Kaynak sıkıntısı büyürken piyasalar neden coşuyor?
Finansal piyasalarımızda son haftalarda ön plana çıkan kısa vadeli iyimserlik dalgası kafaları karıştırmış olabilir. Yaşanan hareketlilik ekonomik beklentilerin düzelmesinden çok bazı gelişmeler nedeniyle ucuz bulunan fiyatlara tepkisellikle ilişkilendiriliyor. Eğer makroekonomik görünüm düzelmeyecek ise, söz konusu durum kalıcı bir rahatlama anlamına gelmeyebilir!
Ülkemizde yapılan Anayasa referandumundan çıkan sonuç ve Fransa’daki başkanlık seçimlerinin ilk turunda korkulanın olmaması, risk taşıyanları heyecanlandırmış ve korkuların kısmen gerilemesine sebep olmuş gibi görünüyor. Fakat unutulmaması gereken bazı gerçekler var! Küresel düzeyde tüm kesimler, ortaya çıkacak fırsatlardan yararlanarak risklerini azaltmak ve nakit olanaklarını geliştirmek amacından vazgeçtiğini varsaymak için somut bir neden bulunamıyor. Bu durum geleceğe yönelik belirsizlik ve kırılganlık algılarının güçlenmeye devam ettiğini, normalleşme yönünde güçlü bir eğilimin söz konusu olmadığını düşündürüyor.
İyimser senaryolar, bu yıl Türkiye ekonomisindeki gayri safi yurtiçi hasıla büyümesinin yüzde 3,0 ile 3,5 arasında olabileceğini iddia ediyor. Öne sürülen rakamsal beklentilerin, yapısal reformlar konusunda kararlı olunabilmesi durumunda geçerli olacağı ise her fırsatta vurgulanıyor ve ancak küresel koşulların düzelmeye devam etmesi durumunda mümkün olabileceği ima ediliyor. Benzer büyüklükteki beklentiler gelişmiş ekonomiler için çok olumlu sayılabilir; fakat ülkemiz açısından beklentilerin olumsuzlaşmaya devam etmesi ve sorunların ağırlaşmayı sürdürmesi anlamındadır.
Bir an için söz konusu iyimser senaryonun gerçekleştiğini varsayalım ve soralım! İşsizliğin artmaya devam etmesi önlenebilir ve mevcut yaşam standardı korunabilir mi? Beklentilerin daha da olumsuzlaşması, borç-alacak zincirinde yeni kırılmaların yaşanması ve sorunlu kredi hacminin artması engellenebilir mi? Bu ve benzeri sorulara olumlu yanıt verilebilmesi pek mümkün değildir. Aksini iddia edenlere, 2016 senesi genelinde yaşadığımız eğilimlerin hatırlatılması önemlidir!
Türkiye İstatistik Kurumu, 2016 yılı gayri safi yurtiçi hasılasındaki büyümeyi yüzde 2,9 olarak açıklamıştı. İşsizliğin çok tehlikeli olabilecek şekilde arttığı gözlenmiş, tırmanan maliyet kökenli enflasyon baskıları sebebi ile fiyat istikrarı tehlikeye girmişti. Aşırıya kaçan oranda yıpranan bilançolar nedeniyle finansal kesimde oluşmaya başlayan panik, Kredi Garanti Fonu ve bazı makro ihtiyati önlemler desteği ile kontrol altına alınmaya çalışılmış ve güvensizliğin büyümesi önlenememişti. Bu gerçekleri unutup hayale kapılanların, ava çıkarken av olması olasılığı oldukça yüksektir!
Ayrıca finansal yapı içindeki giderek büyüyen çelişkiler, gelişmelerin kontrolden çıkmasına sebep olabilir. Olumsuz eğilimlerin güçlenmesini önlemek adına devreye sokulan müdahaleler, kısa vadede günün kurtarılmasına yardım etmiş olsa da sorunları ağırlaştırdı; kaynak sıkıntısını daha ciddi hale getirdi. Erimeye devam eden döviz rezervleri nedeniyle Merkez Bankası Analitik Bilançosu daralırken, zorlama ile genişleyen kredi hacminin bankacılık kesimi üzerindeki etkisi faizleri yükselmeye zorluyor. Sisteme, yurtdışından veya yastık altından yeterli kaynak girişi olmaz ise tüm iyimser hesaplar çuvallayacak gibi görünüyor! Başka bir deyişle, potansiyel istikrarsızlık çok tehlikeli olabilecek şekilde olumsuz enerji biriktiriyor! Ava çıkmış durumdaki risk taşıyanlar, çaresizlik nedeniyle bu gerçekleri görmezden geliyor; yapısal reform masalları ile kendilerini kurtarmaya çabalıyor!
Eğer bir mucize olmaz ise yüzde 3,0-3,5 düzeylerindeki büyüme umutları da büyük bir hüsrana dönüşebilir. İyimser beklentilerin havariliğini kimseye bırakmayan finansal piyasalar, karamsarlığın bayraktarlığını yapmak durumuna düşebilir. Küresel sermayenin dayattığı uygulamaları gerçekçi bir şekilde tartışmadan, kısmen çaresizlik nedeniyle benimsemek zorunda kalmanın faturası çok ağır olabilir! Güven endekslerinin sergilediği eğilim, tehlike konusundaki farkındalığın azaldığına işaret ettiği için çok dikkatli olunması gerekiyor!