Kaynak transferi

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Ekonomi basınına yansıyan haberlere bakılır ise OECD uyarmış, Euro Bölgesi dağılır ise dünya derin bir depresyona girermiş. Bu söylem yalnız bölge yetkililerine değil, küresel düzeyde her kesime yönelik uyarı niteliği taşıyor. Bir şeyler yapın veya yapıyormuş gibi görünün ki, Euro Bölgesi dağılmasın, küresel düzeyde ciddi sıkıntılar yaşanmasın!..

Baskı ve tehditler önce Almanya ve sorunlu AB üyeleri, daha sonra ise diğer ekonomiler üzerinde yoğunlaşıyor. Öneriler çeşitleniyor. Kurtarma fonu büyütülsün ve kaldıraçlı hale gelsin, Avrupa Merkez Bankası devreye girsin, IMF de elinden geleni yapsın, Euro Bölgesi'nde mali birlik yolunda çaba harcansın, diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler güçleri oranında çözüme katkı yapsın, bölge bankalarının sermaye açığı giderilsin... Liste uzayıp gidiyor ve bu aşamada sormak gerekiyor, dile getirilen önerilerin hepsi birden devreye sokulur ise sorunlar kalıcı olarak çözülecek ve depresyon riski gündemden çıkacak mı? Eğer bu sorunun yanıtı evet ise Almanya'nın direncini anlamak, hayır ise baskı yapanların mantıını kavramak kolay olmuyor.

Euro Bölgesi'nde bugün yaşananlar geçmişte yapılanların sonucu niteliğindedir; öneriler yaklaşımlar ise sorunları kalıcı olarak çözmeye değil, güven bunalımını aşarak günü kurtarmaya ve sorunların ağırlaşma hızını düşürmeye yöneliktir. Gerçekler bu yönde olunca herkes kendi başının çaresine bakmaya çalışıyor. Bir şekilde sorunlu ülkelere ve bankalarına kaynak yaratmak yönünde yoğun bir çaba harcanıyor. Önce kurtarma fonu gündeme geldi, fakat kısa sürede yeterli olamayacağı anlaşıldı. Bunun üzerine Avrupa Merkez Bankası'nın devreye girerek gerekli ve yeterli miktarda sorunluların tahvilini alması veya kurtarma fonunun kaldıraçlandırılması yolları zorlandı; bunun oldukça büyük ve hazmedilemez bir monetizasyon alacağını gören Almanya direndi. Euronun ciddi oranda değer kaybetmesi, enflasyon baskılarının güçlenmesi ve sorunların evrim geçirerek dayanılmaz hale gelme olasılıkları göze alınamadı. Son olarak da ortak tahvil amacı, mali birlik söylemi arkasına gizlenerek devreye sokulmaya çalışılıyor. Bu son öneriye alternatif olarak Avrupa Merkez Bankası fonları ile IMF'nin devreye girmesi telaffuz ediliyor. İspanya ve İtalya gibi büyük ekonomilerdeki sorunlarında çok tehlikeli bir evreye girmiş olması gerekli kaynak trnasferi miktarını geometrik olarak yükselttikçe, durumu olduğundan farklı göstererek pazarlama çabaları yoğunlaşıyor.

Euro Bölgesi ekonomilerin içok sorunlu ve az sorunlu olarak iki gruba ayırabiliriz. Az zorunlulardan çok sorunlu olanlara devasa boyutta kaynak transferi yapmak hepsinin düzelmesini sağlamaz, orta vadede hepsini çok sorunlu hale getirir. Kaynak transferi yapılsa da yapılmasa da ekonomiler daralmaya devam eder, kredi notları düşer ve istikrarsızlık kademeli olarak artar. Bugün tartışılan konu, Euro Bölgesi'ndeki dağılmanın sorunların ağırlaşması pahasına ötelenip ötelenmeyeceğidir. Bölgede ortaya çıkacak tercih ne olur ise olsun orta vadede küresel kırılganlık artış eğiliminde olacaktır, kaynak transferinin gerçekleşmesi durumunda enflasyonist olmaması ve dağılma durumunda ise deflasyonist baskılar dalgalı bir şekilde güçlenme eğiliminde olacaktır. Gerek bölgesel, gerekse küresel düzeyde bugünleri bile aramak kaçınılmaz olacak, kaçan fırsatlar geri dönemeyecektir.

Mevcut sıkıntıların kökenine inilmediği sonuçları farklı gösterme yönünde çaba harcandığı sürece gerek teşhis, gerekse tedavi yanlış olmaya devam edecektir. Kaynak transferi ihtimali arttıkça, Alman Hazinesi'nin ihalesine gelen tekliflerin azalması ve borçlanma maliyetinin artması, euronun değer kaybetmesi tesadüf değildir. Avrupa Birliği genelinde yaşam standardının gerilemesi, ekonomilerin daralması olasılığı çok yüksektir. Bölge dibi delik havuz gibidir, kaynak transferi ile dolmayacağı ve yürüyebilir hale gelemeyeceği çok iyi bilinmektedir. Dipteki çözüm üretilemeyen büyük deliğin adı olumsuz rekabet koşulları ve faaliyet gelirlerinin erimesidir. 11 Eylül 2001 sonrasında küresel siyasi hedeflerini tüketen Avrupa'nın neyi niçin yaptığı meçhuldür; akıntıya direnmeye çalışan Almanlar'ın ne yapacağı da pek belli değildir. Ancak kaynak trnasferini zorlayarak günü kurtarmaya çalışanların niyeti bellidir...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar