim. Sosyal Ekonomi ve Dayanışma Komitesi’nde görev alan sevgili çalışma arkadaşım Yahya Durusu’ya da bana seçimi adeta yaşattığı için teşekkür ederken, tüm ekiplere sonsuz başarılar diliyorum.