Kaynak kullanımındaki soruna karşı verimlilik uyarısı
Türkiye’de son yıllarda KOBİ’lere destek programlarında önemli gelişmeler oldu/oluyor. Finansa erişimlerini artıracak yeni çalışmalar yapıldı. Bankaların yeni KOBİ proje paketlerini art arda devreye alması ile 15 yıl öncesinde toplam krediler içesinde KOBİ’lerin yüzde 4 olan payı, hızla artış gösterdi. 2007 yılında yüzde 26’ya ulaşmasının ardından, bankacılığın kredi portföyü büyümesine paralel KOBİ’lerin kredileri de büyüyerek yüzde 26’lar seviyesini sürdürdü.
2007 yılında bankacılık sektörü toplam 219 milyar lira kredi büyüklüğündeyken, KOBİ’ler bunun yüzde 26’sına tekabül eden 58 milyar lira kredi kullandılar. 2015 yılında bankaların kullandırdıkları kredi miktarı 2007 yılına göre 6 kattan fazla artarak 1 trilyon, 468 milyar liraya yükselirken, bunun içersinde 383 milyar liraya yükselen KOBİ kredileri yine yüzde 26 oranında paya sahip olmaya devam etti. KOBİ kredileri de 6 kattan fazla arttı.
Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı KOBİ’lere yeni destek çalışmalarına hazırlanıyor. Takipteki KOBİ kredileri de yüzde 3’ler seviyesinde biraz artmasına karşın önemli artış göstermiyor.
Buna karşın büyümenin son yıllarda yüzde 3’ler seviyesine gerilemesi Kaynak Kullanım Verimliliği tartışmalarının sürmesine yol açıyor.
Bu konuda arkadaşımız Mehmet Kara’nın haberinde, Dünya Bankası tarafından yapılan bir çalışmanın/analizin bilgileri yer alıyor. Çalışmada 2007 yılına kadar devam eden dönemde tarımdan sanayiye hizmet saktörüne işgücü naklinin reformlar ve olumlu girişimlerle toplam faktör verimliliğinin hızla arttığı ve bunun büyümeye önemli ölçüde olumlu etkisi olduğunun altı çiziliyor. Geçmiş dönem toplam verimlilik artışının üçte ikisinin işgücünün tarımdan daha yüksek verimliliği olan imalat sanayii ve hizmet sektörüne geçmiş olmalarından kaynaklandığı belirtiliyor.
Dünya Bankası analizinde Türkiye’nin başta bu işgücü dönüşümü olmak üzere yapısal dönüşümlerini tamamlamamış olmasına karşın, dönüşüm hızının düştüğü, bunun telafi edilmesi gerektiği sonucu ortaya konuluyor. Telafi edilecek yol önerisi olarak ise “Sektör içi kaynak dağılımının yeniden düzenlenmesi” isteniyor.
Analizde sektör içi kaynak dağılımındaki bozukluğun daha düşük toplam verimliliğe yol açtığı vurgulanıyor. Buna neden olarak, yüksek verimliliğe sahip şirketlerin üretimlerini artırmak için yeterli işgücü ve sermayeyi elde edemezken, verimliliği düşük firmaların küçülmek ya da piyasadan çıkmak yerine kaynak kullanmaya devam etmeleri gösteriliyor.
Bunun sonucunda verimliliği yüksek şirketler olması gerekenden daha küçük kalırken, verimsiz şirketlerin gerekenden daha büyük hale geldiği belirtiliyor.
Dünya Bankası analizinde 2013 yılı için Türkiye’nin imalat sanayi kaynak dağılımının düzeltilmesi, verimli şirketlerin daha kolay insan ve sermaye kaynağına ulaşması durumude bunun verimlilik artışına ve dolayısıyla büyümeye etkisi de hesaplanmış. ABD’deki mevcut yapı baz alınarak benzer kaynak kullanımı esas alınarak yapılan hesaplamada, 2013 yılında toplam verimlilik faktörünün yüzde 19.5 oranında daha yüksek olabileceği sonucuna varılıyor.
Bu da gösteriyor ki, zaten kıt olan kaynaklarımızı işgücü ve sermayemizi daha verimli kullanacak, toplam faktör verimliliğimizi artıracak, firmalara yöneltecek projeleri geliştirmemiz gerekiyor.