Kazan ölecek mi doğuracak mı? IFO, Avrupa’nın öncü göstergeleri ve Türk sanayisi

Bora Tamer YILMAZ
Bora Tamer YILMAZ Ekonoritmiks [email protected]

Nasreddin Hoca’nın “kazanın doğurduğuna inanıyorsanız öldüğüne de inanmalısınız” hikâyesi, Avrupa ekonomisinin bugünkü durumu için çarpıcı bir metafor. 2000’lerin başında Avrupa Birliği entegrasyonuyla Türkiye’nin Avrupa’ya ihracatı 17,5 milyar dolardan bugünkü 144 milyar seviyesine ulaştı. Ancak günümüzde Avrupa’daki ekonomik dönüşüm, Türk ihracatçıları için yeni bir mücadele alanı çiziyor.

ECB’nin kararı ve Avrupa’daki daralma

Avrupa Merkez Bankası (ECB), önceki hafta 2025 büyüme tahminini yüzde 1,3’ten yüzde 1,1’e indirdi. Avrupa’nın yavaşlayan talebi, Türkiye’nin ihracatını baskılarken, döviz kurundaki hareketlerin ihracata katkısı sınırlı kalıyor.

* Geçmiş: 2000’lerde Türkiye’nin ihracatı yıllık ortalama yüzde 16,6 büyürken Türk Lirası, euro karşısında stabil seyrediyordu. Bunun sebebi Avrupa’nın o dönemdeki güçlü ekonomik dinamizmi ve talep koşullarıydı.

* Bugün: Avrupa’nın durgunluğu, Türk ihracatçısını ürünlerini çeşitlendirmeye ve yeni pazarlar aramaya zorluyor.

Avrupa ekonomisinin öncü göstergeleri

Grafikleri büyütmek için resme tıklayınız

Geçtiğimiz hafta açıklanan üç kritik gösterge, Türkiye’nin Avrupa’daki konumunu anlamak açısından önemli:

1. IFO endeksleri: Almanya’nın reel sektör güven endeksi, özellikle otomotiv sektörü için anlamlı sinyaller üretiyor. Şu anda IFO’nun otomotiv alt endeksi -35 puanda, bu durum Türkiye’nin otomotiv ihracatının euro bazında sadece yüzde 4 artış göstermesiyle paralel. 20 yıllık ortalama ise yüzde 12 idi. IFO’nun beyaz eşya alt endeksi de -22,5 değeriyle TÜRKBESD’nin daralan veri akışını teyit eder nitelikte. Dayanıklı mal grubuna karşın tekstil endeksinde ise iyimser görüntüler var.

2. Araç tescil verileri: Son altı aylık araç tescilleri yüzde 3,4 gerileyerek Türkiye’nin otomotiv ihracatını doğrudan etkiliyor. Avrupa’nın dönüşüm sürecinde bu sektör için kalıcı bir ivme yakalamak zor görünüyor.

3. Tüketici Güven Endeksi (EC): Avrupa Komisyonu’nun yayınladığı endeks, tüketim talebinde toparlanma sinyalleri veriyor. Salgın sonrası -28,7 olan seviye -14,5’e çıktı. Güven endeksindeki kıpırdanma tüketim malları ihracatı için umut verici. Avrupa’nın tüketici güveni ve Türkiye sanayisinin kapasite kullanım arsında doğru ilişki bulunmaktadır.

Sanayi ve ihracatta yeni fırsatlar

Avrupa ekonomisindeki daralma, Türk ihracatçıları için yeni fırsatlar da sunuyor:

1. Yarı-dayanıklı tüketim malları: Tekstil ve perakendeye yönelik ürünler, Avrupa’nın tüketici güvenindeki toparlanmadan fayda sağlayabilir. Fason üretimdeki daralmaya karşın nitelikli tekstil üreticileri için oyun alanı genişliyor.

2. Tarım ürünleri (Dayanıksız tüketim malları): Avrupa’nın turunçgil tedarikinde yaşadığı sorunlar, Türkiye için önemli bir boşluk ortaya çıkarıyor. Benzer şekilde yaş ve kuru meyve sevkiyatı için de uygun bir pazar ve alım gücü söz konusu.

3. Dayanıklı mallar, aramal ve sermaye malları: Türkiye’de kapasite kullanım oranı yüzde 76’nın üzerine çıkarken IFO’nun reel sektör beklenti endeksi de 87,2’ye yükseldi. Bu, ara-mal ve sermaye malları ihracatı için olumlu bir sinyal. Ancak Avrupa’daki sanayi toparlanması hâlâ yetersiz. Finansmana erişim rahatlar düşen enflasyonla birlikte alım gücü kuvvetlenirse beyaz eşya pazarı kıpırdanabilir.

Sonuç: Avrupa’nın kazanı doğuracak mı, öldürecek mi?

Avrupa ekonomisi kalıcı bir dönüşümden geçiyor. Bazı sektörlerin ivme kaybı kaçınılmazken, bazı sektörler yeni fırsatlar doğuruyor. ECB’nin faiz indirimleri ve düşen enflasyon, tüketim talebini canlandırma potansiyeline sahip. Türk ihracatçısının bu süreçte ürün kalitesini artırarak ve yeni pazarlar keşfederek dönüşüme ayak uydurması gerekiyor.

Nasreddin Hoca’nın kazanı doğurduğuna inandık, peki ya şimdi? Avrupa’da "kazanın öldüğü" değil, yeniden doğduğu bir döneme girilip girilmeyeceğini önümüzdeki yılın performansı belirleyecek. Türk Lirası’nın stabil seyrettiği bu dönemde Türk sanayisi doğru hamleleri yaparak kazanan tarafta yer alabilir. Aksi takdirde mevcut ürün yelpazesiyle ihracat kompozisyonunun sürmesi pek mümkün görünmüyor. Konjonktür doğru okunduğunda, Avrupa’nın kazanı bir kez daha Türkiye için doğurabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar